Buradasınız
Kıdem Tazminatı ve “Paydaş” Aldatmacası
İstanbul/Bağcılar’dan bir işçi
Kıdem tazminatımızın gasp edilmek istenmesiyle ilgili son durumun ne olduğu hakkında çoğumuzun bilgisi vardır. Ama yine de son durumu kısaca hatırlatmak isterim. Hükümetin Temmuz ayında Meclis’e sunduğu 11. Kalkınma Planının içinde, kıdem tazminatı fonu oluşturulması hedefi de vardı. Bu plan, AKP ve MHP’nin oylarıyla Meclis gündemine alındı ve muhalefetin itirazına rağmen oylanarak kabul edildi. Kıdem tazminatı ve bireysel emeklilik sisteminin birleştirilmesiyle oluşacak bu fon, işçi ve emekçilere hükümet tarafından nasıl anlatılıyor bir de buna bakalım.
Kardeşler, kıdem tazminatının “fona devredilmesi” meselesi ilk defa gündeme gelen bir şey değil. Bundan önce de çeşitli kez gündeme geldi. Patronlar işçilerin tepkisini azaltabilmek veya tepki oluşmasının önüne geçebilmek için çeşitli argümanlar ürettiler. “Bir gün de çalışsan, işten kendin de çıksan kıdem tazminatı alabileceksin” gibi kulağa hoş gelen cümlelerle bizleri kandırmaya çalışıyorlar. Ama işçilerdeki “kıdem tazminatımızı elimizden alıyorlar” algısını değiştiremediler. Hükümet, bu fonun siyasi sonuçlarının olacağını da düşündüğü için kıdem tazminatı fonunu yasalaştıramadı.
Bu kez de “kalkınma” planının bir parçası olarak geliyor önümüze, kıdem tazminatının gaspı operasyonu. Tabii bir de “paydaşlar” var. Son zamanlarda kıdem tazminatıyla ilgili hükümet kanadından yapılan açıklamalarda, bu kelimeyi sıkça duyar olduk. Meselâ “kıdem tazminatı reformundan bütün paydaşlar kazanacak” deniyor. Bu “paydaş” kavramıyla kafalarımızın karıştırılmak istendiğini bilerek devam edelim. Bu cümle Maliye Bakanı Berat Albayrak’a ait. Ne diyor yani? Eğer kıdem tazminatını fona devredersek patronlar (sanki patronlar kıdem tazminatının paydaşıymış gibi!) işçiler ve hükümet kazançlı çıkacak diyor. Peki, gerçekten böyle mi olacak? Birincisi, zaten kıdem tazminatını bir yük olarak gören patronlar, “istediğimiz işçiyi istediğimiz zaman işten atamıyoruz, kaldıralım bu tazminatı” düşüncesindeler. Patronlar, aynı zamanda oluşacak fondan teşvik adı altında milyonları cebe indirecekler. Demek ki patronlar tazminatımızın kaldırılmasından kazançlı çıkacak olan kesim… İkincisi, yıllardır uyguladığı politikalar sayesinde ekonominin bu hale gelmesinde rol oynayan hükümet, çareyi vergileri arttırmakta arıyor. Emekçilerin haklarını gasp ederek, ekonomik krizi aşmaya çalışıyor. İğneden ipliğe fahiş zamlar yaparak bütçe açıklarını kapatmaya çalışan hükümet, işçilerin kıdem tazminatına da el koymak istiyor. “İtibardan tasarruf olmaz” deyip saraylar yapan, lüks içinde yaşayıp emekçilerden kesilerek oluşturulan bütçeyi istediği gibi har vurup harman savuranlar, bütçe açığını bizim kıdem tazminatımızı gasp ederek kapatmaya çalışıyorlar. Kısacası devleti yönetenler de kazançlı çıkacak!
Gelelim biz işçilere. Öncelikle “paydaş” kavramının yanlış olduğunu ve bilerek kullanıldığını belirtelim. Kıdem tazminatı işçi ücretinin bir parçasıdır. Ortada, patronlar ve işçilerin pay aldığı, paydaş olduğu bir şey yoktur. Kıdem tazminatında patronların da payı varmış gibi algı yaratmanın amacı bellidir. Şimdi devam edebiliriz. Hükümetin söylediğine bakılırsa, bizler de kıdem tazminatının fona devredilmesinden kazançlı çıkıyoruz. Peki, gerçekten de kazançlı çıkıyor muyuz? Bunun cevabı işçiler açısından çok net. Kesinlikle kazançlı çıkmıyoruz. Aksine son zamanların en büyük golünü yeme durumuyla karşı karşıyayız. Kocaeli’nden bir işçi kardeşim “Bu da mı gol değil?” mektubunda patronlar ile işçiler arasındaki mücadeleyi futbol maçına benzeterek anlatmıştı. Çok güzel örneklemiş ve anlatmış. Ellerine, yüreğine sağlık… Patronlar kalemize büyük bir gol atmak için atağa kalkmış durumdalar. Kalemiz bu sefer kıdem tazminatı. Yani bu golü yersek yıpranan bedenimizin bedeli, iş güvencemiz olan kıdem tazminatımız elimizden alınacak. Demek ki kıdem tazminatının fona devredilmesinden bizler kazançlı çıkmıyoruz. O halde hükümetin ve patronların yalanlarına kulak tıkayalım ve kalemizi koruyalım, savunalım. Çünkü bu hakkı bizden önceki işçi kuşakları mücadele ederek kazandılar ve korudular. Şimdi sıra bizde!
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması’nın 200. sayısı yayımlandı. Heyecanlıyız, mutluyuz, gururluyuz. UİD-DER’in aylık yayını olan İşçi Dayanışması’nın her sayısında haberin kaynağından yazanına, yazıları kaleme alanından kontrolünü yapana, tasarımından baskısına,...
- Kasım ayı boyunca İstanbul ve İzmir’in ilçe belediyelerinde TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması nedeniyle grevler yaşandı. İstanbul’da Hizmet-İş’in örgütlü olduğu Bayrampaşa ile Genel-İş’in örgütlü olduğu Ataşehir, Kadıköy ve Maltepe...
- Güney Kore’de sıkıyönetim ilan etme girişiminin ardından devlet başkanının azledilmesine yönelik önerge 14 Aralıkta mecliste kabul edildi. Devlet başkanı Yoon Suk Yeol görevinden uzaklaştırıldı. Başkent Seul ve diğer şehirlerde önergenin görüşüldüğü...
- Çalıştığım işyerinde bazı işçi arkadaşlarım aldıkları düşük ücretin sebebinin yaptıkları işten kaynaklandığını, daha iyi maaş alabilecekleri bölümlere, görevlere veya mesleklere gelerek maddi sorunlarının çözüleceğini düşünüyorlar. Bu yolla hem iş...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 19 Aralıkta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde, DİSK’in 2025 yılı için belirlenecek asgari ücrete dair görüş ve önerilerini içeren bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasına DİSK...
- Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında süren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine Birleşik Metal-İş Sendikası kademeli grev kararı almıştı. 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin...
- Son zamanlarda her şey pahalanırken işçi ve emekçilerin hayatının ne kadar ucuzladığını hep birlikte görüyoruz. İzmir’de bir anne 5 çocuğunun üzerine kapıyı kilitleyip işe çıktığında, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında 1 ilâ 5 yaşındaki...
- Filistin’de bir yıldır süren savaşta 43 binden fazla insan katledildi. Sokaklarda çocukların sesleri yankılanırken şimdi bombaların gürültüsü ve sessiz çığlıklar yankılanıyor. Peki, Filistin’de bu kahredici savaşın tek sorumlusu Siyonist İsrail...
- Merhaba arkadaşlar. Geçtiğimiz günlerde gerek kamuda gerekse de özel sektörde çalışan, farklı sendikalara üye doktor, hemşire, tıbbi sekreter, temizlik işçisi, paramedik, ATT gibi sağlık emekçileri olarak bir araya geldik. UİD-DER’de daha önce...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin 4 fabrikasında, 13 Aralıkta GE Grid...
- 17 Temmuzdan bu yana direnişte olan Polonez işçileri, taleplerinin karşılanmaması üzerine Ankara’ya yürüme kararı aldılar. 7 Aralıkta “Anayasal Hak Yürüyüşü” başlattılar. İstanbul’da Çatalca ve Kartal’da, Kocaeli’de Gebze’de önlerine dikilen polis...
- Sendikalı oldukları için işten atılan ve 5 aydır işlerine sendikalı olarak dönmek için mücadele eden Polonez işçileri, tüm yasaklara, baskılara, karalamalara rağmen mücadeleden vazgeçmiyor. İşçiler direnişlerinin 146. gününde Çatalca’dan Ankara’ya “...
- Sermaye sınıfının tatlı kârları uğruna işçileri sefalete, kölelik koşullarına mahkûm etmek isteyen siyasi iktidarsa MESS’e bağlı fabrikalarda bir kez daha “erteleme” adı altında grev yasağı ilan etti.