Buradasınız
Zamanımız Tükeniyor!
Edirne’den bir işçi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Büyük orman yangınları, sel felaketleri, kar-yağmur yağmayan kışlar ya da 50 derecelik yaz sıcakları... Küresel iklim değişikliğinin etkilerini her geçen yıl daha belirgin olarak hissediyoruz. Dünyanın yüzeyi ısınıyor ve buna bağlı olarak felaketler yaşanıyor. Bu böyle devam ederse dünya artık geri dönülemez bir yola girmiş olacak. Uzmanların açıklamalarına göre gelecekte yaşanacak felaketlerin yanında şimdiye kadar yaşananlar sadece bir başlangıç! Yaşananlar için buzdağının görünen kısmı diyebiliriz.
19. yüzyıl sonlarından itibaren dünyanın yüzey sıcaklığında artış olduğu anlaşılmaya başlandı. Sıcaklık artışı sanayi devriminden sonra daha belirgin hale gelmişti. 19. yüzyıldan bugüne yaklaşık 1 derece ısınan dünyanın, önlem alınmazsa bu yüzyıl sonunda 4 derece daha ısınmış olacağı tahmin ediliyor. Küresel ısınmanın sonucu olarak buzullar erimeye başladı. Deniz seviyesi yükseliyor ve yakın bir gelecekte kara parçalarının önemli bir kısmı sular altında kalacak. Küresel ısınma ile birlikte bazı bölgelerde yoğun yağış, bazı bölgelerde ise şiddetli kuraklık yaşanıyor. Sel ve kuraklığın daha da şiddetlenmesiyle tarım alanları azalacak ve kıtlıklar olacak. İçilebilir su kaynakları tükenecek! Bu felaket tablosunu genişletmek maalesef mümkün!
Dünya, atmosfer denilen çeşitli gazlardan ve su buharından oluşan bir katman ile çevrilidir. Güneş ışınlarının bir kısmı bu katmandan geçerek yeryüzüne ulaşır ve bir kısmı yeniden tersine, gökyüzüne yansır. Bu ışınların bir kısmı atmosferde tutularak dünyanın ısınmasına neden olur. Buna da “sera etkisi” denir. Dünyadaki endüstriyel faaliyetler nedeniyle atmosferdeki karbondioksit, metan gibi gazlar ve su buharı miktarı arttığında güneş ışınlarının daha büyük bir kısmı atmosferde tutulur ve bu da yeryüzündeki ısıyı arttırır. Petrol, kömür, doğalgaz gibi fosil yakıtların kullanılması, atmosferdeki karbondioksit, metan, azotdioksit gibi zehirli gazların oranını arttırıyor. Bu durum sera etkisini kuvvetlendirerek dünyanın yüzey sıcaklığında artışa neden oluyor. Devletler yıllardır bu konuda raporlar hazırlıyor, paneller düzenliyor, görüşmeler yapıyorlar, gazetelerden, internetten görüyoruz. Fakat iş harekete geçmek olunca hiçbir şey yapmıyorlar. Aslında ikiyüzlü davranıyorlar! Küresel ısınmanın “insan faktörü”yle ilgili olduğunu söylüyorlar. Sormak lazım ne çeşit bir “insan” bu? Yaşananlardan tüm insanlık ortak derecede mi suçlu?
Egemenler hedef şaşırtarak, suçu tüm insanlığın üzerine yıkmaya çalışıyorlar. Bir birey olarak küresel ısınmaya hangi oranda etki ederiz bir düşünelim: Küresel ısınmayla ilgili karşımıza çıkan haberlerde deodorant, plastik ambalajlı ürünler vs. kullanmayı bir kenara atmamız, şahsi araçlar yerine toplu taşıma araçlarını kullanmamız salık veriliyor. Peki, tüm bunlar önemsiz ya da yanlış tavsiyeler değil. Örneğin ambalajlı ürün kullanmak küresel ısınmayı arttıran bir işlev görür, evet! Fakat olaya daha geniş bir pencereden bakmamız gerekir. Bu ambalajların üretilmesine kim karar veriyor? Ambalajların üretiminde doğaya zararlı olan maddelerin kullanılmasına karar veren sermaye sahipleri değil mi? Ya da başka bir örnek; arabalar! O veya bu biçimde ulaşımımızı gerçekleştirmek için araç kullanmalıyız. Peki, elektrik ile çalışan araçlar üretmek mümkün olduğu halde arabalarda fosil yakıt kullanılmasının nedeni tüm insanlar mı petrol şirketleri mi? Üretimin her aşamasına olduğu gibi bu boyutuna da kapitalistler karar vermiyor mu? Büyük şirketler büyük kârlar elde edebilmek için dünyanın tüm kaynaklarını yağmalayarak aşırı üretim yapmıyorlar mı? İnsanların ihtiyaçlarını karşılamak için doğaya zarar vermeyen bir üretim anlayışı mı var, yoksa bütün amaç ne olursa olsun kâr elde etmek mi? Dolayısıyla yaşamımızı sürdürebilmemiz için tükettiğimiz ürünlerin doğaya verdiği zarar aslında kapitalist üretim süreciyle alakalı! Üstelik toplumdaki tüketim alışkanlıklarının belirleyeni de kapitalizm! Mesela insanları yeni model araba almaya teşvik etmek yahut aileleri birden fazla araba almaya kışkırtmak, tüketimi bir ihtişam göstergesi, mutluluk kaynağı olarak toplumun bilincinde kodlamak, diğer taraftan “toplu taşıma kullanmak lazım” demek ikiyüzlüce değil mi?
Üstelik küresel ısınmada kapitalizmin rolü bu kadarla sınırlı da değil! Doğaya bizlerin tükettiği maddelerin verdiği zarar ile kapitalist şirketlerin verdiği zarar aynı mı? Geçtiğimiz günlerde bir haber yayınlandı ve küresel ısınmaya en fazla etkide bulunan 20 şirket açıklandı. Listelenen 20 şirketin dünyadaki karbondioksit oranının artmasındaki payı %21’e denk geliyor. Yani karbondioksit artışının beşte birinden fazlasını sadece bu yirmi şirket tek başına gerçekleştiriyor!
Kardeşler gerçek suçlu ortada, çözüm ise bizim ellerimizde. Gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakmak için sömürü düzeni kapitalizmi tarihin çöplüğüne atmamız şart. Zamanımız daralıyor! Biz bu düzene dur demezsek o, bütün canlıların yaşamına son verecek. Çok geç olmadan harekete geçmeliyiz. Mücadele ederek dünyamızı kapitalizmin esaretinden kurtarmalıyız.
- Digel Tekstil İşçileri: Sendikalı Çalışmak İstiyoruz!
- Birinci Yılında İliç: Adalet Toprak Altında!
- Antep: İşçiye Yine Baskı ve Yasak!
- “Bu İşe Siyaset Karıştırmayın” Diyenlerin Siyaseti
- 24 Ocak Kararlarından Orta Vadeli Programa Saldırılar Sürüyor
- Kartalkaya Yangını: Denetimsizlik ve Kâr Hırsı Yine Can Aldı
- Çözüm Sınıfını Bilip Birlik Olmakta!
- Polonez İşçileri Fabrika Önünde Kazanımlarını Kutladı
- Perfetti Van Melle’de Direniş Kazanımla Sonuçlandı
- Dert Bizde, Derman Ellerimizdedir
- Dünya İşçi Sınıfı Yeni Yıla Mücadeleyle Girdi
- KESK TÜİK’in Sahte Enflasyon Rakamlarını Protesto Etti
- Harb-İş Eskişehir Şubesinden TİS Eylemi
- Asgari Ücret Asgari Zam Gördü!
- Balıkesir’de ZSR Mühimmat Fabrikasında İşçi Katliamı
- İş Kazalarına Karşı Daha Fazla Örgütlenelim
- Hitachi Energy’de Anlaşma İmzalandı, Grev Sonlandırıldı
- TİS Yetki Sistemi, Sorunlar ve Çözüm Arayışları Toplantısı Düzenlendi
- Selçuk, 5 Küçük Kardeş ve Annelik
- DİSK Asgari Ücret Taleplerini Açıkladı
Son Eklenenler
- İngiltere işçi sınıfı, Filistin halkı için yürüttüğü ulusal eylem günleri kapsamında 15 Şubatta başkent Londra’da bir kez daha meydanlara çıktı. Hükümet binalarının bulunduğu Whitehall’da toplanan çeşitli sendikalardan, siyasi partilerden ve sivil...
- 2025 yılı için asgari ücretin son derece düşük belirlenmesi işçileri şaşırttı ve haklı olarak öfkelendirdi. Pek çok işçi, “daha yüksek belirlenmesini bekliyorduk” dedi. Aynı öfke emekli maaşları için de söz konusu. Öte yandan metal işçileri de...
- Temel Conta işçilerinin grevi 10 Aralıktan bu yana sürüyor. İşçiler, yaklaşık bir yıl önce sendikalı olma kararı almış, Petrol-İş Sendikası Aliağa Şubesi’nde örgütlenmeye başlamışlardı. Petrol-İş Sendikası, Çalışma Bakanlığı’ndan yetki belgesini...
- Sırbistan’ın ikinci büyük şehri olan Novi Sad’in tren istasyonu 2022 yılında cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri kampanyası sırasında yapılmıştı. Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic de istasyonun açılış törenine katılarak, 60 yıl sonra bu istasyonu...
- Urfa’nın Viranşehir ilçesinde Kadıköy Güneş Enerji Santrali’nde (GES) Kalyon ve Eksim Real Enerji şirketlerinde çalışan işçilerin 11 Şubatta başlattığı iş bırakma eylemi tüm baskılara rağmen devam ediyor. Bezmialem Vakıf Üniversitesi şantiyesinde...
- 6 Şubat Maraş merkezli depremlerin üzerinden iki yıl geçti. Söylemesi dile kolay olan bu cümle alt metinde bizlere birçok şey anlatıyor. Dönüp geriye baktığımızda yaşanan onca acı ve keder bizlerin zihinlerinde tekrar tekrar canlanıyor. UİD-DER’li...
- Donald Trump bir kez daha ABD başkanı seçildi. Seçilir seçilmez de ilk bakışta deli saçması gibi görünen açıklamalar yapmaya başladı. Mesela Amerika’nın Grönland’ı alması gerektiğini söyledi. Bu, Trump’ın kafasından çıkmış çılgın bir fikir gibi...
- Antep Başpınar Organize Sanayi Bölgesinde sefalet zammına karşı direnişe geçen tekstil işçilerinin mücadelesi yasaklarla, baskı ve saldırılarla engellenmeye çalışılıyor. 14 Şubat günü, tüm saldırılara rağmen direnişlerini sürdüren Başpınar...
- Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri (ADSM), Ağız ve Diş Sağlığı Hastaneleri (ADSH) ve devlet hastanelerinde çalışan diş hekimleri ve sağlık çalışanları “Yüksek MHRS sayıları, kısıtlı süreler, eksik istihdam, sağlıksız ve güvenli olmayan birimler, düşük...
- Türkiye’de yasalarda her işçinin özgürce sendikaya üye olabileceği yazıyor. Ama resmi istatistiklere göre çalışanların yüzde 85’inden fazlası sendikasız. Sendikalı çalışmak yasal olmasına ve ücret, ikramiye, sosyal haklar bakımından avantajlar...
- Çok açık ki iktidarın “Aile Yılı” ilan etmesi aileler refaha kavuşsun diye değil, sermayenin ve iktidarın çıkarları içindir. İşçi aileleri için daha büyük yoksulluk, daha kötü çalışma koşulları, acı ve gözyaşı, hatta ölüm getireceği sır değildir.
- Almanya'da Ocak ayı boyunca Berlin, Münih, Hanover, Hamburg ve Nünberg gibi büyük kentlerde hükümetin aşırı sağ ve ırkçı politikalarına karşı çok sayıda sendikanın, göçmen topluluklarının ve demokratik kitle örgütlerinin katılımıyla büyük çaplı...
- Gebze Plastikçiler OSB'de bulunan Chinatool Otomotiv’de grevin 4. gününde, Kocaeli Çayırova'daki Green Transfo Energy'de ise grevin 51. gününde anlaşma sağlandı.