Buradasınız
İsyan bayrağını kaldır: bilinçle ve örgütlülükle
UİD-DER üyesi bir işçi
16 Temmuzda UİD-DER üyesi işçiler olarak işyerlerimizdeki işçi arkadaşlarımız, ailelerimiz ve dostlarımızla beraber bir piknik düzenledik. Yaklaşık olarak 130 kişiyle gün boyunca hem dostlarımızın sohbetleriyle hem doğayla hem de hazırlanan piknik programı ile dolu dolu bir gün geçirdik. Serbest kürsüde çıkıp yaşadıkları sorunları paylaşan işçi arkadaşlarımız, güneşin gökyüzünde ışıl ışıl parladığı günler boyunca bizlerin nasıl da dört duvar arasına kilitlenip çalışmak zorunda olduğumuzu anlattılar. Her birimizin, zorlu koşullarda çalışmaktan ne gün yüzünü ne birbirimizin yüzünü görebildiğimizi, ancak böyle günlerde bir araya gelebildiğimizi söylediler. Bizler yılda hepsi hepsi birkaç kez piknik yapmaya fırsat buluruz. Yılın büyük bir bölümünü patronlar için çalışmakla geçiririz. 15-20 günlük yıllık izin bile çok görülür bizlere. Çoğu zaman da ücretsiz olur bu izinler.
İşçi kardeşlerim öyle güzel anlattılar ki işyerlerinde nasıl çalıştıklarını! Nasıl da bir arada çalışırken, yalnızca patronlara üretmeye şartlandırıldıklarını, birbirlerine dertlerini anlatmaya, sohbet etmeye, ortak sorunları üzerine konuşmaya, sorunların nasıl çözüleceğini öğrenmeye, dayanışmaya fırsat bulamadıklarını. Oysa sohbet etmeye, dertleşmeye, birbirimizi tanımaya, ortak sorunlarımız için bir araya gelmeye, dayanışmaya öyle ihtiyacımız var ki! Ama ne yazık ki iş koşulları günden güne öylesine ağırlaştırılıyor ki, kendimize zaman ayırmayı bıraktım, düşünmeye bile zamanımız kalmıyor. Bizler günden güne insan olmaktan çıkarılıyor, patronlar için daha fazla kâr üreten makinelere dönüştürülüyoruz.
Bu derneğimizin ilk pikniği idi. Bizler işçi kardeşlerimizle her alanda bir araya gelmenin, dayanışmanın çok önemli olduğuna inandığımız için düzenledik bu pikniği. Daha önce de İşçi Özeğitim Grupları olarak işçi kardeşlerimizle kaynaştığımız, eğlendiğimiz, dinlendiğimiz birçok piknik düzenlemiştik. Pikniklerin yanı sıra biz işçilerin tarihini, yani sınıf tarihimizi öğrendiğimiz, yaşadığımız sorunlara karşı nasıl mücadele etmemiz gerektiğini kavradığımız birçok etkinlikler yapmıştık. 26 Haziranda derneğimizin açılış etkinliği olan 15-16 Haziran Genel Direnişini 600 civarında işçi kardeşimizle birlikte anmıştık. 1970’te yalnızca patronlar değil “işçi sınıfı yok” diyenler de afallamıştı, İstanbul’da işçiler iki gün boyunca şalterleri indirip hayatı durdurduklarında. Bugün hâlâ sokaklara dökülmediği için işçi sınıfını inkâr eden anlayışlar bol miktarda var, ama burjuvazi bu sınıfın gayet iyi farkında ve başını kaldırmaması için onu cehalet koşullarında tutmaya, bin bir yandan parçalamaya, kendi içindeki bölünmüşlüğünü daha da arttırmaya çalışıyor. Bir yandan da sefalet koşullarını arttırıyor, ama biliyor ki, bilinçsiz ve örgütsüz kitleler ayağa kalksalar bile yenilgiyle otururlar. Bu yüzden bizleri koyun sürüsünden farksız bir hale getirmeye çabalıyor. Ve bizler bunu kader olarak benimsediğimiz sürece bunun bir sonu yok!
Evet biz işçiler bilinçsiz olduğumuzda sadece patronlar için üretebileceğimizi zannederiz. Oysa bilinçlendiğimizde patronlara yaptıklarımızın çok daha iyisini kendi kurtuluşumuz için yapabileceğimizi görürüz. Ve ne kadar yetenekli olduğumuzu! Oysa ne kadar da sık duyarız bizlerin hiçbir şey yapamayacağına ilgili safsataları. Ama mücadele azmiyle dolu olduğumuzda her türlü yeteneğimizi geliştirebileceğimizi görürüz.
Bizler derneğimizi kurmadan önce de müzik ve koro çalışmalarımız, resim, tiyatro çalışmalarımız oluyordu. Ama şimdi derneğimizde bu çalışmalar düzenli olarak yapılmaya başlandı. Pikniğimizde de yine bu çalışmalarımızın bir ürünü olarak koromuz ve müzik ekibimizle pikniğe katılan dostlarımıza güzel saatler geçirttik. İşçi kardeşlerimiz yüreklerimize seslenen şiirleri en güzel şekilde okudular. Derneğimizdeki resim kursunun ilk ürünleri sergilendi. Hem sanatla hem dinlenme ve eğlenmeyle, her türlü insani paylaşımın doyasıya gerçekleştirildiği bir gün oldu bizim için. Öğlen yemek pişirme saatimizde, birçok görevli ve gönüllü arkadaşlarımızla hep birlikte hazırladığımız yemekleri yedik. O gün hem zihnimiz, hem kaslarımız, hem midemiz ihtiyacı olanlar konusunda bir eksiklik yaşamadı.
Pikniğimize gelmek istediği halde, haftanın tek izin günü olan Pazar günü bile patronuna çalışmak zorunda olduğu için gelemeyen işçi arkadaşlarımız da vardı. Haftanın tek bir günü bile dinlenmeden işe devam etmek bizi nasıl da robotlaştırıyor. Yaşamı sırf zorunlu çalışma haline getiren bu düzende patronlar bizi, yaşanacak şeylerin karşısında sadece seyirci yapıyor işten geriye kalan zamanda. O gün piknik alanında yaklaşık olarak 10 saat geçirdik, ama o saatler sayılı dakikalar gibi geldi bana. Bizim ihtiyacımız olan birbirimizle kaynaşmamız, dostlukları paylaşmamız, doğayla baş başa olmamız, temiz bir hava, karnımızın doyması ve en önemlisi patronları zenginleştirmek için çalışmak zorunda olmamamız. O gün tüm bunlar vardı. Ama ne yazık ki kapitalizmde tüm bunların tersi işliyor bizler için. Ve geçirdiğimiz o mutlu günden sonra sanki ütopya ülkesinden tekrar cehenneme dönmüş gibi hissettim kendimi. Kapitalizmde cennet ve cehennem bir arada. Cennet burjuvalar için, bize ise cehennem düşüyor. Patronlar istedikleri anda dünyanın en güzel mekânlarında tatiller yaparken, çocukları dünyanın nadide yerlerine tatile giderken, bizler yanı başımızdaki mesire yerlerine ve otobüslere bile bütçemizi aşan paralar vererek ve ancak mesaimiz olmaması şartıyla gidebiliyoruz. Böylesi yaşanacak bir dünya değil! Bu dünyanın tüm insanlar için yaşanılır olmasının tek şartı var: Buna karşı isyan bayrağını kaldırmak. Ama bilinçle ve örgütlülükle.
Son Eklenenler
- Güney Kore merkezli Samsung Electronics’te toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması üzerine 8 Temmuzda 3 günlük greve çıkan binlerce işçinin mücadelesi sürüyor.
- Özellikle işçi sınıfının genel örgütlülük ve bilinç düzeyinin gerilediği, siyasi iktidarın her türlü kanunsuzluğu yapan patronların arkasında durduğu günümüzde, Eti Krom patronunun tutumu patronların ortak tutumu haline gelmiştir. İktidarın gücünü...
- UİD-DER Web TV, filmleriyle işçi sınıfını anlatan Ken Loach’u Türkiyeli işçilere anlatmak üzere “İşçi Sınıfının Yönetmeni Ken Loach: HANGİ TARAFTASINIZ?” adlı mini bir belgesel hazırladı. İşçi sınıfının bu büyük yönetmenini anlatan belgeselimizi...
- Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Purmo Group'ta grev, 66. gününde kazanımla sonuçlandı. Elazığ’ın Alacakaya ilçesinde faaliyet gösteren Eti Krom AŞ’de, düşük ücretlere ve hak gasplarına karşı 1 Temmuzda iş bırakma eylemi başlatan maden...
- Sabahtan akşama kadar televizyon izlesek, kanal kanal gezip tartışma programlarına, dizi ve filmlere baksak hiçbirinde işçilere ve sorunlarına dair gerçekleri göremeyiz. Yüksek tirajlı gazetelerde, çok tıklanan haber sitelerinde işçilerin...
- Trafikte, toplu taşımada, market alışverişinde, hastane kuyruğunda, hatta yolda yürürken bile birbiriyle tartışan veya kavga eden insanlara şahit oluyoruz. Hatta bizler de kimi zaman bu tartışmaların bir parçası oluyoruz. Peki bu gerginlik nedensiz...
- Yaz aylarında havaların bir anda ısınmasıyla birlikte işyerleri adeta fırın gibi oldu. Gün içerisinde işçilerin sırtındaki ter birkaç kez kuruyor. İşte bu koşullarda her şeye rağmen Ramazan ve Kurban Bayramı tatilleri biz işçiler için bir can simidi...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden 1,5 yıl geçti. On bir kenti etkileyen depremlerde enkaz altında kalan on binlerce insanın ve yakınlarının feryatları günlerce dinmedi. Enkazdan sağ kurtarılabilecek binlerce insan, arama kurtarma çalışmalarının...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan ve Özçelik-İş Sendikasının örgütlü olduğu Yolbulan Metal fabrikasında çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması üzerine 20 Haziranda greve çıkmışlardı. UİD-DER’li işçiler olarak bizler de...
- Srebrenitsa’da, 1995 Temmuzunda, 8 bini aşkın Boşnak, Sırp egemenleri tarafından katledildi. Geçmişten günümüze emperyalistlerin kışkırttığı tüm savaşlara baktığımızda ölenlerin, acı çekenlerin, yasa boğulanların emekçiler olduğunu, savaştan siyasi...
Düşün
Okyanusları, denizleri, dereleri, nehirleri
Düşle
Parmaklıkların ötesindeki sonsuz dünyayı
Düşün
...- 43 gündür direnen Sumitomo işçilerinin grevi kazanımla sonuçlandı. Adana’da PTT bünyesinde çalışan taşeron işçiler iş baskısı ve kötü çalışma koşullarına karşı 9 Temmuzda iş bıraktı. İşçilerin eylemi ikinci gününde kazanımla sona erdi. Manisa’da...
- TÜİK Haziran 2022 itibariyle enflasyon sepetine hangi ürünleri koyduğunu ve bu ürünlerin fiyatını ne olarak kabul ettiğini açıklamayı bıraktı. İki yıldır TÜİK’in açıkladığı enflasyonu neye göre hesapladığını bilmiyoruz. Yani sepet iki yıldır kayıp!...