Buradasınız
Korozo’da Bülten Dağıtımından Yansıyanlar
Kıraç’tan bir metal işçisi

Korozo, Kıraç-Hadımköy yolu üzerinde bulunan köklü firmalardan bir tanesidir. Neredeyse hemen her ay derneğimizin aylık gazetesi olan İŞÇİ DAYANIŞMASI’nı bu fabrikada çalışan işçilere ulaştırmaya çalışıyoruz.
12 saat çalışılan bu işyerinde maaşlar asgari ücret ve biraz üzerinden verilmektedir. Tıpkı diğer işyerlerinde olduğu gibi burada da iş güvencesi bulunmamaktadır. Bülten dağıtımlarımızda farklı işçi tipleriyle karşılaşıyoruz. Bu işçi arkadaşların davranışları da aslında bu işyerinin nasıl bu kadar hızlı büyüdüğünü, işçileri üç kuruşa nasıl 12 saat çalıştırdıklarını, beğenmedikleri işçileri nasıl kolaylıkla kapı dışarı ettiklerini göstermektedir. İşçilerin dağınıklığını patronlar çok iyi kullanmakta ve işçilerin yaşam koşullarını daha da zorlaştırmaktalar.
Sohbet ettiğimiz bir işçi arkadaş, yoğun çalışmaktan dolayı sosyal hayatının neredeyse bittiğini söylüyor. Bir başka arkadaş ise uzun çalışma saatlerine rağmen aldıkları maaşın yetersizliğini ve aybaşını getiremediklerini ekliyor. Şüphesiz bu aşırı çalışma karşısında yerimizde saymamızın bir sebebi vardır. İşverenin aşırı kâr hırsının yanı sıra bir de işçiler arasındaki dağınıklık ve bilinç bulanıklığı işçilerin elini kolunu bağlamaktadır.
Bülten dağıtımımızda, duyarlı işçilerin yanı sıra bir de duyarsız, kendinden dahi umudunu kesmiş, boş vermiş işçilerle karşılaşıyoruz. Biz işçiler kendi alınterimize sırt çevirdiğimiz sürece kaybetmeye mahkûmuz. Bülten uzattığım bir işçi “benim bu işlerle işim olmaz” diyor. Bir başka işçi “ben sağcıyım” diyor. Yine bir başka işçi “okusak ne değişecek ki” diyor. Bu liste uzayıp gidiyor. Haliyle bu işçi arkadaşlar aslında iç dünyalarını yansıtıyorlar bizlere. İşçiler arasındaki yılgınlığın ve kendi gücüne olan güvensizliğin bir resmidir bu. Oysa biz şunu çok iyi biliyoruz, kendini “sağcı” diye ifade eden işçi de diğerleriyle aynı sorunları yaşıyor. Meselâ kıdem tazminatının kaldırılması gündemde, burada patronlar sadece solcu işçilerin tazminatını kaldırmayacak, bütün işçilerin tazminatını kaldıracaktır. Haliyle bu saldırı karşısında her kesimden işçinin omuz omuza vermesi gerekmez mi? Biz işçiler işçi bültenlerini, gazetelerini okumadığımız ve boş gördüğümüz sürece, sermaye medyasının etkisinde kalacağımızı unutmayalım. Patronlar medya organları aracılığıyla biz işçilerin bilincini bulandırmakta, aramızda yapay ayrımlar sokmakta, haklarımızı gasp etmek için çıkardıkları yasaları şirin göstermektedirler. Biz işçileri maç ve magazin haberleriyle, siyasetçilerin laf polemikleriyle oyalamaktadırlar.
Biz işçilerin duyarsızlığı, sindirilmişliği ve dağınıklığı yüzünden, tüm sosyal haklarımız bir bir gasp edilmektedir. Eskiden var olan ikramiyelerimiz, daha erken yaşlarda emekli olma hakkımız, hafta sonu tatilimiz, ücretsiz sağlık hakkımız bir bir gasp edilmektedir. Birçok işyerine taşeron şirketler girmekte, esnek çalışma ve sigortasız çalışma alabildiğine yaygınlaşmaktadır. Eskiden bir maaşla bir aileye bakan kişi şimdi aldığı maaşı bir hafta bile yetiremeyecek duruma sürüklenmiştir. İş güvencesi desek eser kalmamış, işimiz ustabaşlarının iki dudağının arasındadır. Oysa varolan tüm haklarımızı, zamanında işçiler büyük mücadeleler vererek ve bedeller ödeyerek kazanmışlardır. “Ne mücadelesi, ne bedeli” diyenler eğer bültenimizi adam gibi okurlarsa her sayımızda bunlara yer verilmektedir. Burun kıvıran işçinin patronların saldırıları karşısında ağlamaya sızlamaya hakkı yoktur.
Korozo işçilerinin de, tüm işçilerin de gücü birliğimizden gelir. Bilinçli bir birlik olabilmek için, haklarımıza sahip çıkıp, işçi deneyimlerinden faydalanabilmek için bültenimizde çıkan haberleri takip edelim. Bunar her duyarlı işçi işin bir hazine değerindedir. Bu bilgi ve deneyimlerden faydalanmadığımız sürece, her işten atılışımızda, her yeni saldırı yasası çıktığında sudan çıkmış balığa döneriz.
Yaşasın işçilerin mücadele birliği!
Kıraç’tan bir metal işçisi
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...