Buradasınız
Öyle Şey Olur Mu?
Gebze’den petrokimya işçisi bir kadın

Geçenlerde yemek molasında bir arkadaşımla grev yasaklarından, OHAL’in neden hâlâ devam ettiğinden konuşuyorduk. Arkadaşım AKP’ye oy verdiği için hep bir savunma halindeydi. “Grev mücadele ederek kazanılmış bir haktır. Şimdi OHAL’i bahane ederek grevlerimizi yasaklıyorlar. Grevlerin yasaklanmasının tek nedeni patronların çıkarlarını korumaktır. Hükümet ve patronlar işbirliği yapıp işçilerin hak mücadelesini sindirmeye çalışıyorlar” diye anlattı. Arkadaşım, “olur mu öyle şey? Cumhurbaşkanımız bir defa konuşmasında patronları nasıl da fırçaladı görmedin mi? O işçinin hakkını verin, o işin içinde başka şeyler var” dedi. “Bizim hükümetimiz hep mazlumdan yanadır” diyerek sermaye hükümetini savundu. Başka bir gün cam işçilerinin grevinin milli güvenliği bozucu iddiasıyla yasaklandığını söylediğimde “yalan o haberler, inanma sen onlara, hep hükümeti karalamak için yapıyorlar. Ben cumhurbaşkanımızın ağzından duymadan inanmam” demişti.
Gündem hızla değişse de değişmeyen bir gerçek var; bir tarafta sömürülen işçi sınıfı diğer tarafta sömüren patronlar sınıfı. Yani bugün egemen olan ezen sınıf, patronlar sınıfı ve onların temsilcileri olan hükümet. Gerçekler bu kadar yalın bir halde ortadayken nasıl oluyor da gerçekleri görmek bu denli zorlaşıyor? Elbette burjuvazinin elindeki medyanın gücüdür zalimi mazlum, yalanları gerçek gösteren. Örgütsüz işçilerin beynini yalanlarla doldurup, gerçekleri göremez hale getirmek için en güçlü araçlardan biridir medya. Ama gerçekler ortadan kaybolmaz. Sözcükler ağzından dökülüverir ve geri alamazsın. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin düzenlediği toplantıda söyledikleri meselâ: “Olağanüstü hali biz iş dünyamız daha iyi çalışsın diye yapıyoruz. Soruyorum, iş dünyanızda herhangi bir sıkıntınız, aksamanız var mı? Biz göreve geldiğimizde OHAL vardı. Ama bütün fabrikalar grev tehdidi altındaydı. Hatırlayın o günleri. Şimdi böyle bir şey var mı? Tam aksine. Şimdi grev tehdidi olan yere biz OHAL’den istifadeyle anında müdahale ediyoruz. Diyoruz ki hayır, burada greve müsaade etmiyoruz, çünkü iş dünyamızı sarsamazsınız.”
Ne tesadüf ki “olur mu öyle şey” diyen arkadaşım bu sözleri bizzat Cumhurbaşkanının ağzından duymuş. Ertesi gün yanıma gelip “ben AKP’ye oy verdiğim için benim partim olduğunu, benim haklarımı savunacağını sanıyordum. Kim ne derse desin yalandır, hep karalamak, AKP’yi indirmek için yapıyorlar diyordum. Ama dün Erdoğan’ın bir konuşmasını izledim. Senin söylediğin gibi onlar patronların adamıymış bizim değil. OHAL’i, grevleri engellemek için devam ettiriyorlarmış” dedi. Daha sonra tekrardan OHAL’i ve grevleri kader birliği içinde olan iki işçi olarak tartışmaya başladık. Biz işçilerin ne patronlarla ne de onların güdümündeki partilerle ortak bir çıkarımız olacağı kanaatine vardık. Öncesinde o kadar konuşmuştuk, anlamamıştı. Ama Cumhurbaşkanının iki dakikalık bir konuşması, gerçeği tüm çıplaklığıyla görmesine vesile oldu. Boşuna dememişler: Bir musibet bin nasihatten evladır!
Ne Greve Çıkamayacak mıyız?
Son Eklenenler
- Toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan, üreten, hizmet sağlayan, zenginlikleri var eden biz değil miyiz? Aynı sorunlarla boğuşan biz değil miyiz? Çürümeden, yozlaşmadan kurtulmak, nefes almak isteyen biz değil miyiz? Birbirimize ihtiyaç duyan biz...
- KESK, Ağustos ayının ilk haftasında alternatif TİS masası kurarak 2026-2027 Toplu Sözleşmesinde kamu emekçilerinin taleplerini duyurdu. İktidarın ilk zam teklifini açıkladığı gün Çalışma Bakanlığı önünde açıklama yaparak teklifi protesto etti. 13...
- İsrail devleti Filistin halkına yönelik saldırılarını her geçen gün arttırıyor. Filistin halkı yalnızca bombalarla, kurşunlarla değil abluka nedeniyle açlıkla da mücadele ediyor. Bölgede gıdaya erişim neredeyse imkânsız hale geldi. Ancak İsrail...
- Sırbistan’da geçtiğimiz yıl Kasım ayında Novi Sad şehrindeki bir tren istasyonunda meydana gelen çökme sonucu 16 kişi hayatını kaybetmişti. Yolsuzluk ve ihmalin yol açtığı bu felaketin üzerinden 9 ay geçti, ancak öğrenciler ve işçilerin öfkesi...
- Geçtiğimiz ay Emekçi Kadın köşemizde, 1840’lı yıllarda Ignaz Semmelweis adlı genç bir doktorun annelerin hayatını kurtaran mücadelesine yer vermiştik. Zorluklara, engellere, baskılara rağmen doğru bildiği yolda yürüyerek kadınların ve bebeklerin...
- Bundan 1162 yıl önce, 863’te köleler Abbasi İmparatorluğuna isyan ettiler ve bataklığın ortasında bir şehir kurdular. Bu şehrin adı El-Muhtare idi, yani “Özgürlük Kenti”… Bu bölge, Dicle ve Fırat nehirlerinin Basra Körfezine dökülmeden önce...
- 4 milyon kamu emekçisini ve 2,5 milyon emekliyi kapsayan toplu sözleşme sürecinde iktidarın ilk zam teklifi 2026 yılının ilk 6 ayı için yüzde 10, ikinci 6 ayı için yüzde 6; 2027’nin ilk 6 ayı için yüzde 4, ikinci 6 ayı için yüzde 4 olmuştu. İkinci...
- Kamu emekçilerinin 2026–27 yıllarını kapsayacak toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başladı. Yaklaşık 6 milyon kamu emekçisi var ve aileleri ile birlikte düşünüldüğünde 20 milyon insanı ilgilendiren bir süreç başladı. Kamu işvereni yani devlet, 2026’nın...
- İşçi Dayanışması’nın sayfalarında dünyadan işçi mücadelelerine, yüz milyonlarca işçinin katıldığı grevlere, farklı millet ve inançlardan yüz binlerce emekçinin bir araya geldiği Filistin’le dayanışma eylemlerine, ülkeden ülkeye yayılan emekçi...
- 17 Ağustos 1999 gecesi Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biri yaşandı. Kocaeli, Yalova, Sakarya, İstanbul ve Düzce’yi sarsan 7,4 büyüklüğündeki depremde 50 binden fazla insan hayatını kaybetti, çok daha fazlası yaralandı. Yüzbinlerce...
- Mersin’in Tarsus ilçesi 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren PMS Tıbbi Cihazlar fabrikasında 12 işçi, sendikaya üye oldukları için işten çıkarıldı. Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS), 16 Ağustosta fabrika önünde basın açıklaması...
- Sakarya Hendek’te bulunan, Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Koç Holding’in şirketlerinden Türk Traktör’ün tedarikçisi olan SAG Hidrolik fabrikasında bir işçinin işten çıkarılması sonrası 12 Ağustosta direniş başladı. TEKSİF Sendikasına...
- İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırıları ve açlık politikası tarifsiz acılar yaşatmaya devam ediyor. Siyonist rejim, iki milyon Filistinlinin bölgeden sürülmesi anlamına gelecek olan Gazze’yi tam işgal planıyla saldırılarını tırmandırıyor....