Buradasınız
Kent Gıda’da Baskılar Devam Ediyor
Kartal’dan bir gıda işçisi
Kent Gıda’da işten atılmaların ardından tam bir gerici süreç yaşanıyor. İki kişinin konuşmak için yan yana gelmesine bile müsaade edilmiyor. Eğer başka bir bölümden biriyle konuşuyorsan azarlanmanın dışında, göz hapsin de başlamış bulunuyor. Yaşanan olayların üzerinden neredeyse bir ay geçmesine karşın olayların içinde yer alan arkadaşlarımız tek tek müdür tarafından sorguya çekiliyor ve tehdit ediliyor: “Atılacak listenin başındasın. Eğer burada uzun süre çalışmak istiyorsan bu tür işlerden uzak dur. Kendine bir an önce çeki düzen ver.”
Çalışanlar cephesinde ise, her şey çoktan unutulmuş durumda. Belli oranda işçi çıkarılmışsa da yapılan zam çalışanları memnun etti. İşveren deneyimlerine bir yenisini daha eklerken, işçiler cephesinde zaten mevcut olan “bu işçilerle bir şey olmaz” fikri güç kazandı. Örgütsüz, silahlarını iyi kuşanmadan kalkışılan her hareket yenilmeye mahkûmdur.
Sendika cephesinde ise, yaşanan olaylar, fabrikadaki baş temsilci dâhil tüm temsilcilerin kafasının koparılmasına neden oldu. Baş temsilci olarak atanan kişiyse, bölümümüzün posta başıydı. Üretimde fazladan yapılacak iki koli için canımıza okuyan, “hastayım”, “izin istiyorum” gibi cümleleri lügatinden çıkarmış, makine bozulup çalışmadığında makinede çalışana düzeysizce küfreden bir kişi şimdi işverene karşı bizi temsil ediyor! Tüm bunların yanı sıra, özellikle olaylar esnasında patrona göstermiş olduğu sadakatin mükâfatıydı baş temsilcilik. Şimdi bu kişi bölüm bölüm dolaşıp kendisine temsilci arıyor. Daha önceki temsilcilerin hepsi erkekti. Sözleşme süresince bu kişiler ölüme varıncaya kadar tehditler aldılar. Bir dahaki sözleşmede bunun önüne geçebilmek için temsilcilik teklifini kadın işçilere götürüyorlar. Özellikle de olaylar sırasında arkadaşlarının ismini işverene ispiyonlayan, mücadeleden uzak duran kadın işçiler seçiliyor. Sendika bürokrasisi ve patron, ruhlarını, kafalarını burjuvaziye satmış bu tür kişileri işçilerin temsilcisi olarak seçiyor.
Benzer bir süreç 10 yıl öncesinde farklılıklar olmakla birlikte yine yaşanmıştı. Ama olanlardan dersler çıkarılmadığı ve mücadele örgütlü bir şekilde hayata geçirilemediği için sonuç aynı oldu. Bu da içerideki işçilerin bilincinin daha da geriye gitmesine neden oldu. Tüm bunların üstesinden gelecek olan, hem Kent Gıda özelinde hem de genel olarak işçi sınıfının deneyimlerine sahip çıkmak, içeride ve dışarıda örgütlenmektir.
Yaşasın örgütlü mücadelemiz!
- SES: Sağlıkta Ticaret Ölüm Demektir!
- İşçiler, Kamu Emekçileri, Çiftçiler Hakları İçin Mücadele Ediyor
- Tokat’tan Diyarbakır’a Maden Şirketlerine Karşı Köylüler Mücadele Ediyor
- Çiftçiler Düşük Fiyat Dayatmasına Karşı Çıkıyor
- 112 Acil Sağlık Çalışanlarından Eylem
- Tüm Emeklilerin Sendikası: “İnsanca Yaşamak İstiyoruz!”
- Mersin Dizge Okulu Öğretmenleri Kazandı!
- Mersin Dizge Okulu Öğretmenleri Düşük Ücretlere Karşı Eylem Yaptı
- Manisa Gördes’te Madene Karşı Direniş Nöbeti Sürüyor
- Özel Sektör Öğretmenleri Hakları İçin Eylemde
- Bursa ve İzmir’de İşten Atma Saldırılarına Karşı Eylemler
- Hak Gasplarına Karşı Mücadeleler Sürüyor
- Sendikal Baskılar Mücadeleyle Aşılıyor
- IFFCO Türkiye Fabrikasında Sendika Düşmanlığı
- Sendikalaşma Hakkı Engelleniyor, İşçiler Mücadele Ediyor
- Belediye ve Sağlık İşçileri Haklarını İstiyor
- Antep’ten Ankara’ya İşçilerin Mücadelesi Sürüyor
- Durak Tekstil’de Sendikalaşan İşçiler İşten Atıldı
- Düşük Zam Dayatmasına ve Sendika Düşmanlığına Karşı Mücadeleler Sürüyor
- Tersane İşçileri Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Eylemlerini Sürdürüyor
Son Eklenenler
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...
- DİSK 24-27 Aralık tarihleri arasında bölge temsilciliklerinin olduğu şehirlerdeki vergi daireleri önlerinde, Ankara’da Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde “İnsanca Ücret Vergide Adalet” talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İşyerlerinde...
- Bir an için zifiri karanlıkta kaldığımızı düşünelim. Yanımızı yöremizi görememenin huzursuzluğuyla korkuya kapılırdık. Ne yazık ki bugün milyonlarca işçi ve emekçi yüreğinde benzer bir korku taşıyor. Çünkü dünyamıza egemen olan kapitalist düzende,...
- İşçi Dayanışması’nın 197. sayısında, Emekçi Gençlik köşemizdeki “Yaşadım Diyebilmek İçin” yazısında şöyle deniyordu: “Öyle bir zamandan geçiyoruz ki her geçen gün daha fazla sayıda genç arkadaşımızın kendine “en güzel yıllarım bu mu?” diye sorduğunu...
- Merhaba, ben Polonez işçisiyim. Daha doğrusu işçisiydim. Direnişimizin 163. günündeyiz, son 21 gündür direnişimizi Çatalca Adliye Sarayı önünde yürütüyoruz. Geçenlerde bir gazeteci arkadaşımız “2025’ten beklentiniz nedir?” diye bir soru sordu. “...
- Sendikalı, sendikasız, hatta sigortasız çalıştırılan işçi kardeşlerim, her yılın son ayında hepimizin kulak kesildiği asgari ücret tiyatrosu başlar. Bu sene de aynı şekilde adeta bir tiyatro izledik. Sınıf temelinde örgütlü mücadelenin bir parçası...