Buradasınız
Patronlara Güven Olmaz!
Tuzla’dan işsiz bir kadın işçi

Ben bir hafta önce haksız bir şekilde işten atılan bir işçiyim. Üniversiteden yeni mezun oldum, alanımla ilgili işe ve paraya ihtiyacım vardı ama iş tecrübem yoktu. İş tecrübesi için de nerede olursa orada işe girmek için iş aradım ve 4,5 ay kadar önce küçük bir büroda kendime iş buldum. İşe girdiğimin 15. gününde patronum 15 günlük ücretimi ayrıca ödeyerek, girişimi sanki ben direkt işyerine başvuru yapmamışım da İŞKUR üzerinden oraya girmişim gibi gösterip işlemlerimi yeniden düzenlemişti. İŞKUR’la anlaşması olduğunu, tecrübesiz elemanları işe alarak yetiştirdiklerini, devletin onlara böyle bir imkân verdiğini söylemiş ve beni öyle çalıştırmaya başlamıştı. Ücretim ve sağlık sigortam İŞKUR tarafından sağlanacaktı. Yemeğimi de işyerinde yiyordum zaten, sadece yol parasına ihtiyacım vardı. Tuzla’da oturuyorum, Pendik’te çalışmaya gidiyordum. Yol parası istediğimde önce “tamam” dediler ama arada kaynattılar, ben de bir daha isteyemedim. Açıkçası ben o zaman nasılsa iş öğreniyorum, ücretimi kim verirse versin çok önemli değil diye düşünüyordum ve bu durumu önemsemiyordum.
Bu 4,5 ay içinde bana işin nasıl yapılacağını öğrettiler ama ne pahasına! Bana işe başvurduğumda “sabah 9’da işbaşı yapacak, akşam 6.30’da çıkacaksın” demişlerdi ama sabah 9’da işbaşı yaptığım halde iş bir türlü bitmediği için çoğu zaman akşamları birkaç saat fazla çalıştıktan sonra çıkabiliyordum işten ki bunlar mesai sayılmıyordu! Birçok yönüyle zor bir işti bu iş. Uygulamaları, tarzı, stili… Farklı farklı firmalarla iş yapıldığından her bir firmayla iş yürütülürken çeşitli sıkıntılar yaşanabiliyordu. Yeri geldi bu zorlukların üstesinden gelmek, hata yapmamak için çok çabaladım, geç saatlere kadar gönüllü kaldım, yıprandım, yorgunluktan gözlerimin altı morardı. Daha önce o işyerinde benim yaptığım işleri yapan, işe hâkim olan patronlarım ben işe girdikten kısa bir süre sonra işyerine uğramaz oldular. İşe geldikleri zaman da geç saatte geliyor, yaptığım bir hatada beni fırçalamaktan başka bir iş yapmıyorlardı. Açıkçası bazen çalışacak başka bir iş düşünüyordum ama tecrübesiz olduğum için bu işyerinde çalışmak için direndim. Hemen bırakıp gitmek de istemedim. Kendi gözümde kendimi yararsız, zorluklardan kaçan bir olarak görmek istemedim. Ne yaparsam yapayım, hangi işi yaparsam yapayım, iyi yapmak isterim ben. Bu işi yapmak için çok çaba harcadım. Yardım alabileceğim herkesi aradım, onlardan çeşitli yöntemlerle bu işi nasıl yapacağımı öğrendim. İşi iyi yaptıkça da kendimi iyi hissettim.
Ama bir gün, benimle çalışmak istemediklerini söylediler. Hiç izin almadan çalıştığım 4,5 ayın ardından ailedeki acil sağlık sorunları yüzünden istediğim ve onların da verdiği 2 günlük izinden sonra beni arayarak, onları kandırdığımı, önceden beri iş arıyor olduğumu, şimdi de kendime başka bir iş bulmuş olduğumu, artık bana güvenemeyeceklerini söylediler. Ve bu durumda benimle çalışmak istemediklerini söylediler. Bildiğim kadarıyla, benim çalışmamla ilgili İŞKUR’la anlaşmaları 4 aylıktı. Ayrıca beni işe aldıkları zaman, 4 ay sonra ücretimin ve primimin arttırılmasını istemiştim, onlar da kabul etmişti. Ben bu anlaşma süresinden sonra benimle çalışmaya devam etmek isteyeceklerini, iş değiştirme planlarım olsa da onlar benimle çalışmak isterlerse burada çalışmaya devam etmeyi düşünürdüm.
İşten atıldığımı duyduğumda canım çok sıkıldı. Böyle bir nedenden dolayı nasıl işten atılabilirim ki? Benim ailedeki sağlık meseleleri için aldığım izinler yüzünden işten atılmam hak mı? Kendimi birden ortada işsiz bir şekilde görmem çok can sıkıcı bir şey! Peki, ben ev geçindiren bir insan olsam ne olacaktı? Bu duruma halen canım çok sıkılıyor. Ben onlar için o kadar kendimi yıpratırken, çoğu zaman patronlarımın yaptığı bütün haksızlıkları affederken, onlar beni işten atmak için fırsat kolluyorlarmış. “Bizim senin üzerinden İŞKUR’la sözleşmemiz bu kadar” demiyorlar da sanki suçlu olan benmişim gibi bahaneler üretiyorlar! Bu kadar çaba göstererek çalıştığım halde bu şekilde işten atılmam bana patronlara asla güvenilmeyeceğini öğretti. İşe giriyorsun, ortama alışıyorsun, ara sıra yaptığın hatalara çok kızsalar da yaptığın iyi şeylerde seni çok fazla pohpohluyorlar ve patronların seni sevdiğini düşünüyorsun. Herkesi tanıyorsun, onlar seni tanıyor. Sen harıl harıl çalışırken onlar başka planlar içinde! Meğerse onlar sürenin dolmasını bekliyormuş! Süre dolunca işten atmak! Doğrusu böyle bir şey yapmalarını beklemiyordum! Benim bu sorunla ilgili ne haklarım var bilmiyorum ama bana yapılanlar haksızlık değil mi?
Henüz yeni bir işçiyim ama bu olayla anladım ki, İŞKUR’un bu uygulaması, işçinin çok kolay işten atılmasını sağlıyor. Benim gibi işçileri çalıştıran patronların cebinden 5 kuruş para çıkmıyor; işçinin ücretini, sigortasını yatırmıyor, yol parasını canı isterse veriyor, belki bir tek yemek veriyorlar! Yani iş öğretiyorum bahanesiyle bedava işçi çalıştırıyor, anlaşma süresi dolunca da çeşitli bahanelerle işçileri atıyorlar. Haksızlıkların hayatın her alanında olduğunu görüyorum. Artık bu haksızlıklara karşı bir şeyler yapmamız gerektiğini daha fazla düşünüyorum. Patronlara güven olmaz, onlar işçileri kullanır ve işleri bitince atarlar!
- Patronların Hak Arayan İşçiye Tahammülü Yok
- Xiaomi Salcomp’ta İşten Atmalar Protesto Edildi
- Hacettepe Üniversitesi’nde İşten Atma Saldırısı
- Ezberler ve Gerçekler: “İş Çok, İş Beğenen Yok!”
- Cumhuriyet Gazetesinde Sendikalı İşçi Kıyımı
- Esenyurt’ta A101 İşçisi Kod 46 ile İşten Atıldı
- 65 İşçiyi Daha İşten Çıkardılar
- Ekmekçioğulları Metal’de İşten Atma Saldırısı
- Özer Elektrik’te İşten Atmalar Protesto Edildi
- İşten Çıkarma Yasağı İşten Çıkarmayı Engelliyor mu?
- Akwel’de İşten Atmalara Karşı İş Durdurma Eylemi
- TPI Kompozıt’te İşten Atma Saldırısı
- VIP Tekstil’de İşten Atmalar Protesto Edildi
- DERİTEKS, Üyelerinin İşten Atılmasını Protesto Etti
Son Eklenenler
- TPI Kompozit işçileri grevlerinin 19. gününde İzmir Çiğli Kasaplar Meydanında buluşma gerçekleştirdi. İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler, ödenmeyen alacakları için 30...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...