Buradasınız
Kaybedecek Bir Şeyimiz Yok
Aydınlı’dan deri işçisi bir genç
Burjuvazinin ve sendika bürokratlarının atışmasına sahne olan bir 1 Mayıs’ı daha geride bıraktık. Devlet bütün zor aygıtlarını kullanarak 1 Mayıs’ı İstanbul’da işçi sınıfına yaşatmadı. Günler öncesinden sözde “güvenlik” önlemlerini almaya başladı ve işçi sınıfından aslında ne kadar korktuğunu gösterdi. Durum çalıştığımız fabrikalarda, mahallelerde de farklı değildi.
Ben organize deri sanayi bölgesinde çalışıyorum. Çalıştığım fabrikada da patron fabrikadan çıkışları yasaklamıştı ve işçilerin diğer fabrikalardaki işçilerle bir araya gelebildiği çay ocağına gitmelerini engellemeye başlamıştı. 1 Mayıs’tan üç gün önce patron beni yanına çağırdı ve işyerinden memnun olup olmadığımı sordu, sonrasında işimi çok iyi yaptığımı ve benden çok memnun olduğunu dile getirdi. Yaklaşık 10 aydır bu fabrikada çalışıyordum ve burada üç yıldır kimse zam alamıyordu. Patron kimseye bir yıldan önce zam yapmadığını söyledi ve bana işimi iyi yaptığımı düşündüğü için %15 zam yaptı. Ben işe yine aynı şekilde devam ettim ve üç gün sonra yani 1 Mayıs’ta işe gitmedim. Fabrikadan da 1 Mayıs’a katılım yoğun olmuştu ve ben o gün rapor alarak katılmıştım. Raporum bitti ve işe döndüm. Bir hafta geçtikten sonra patron tekrar çağırdı ve bana işe daha deneyimli kişilerle devam etme kararı aldıklarını ve bu nedenle işime son verdiklerini bildirdi. Bir önceki konuşmayı hatırlattığımda ise durum böyle deyip geçiştirdi.
Evet, bugünkü tablo bu! Sınıf mücadelesinin geri olduğu bu dönemlerde burjuvazinin ve patronların elleri rahat. Onlar için hiçbir işçi vazgeçilmez değil. Çünkü dışarıda onları bekleyen bir işsizler ordusu var. Tablo bugün böyle karanlık gibi görünse de bizler hiçbir zaman yılmadan, aynı inanç ve inatla, inandığımız değerler için mücadele edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki bu dünya ellerimizin üzerinde. Çünkü biliyoruz ki, işçi sınıfı kendi gücünün farkına varıp mücadele ettiğinde ve bir gün o şalterler indiğinde, kazanamayacağımız hiçbir şey yok. Bu yüzden de işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıslarda alanda olmaktan, bu düzenin bütün pisliklerine olan öfkemizi haykırmaktan başka çaremiz yok!
Gebze’de UİD-DER’le 1 Mayıs
Son Eklenenler
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...
- Türkiye’de siyasal gelişmelerin hızlandığı, her bakımdan zorlu, her bakımdan ağır bir süreçten geçiyoruz. İşçi ve emekçiler, emekliler, gençler olarak enflasyonun hız kesmesini, hayat pahalılığının son bulmasını, geçim derdinin hafiflemesini...
- Sosyal medya platformlarında her gün yeni bir trend beliriyor, insanlar yeni bir akımın peşinden koşturuluyor. Dün “lokma dünyası”, yakın zamanda “Dubai çikolatası” peşinde koşan insanlar, yarın farklı bir yiyecek ya da akımla tüketim sarmalına...
- Toplumun itirazının güçlenmesi, işçi sınıfının kendi talepleriyle, kendi örgütleriyle, kendi mücadele yöntemleriyle sahneye çıkmasıyla mümkün olabilir. Bunun yolu işçi sınıfının sendikal ve siyasal örgütlülüğünün, bilinç düzeyinin ve dolayısıyla...