Buradasınız
UİD-DER’de Örgütlenip Mücadeleyi Büyütelim!
Tuzla’dan UİD-DER’li bir kadın işçi
Pazar günü mücadele alanlarında omuz omuza verdiğimiz arkadaşlarımızla beraber UİD-DER’in “Gelenekten Geleceğe” şiarıyla düzenlediği 10. yıl şenliği videosunu izledik. Bizler kendi ellerimizle hazırladığımız şenliği, mücadeleci işçi arkadaşlarımızla beraber oturduğumuz yerden salondaki yüzlerce işçi arkadaşımızın coşkusunu, ruhunu tek bir yürekle hissederek izlemiştik. İzlediğimiz videoyu hazırlayan Dayanışma TV ise başka açılarla etkinliği bütünlüklü çekmiş, etkinliği izleyen işçi dostlarımıza mikrofon tutmuş; onların duygularının, düşüncelerinin bize ulaşmasını sağlamıştı. Onların ağzından hissettiğimiz ortak duyguları görmek, duymak gurur vericiydi. Yürüttüğümüz mücadelede birbirimize omuz veren arkadaşlar olarak videoyu izlerken o gün yaşadığımız duyguları tekrar hissettik, yaptığımız işin büyüklüğünü bir kere daha gördük. Görüntüleri izleyip yoğun duygular yaşadıktan sonra birbirimizle duygularımızı paylaşmamak olmazdı.
Biz UİD-DER’lilerin en büyük özelliği paylaşımdı bir kere! Nasıl ki bu sömürü sistemine karşı olan öfkemizi, bu dünyayı değiştireceğimize olan inancımızı paylaşıyorsak, işçi kardeşlerimizi değiştirmek, dönüştürmek için işten artan zamanlarımızı onlarla paylaşıyorsak, birbirimizi değiştirmek, daha da ilerletmek için samimiyetle doğrularımızı paylaşıyorsak, öğrendiklerimizi paylaşıyorsak, baskıların arttığı bu koşullarda ne büyük, ne önemli işler yaptığımızı da paylaşmak, bundan gurur duyduğumuzu da paylaşmak istiyorduk!
Bizler kapitalist sisteme ve yarattığı tüm sorunlara karşı mücadele edenler olarak her birimiz bir fabrikada, bir işyerinde, çeşitli sektörlerde çalışan bu sistemin insanı nasıl sömürdüğünün bilincinde olan işçileriz. Ancak mücadele ettiğimizde insan olarak kalacağımızın farkındayız. Bu sistem insanın tüm insani yanını hırpalayarak, insanı tüketerek, hasta ediyor, yok ediyor. Bu yüzden mücadele etmenin anlamı bizim için mutlu olmanın yolu, umutlu olmanın yolu.
60’lı yıllardan bu yana, geçmiş mücadele deneyimlerini bizlere ulaştıran UİD-DER’in çatısı altında mücadele etmenin ayrı bir anlamı var. Sohbetimiz sırasında arkadaşlarımızdan biri UİD-DER kurulmadan önce, derneği kuran arkadaşlarımızın çeşitli sendikalardaki İşçi Öz-eğitim Grubu çalışmaları sırasında bizlerle tanışmasını anlattı. Abisinin bizlerle tanıştıktan sonra Gorki’nin Ana romanındaki gibi değişimine tanık oldukça bizim farklılığımızı derinden hissettiğini, bizim çalışmalarımıza bu sebeple katıldığını aktardı. Burada olmazsa yaşamı anlayamadan, yaşamın hayhuyu içinde kaybolup gideceğini anlattı. Bir başka kadın arkadaşımız kapitalist sisteme dair hiçbir kavrayışının olmadığı bir dönemde bizlerle tanışmasından bahsetti. İşçi Öz-eğitim çalışmalarındaki arkadaşlarımızı toplumdaki insanlarla kıyasladığını, dürüst, bilgili, düşüncelerini açıkça ortaya koymalarıyla ilgi çekici geldiklerini ama zamanla düşüncelerini de benimsemeye başladığını, yaşadığı düzene karşı bir bilince sahip değilken İşçi Öz-eğitim çalışmalarındaki mücadeleci işçi arkadaşlarımız sayesinde verdiğimiz kavganın neferi haline geldiğini söyledi. Daha sonra Tuzla’da UİD-DER temsilciliği açıldığında bu çalışmalar içindeki işçi arkadaşlarla birlikte emek verdiklerini, gece-gündüz demeden, herkesin kendi yeteneğine göre derneğe şekil verdiklerini sonra da işçi arkadaşları buraya taşımak için birlikte uğraştıklarını anlattı. İnsanların ilk zamanlar gece gündüz demeden koşturan genç işçileri gördüklerinde “ne yapıyor bunlar?” diye düşündüklerini, ama zamanla sorunlar yaşayan işçiler geldikçe, büyütmeye çalıştığımız mücadeleyi gördükçe anladıklarını aktardı.
Bu aktarım üzerine temsilciliğimize yakın bir yerde oturan işçi arkadaşlarımızdan biri o zamanki ruh halini anlatmak üzere araya girdi. “Evet, ben de tam olarak öyle düşünüyordum” dedi. “Benim de kardeşim dernekte çalışmalara katılıyor, günden güne değişiyordu. Onun değişimi ilgimi çekiyordu. Bu değişimi hiçbir şey yapamaz diye düşünüyordum. Sizlerin gece gündüz dernek içindeki çalışmanıza bakıyor ‘ya bunlar ne yapıyorlar burada’ diye düşünüyordum” diyerek çalışmalara katıldıktan sonra neler yaptığımızı anlamaya başladığını, yaşadığımız dünyayı sorgulamaya başladığını, kendisinin de değiştiğini, bunun başka hiçbir yerde olamayacağını da aktardı.
Arkadaşlarımızdan biri ‘80 öncesinin mücadelesini yaşamış bir işçinin “siz ne yapıyorsunuz geçmişin mücadele tarzını mı canlandırıyorsunuz?” sorusunu aktararak nasıl bir mücadele verdiğimizi geçmişi bilenlerin, yaşayanların anladığını söyledi.
Etkinliğimize katılan yüzlerce işçi arkadaşımızın büyük bir çoğunluğu genç işçilerdi. İşçi sınıfının örgütlü mücadele verdiği, bugünkü işçi kuşaklarına göre daha kavgacı olduğu dönemlerden aramıza katılmış mücadeleci insanlar da vardı. Onlar, bugün bu koşullarda yapılabileceklerin çok ötesinde bir çalışma yaptığımızı, geçmiş deneyimlerle dolu olduğumuzu görmüşler. Evet, mücadelemizin ışığı geçmişten taşınıyor. Geçmişin ruhunu, tarzını, örgütlülüğünü daha da güçlenmiş fikirlerle bugüne taşıyor. Geçmişin birikimini, kavrayışını, genç işçilerin beynine, yüreğine taşıyor.
Etkinliğimizin vurgusu örgütlü olmak, birlik olmak, mücadele etmekti! Bizler örgütlü olursak, mücadele edersek bugünkü baskı koşullarını da ortadan kaldırırız, baskıyı yaratanları da! İnsanlığın despotlarla, zalimlerle kavgası, kötü yaşam koşullarına karşı isyanı sadece bu yüzyılın sorunu değil, binlerce yıl bu kavgaları vere vere bugüne gelindi. İnsanlar bazen bu kavgada gerekli koşulları bulamadı, çoğu zaman doğru bir önderliğe ve doğru fikirlere sahip olamadı. Ama işçi sınıfının iktidarı eline aldığı ve burjuvaziyi iktidardan defettiği örnek de canlı bir şekilde sınıf mücadelesi tarihinde yer alıyor. Bugün yaşadığımız dünyada tüm koşullar egemenlerin tiranlığının yıkılması için hazır bekliyor. Yeter ki bu koşullardan yararlanalım. Yeter ki insana kurtuluşun yolunu açacak bu koşulları ve güçleri harekete geçirelim. Yeter ki insanlar “yeter artık” desinler ve güçlerini harekete geçirmek için sele dönüşen su damlaları gibi birleşsinler!
Uykuya Dalıyorum Ayakta Dururken
Aileyi Korumak mı?
Son Eklenenler
- Sarayları süsleyen altın, sultanların ve soyluların yaşamında zenginliğin en önemli ölçüsü olmuştur. Fakat bu zenginliği üreten zamanın köleleri ve günümüzün işçileri için bu maden her zaman acı, gözyaşı ve ölüm getirmiştir. Altın madenlerinde...
- Çalıştığım işyerinde uzun yıllardır çalışan ve EYT yasası çıktıktan sonra SGK’ya başvurup emekli olanlar var. Malûm, emeklilik maaşı iktidar eliyle kuşa çevrildi. Bizim patron da sayıları azımsanmayacak kadar çok olduğu için EYT’li işçileri bir an...
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...
- Dünya genelinde yoksulluk ve baskılar büyüyor, emperyalist savaşın alevleri gün geçtikçe yayılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunlar, krizler derinleşiyor. İşçi sınıfı ise kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten, birlik olup...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...