Buradasınız
Direnişteki Akkim İşçilerinden Mektup

Merhaba arkadaşlar, bizler Petrol-İş Sendikasına üye olduğu için işten atılan bir grup işçiyiz. İstanbul Hadımköy’de Akkim Yapı Kimyasalları fabrikasında çok ağır koşullarda çalışıyorduk. Aldığımız ücret de her gün artan hayat pahalılığı karşısında biz işçilere yetmiyordu. Uzun çalışma saatleriyle iş güvencesi olmadan, sağlıksız koşullarda çalışmaya mecbur edilip, her an iş kazası geçirme tehlikesiyle çalıştırılıyorduk. Karşılığında patron bize ancak asgari ücreti reva görüyordu.
Özellikle son bir yıldır üzerimizde çok büyük bir baskı uyguluyorlardı. Aylık mesai saatimiz 100 saatin altına düşmüyordu. Sesimizi çıkarmayalım diye sürekli işten atılmakla tehdit ediliyorduk, şu an fabrikada çalışıp bizi destekleyen işçi arkadaşlarımız gibi. Denetimi yapılmayan, kullanılması yasaklanmış kimyasal maddelerle sürekli temas halindeydik. Tiner, solvent gibi kimyasallardan korunmak için ucuz ve bu işe uygun olmayan maske tek iş güvenliği önlemimizdi. 3 seneden beri havalandırma yapacağız diye sürekli geçiştiriyorlar ortada halen hiçbir şey yok. İşbaşı yaptığımızda yoğun baş ağrıları yaşıyorduk, fakat patron havalandırmayı gereksiz masraf olarak görüyor. Bizi bu şekilde zehirleyip bizim üzerimizden bir sürü para kazanırken biz işçiler insan muamelesi de görmüyoruz. Bir arkadaşımızın kafasına 8 metreden 21 kiloluk kapak düştü. 3 saat boyunca kendine gelemedi. Ancak bu kaza bile iş güvenliği önlemi almak için yeterli olmadı patron için. Çünkü kapakların açık kalması makinelerin daha çok üretim yapmasını sağlıyor. Kapaklar vidalanırsa, ayar değiştirildiğinde kapakların sökülüp takılması zaman kaybı olarak görülüyor. Ustabaşlarına uyarı yaptığımızda “siz işinize bakın bir şey olmaz” diye yeniden makinenin başına gönderiliyorduk.
Bu kadar zor koşullarda uzun senelerden beri bu fabrikada çalışmaya devam ettik. Çoğumuz şikâyetçiydik ancak bireysel düşünüyorduk, işsizlik bizleri korkutuyordu. Tek başımıza ne yapabilirdik ki? Ev kirası, çocukların okulu, ödenmesi gereken faturalar, kredi ve kredi kartı borçları… Bunlar biz işçilerin ortak korkusuymuş bunu da direnişe çıktığımızda öğrendik. Ağır çalışma koşulları bir araya gelip bunları konuşma olanağını bizlere tanımıyordu. Birkaç arkadaş sendikadan, örgütlü olmaktan bahsetti. Sendikalı çalışan işçi arkadaşlarının asgari ücretin üzerinde maaş aldıklarını, çalışma saatleri ve mesai saatlerinin iş kanununa uygun olarak düzenlendiğini, resmi tatillerini, senelik izinlerini kullandıklarını, baskı ve tehdit edilmeden çalıştıklarını ve bizim için en önemlisi iş güvenliği önlemleri alınarak, sağlıklı koşullarda çalıştıklarını duyduk. Biz bunları hak etmiyor muyduk? İnsanca yaşamak; eşimizle, çocuklarımızla daha çok zaman geçirmek bizim hakkımız değil miydi?
Patrona göre hakkımız değilmiş! Üzerimizden milyonlarca lira para kazanırken, emeğimizi sömürürken her şey güzeldi. Yasal yollardan hakkımızı arayıp sendikaya üye olunca bizleri işten çıkardı. Hatta sendikayı ve yıllardan beri yanında çalışan, ona milyonlarca lira para kazandıran biz işçileri terörist olmakla suçladı. Aslında bizler yasalara uyarak hakkımızı ararken patron bir sürü yasadışı yola başvuruyor. Halen fabrikada çalışıp sendikaya üye olan arkadaşlarımızı ve bizleri tehdit ediyor. Çalışan arkadaşlarımızın iş çıkışında bizim yanımıza gelmemesi için kendilerine sorulmadan mesai yazılıyor. Ustabaşları işçilere telefon açarak türlü yalanlar söyleyip bizi birbirimize düşürmeye çalışıyor. Ancak başaramayacaklar! Sonuna kadar aslanlar gibi direneceğiz. Çünkü hepimiz birbirimize güveniyoruz. Yıllardan beri yan yana çalıştığımız yüzlerce arkadaşımızla fabrikanın önünde direniyoruz. Aramızda işten çıkartılıp tazminatlarını aldığı halde bize sırtını dönmeyen, her gün buraya gelen arkadaşlarımız var. Aslında ne kadar dürüst insanlarla çalıştığımızın mücadele etmeye başladıktan sonra farkına vardık. Biz kararlıyız ve kesinlikle mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Çünkü bu direniş bize şunu öğretiyor; aslında biz işçilerin sorunları birbirinden farklı değil, madem sorunlarımız aynı neden bir arada olmayalım ve bu sorunlara karşı beraber mücadele etmeyelim? Neden biz kazanmayalım? Karşımızda bir tane patron var, oysa biz işçiler milyonlarız. Yeter ki bir arada duralım ve birbirimize güvenelim.
İlerleyen günlerde direnişteki AKKİM işçileri olarak sizlere daha güzel haberler vereceğimize, mektuplar yazacağımıza inanıyoruz. Direniş çadırımıza da gelen İşçi Dayanışması gazetesi aracılığıyla bütün işçileri selamlıyor, mücadelemize destek olmaya çağırıyoruz. Yaşasın İşçi Dayanışması!
Maaşımı Sizlerden Alıyorum
Bir Yılın 365 Günü Çalışmak
- Belediyelerde Grev Sesleri Yükseliyor
- Oryantal Tütün Grevcilerinin Anlattıkları
- Manisa’da Mercan Makina’da Direniş Başladı
- Tütün ve Maden İşçileri Aileleriyle Grevde, Eylemde!
- Tütün, Tekstil, Maden İşçileri Mücadeleye Devam Ediyor
- İzmir’de Sunel Tütün İşçileri Greve Çıktı
- Temel Conta İşçilerinin Grevi Devam Ediyor
- Urfa’dan Trabzon’a, İnşaattan Enerjiye İşçiler Mücadele Ediyor
- Chinatool ve Green Transfo Grevlerinde Anlaşma Sağlandı
- Antep’te Tekstil İşçilerinin Düşük Zamlara Karşı Mücadelesi Sürüyor
- Chinatool Otomotiv İşçileri Greve Çıktı
- Antep’te Tekstil İşçileri Düşük Zamlara Karşı Mücadele Ediyor
- Kaynak Tekniği İşçileri Grevde
- Yolbulan Metal İşçileri Eylemlerine Devam Ediyor
- GE Grid Solutions Grevinde Anlaşma Sağlandı
- Schneider Elektrik’te Anlaşma Sağlandı
- Genel-İş Üyesi İZBB İşçileri İş Bıraktı
- Her Yer Bizim Düzenimiz Olsun Diye
- Direnişçi Polonez İşçileri: “Direne Direne Kazandık!”
- Polonez Direnişçisi: “Biz Başardık, Şimdi Hep Birlikte Başaralım!”
Son Eklenenler
- İzmir Çiğli Belediyesine bağlı Çibel’de çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Nisanda greve çıktı. İzmir Narlıdere Belediyesine bağlı Narbel’de de Genel-İş İzmir 4 No’lu Şube ile SODEMSEN arasında...
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...