Buradasınız
Patronların Başı Ağrımıyor!
Ankara’dan bir kadın işçi

Ben yayın sektöründe çalışan bir işçiyim. Yayına hazırladığım işlerde çok dikkatli olmak, temiz ve titiz çalışıp her ayrıntıya dikkat etmek zorundayım. UİD-DER’le tanışmadan önce işim sadece bu kadar değildi. Ofiste telefonlara bakmak, patronun misafirlerine çay-kahve getirmek, ofisin temizliğini yapmak gibi işler de bana yüklenmişti. Ben tüm bunlara nasıl ve neden katlandım? Geçinmek için paraya ihtiyacım vardı. İşten atılmamanın tek yolunun her şeye boyun eğmek olduğunu sanıyordum. Düşünmeden deli gibi çalışıyordum. İşler hep çoğaldı ve arttı ama aynı oranda maaşım tabi ki artmadı. Patron bir yandan da “sen bizim en kıymetli çalışanımızsın, biz bir aileyiz” sözleriyle beni kandırıyor daha çok çalışayım diye sürekli gaz veriyordu. Bu arada işe yeni girenler oluyordu ama ben yerimde sayıyordum.
Zamanla sağlığım bozuldu. Sık sık mide ve baş ağrıları çekmeye başladım. Artık hem gastritim hem de migrenim vardı. Ve de masamda çeşit çeşit ağrı kesicilerim. Bir gün patron beni yanına çağırdı. “Benim hiç başım ağrımaz, ama bugün ağrıdan duramıyorum. Bana bir tane ağrı kesici verir misiniz?” dedi. Ellili yaşlarına yaklaşıyordu ama hiç başının ağrımadığını söylüyordu. Birikimden mi nedendir bilmiyorum, bir anda kafama taş düşmüş gibi hissettim. Patronun başı neden ağrısın ki? Onun yerine baş ağrısını da biz işçileri çekiyorduk. Çünkü her işine biz koşuyorduk. O gün yorgunluk ve öfkenin birikimiyle patronun o lafına çok bozuldum ama bundan bilinçli bir sonuç çıkaramadım. Yıllar sonra UİD-DER’le tanıştığımda ise neden patronun baş ağrısını bile biz işçilerin çektiğini ve daha pek çok gerçeği kazandığım bakış açısı sayesinde yavaş yavaş anladım.
Biz işçiler güvencesiz, uzun saatler boyu ve kötü koşullarda durup dinlenmeden çalışıyoruz. Biz hastalanmışız, ölmüşüz onların umurunda bile değil. Onlar için asıl olan düzenleri bozulmasın, sermayeleri artsın!
Patronlar sınıfı ellerindeki medya, parlamento, eğitim kurumları gibi her türlü aracı kullanıp bu yaşadıklarımızın olağan olduğuna bize inandırmaya çalışıyorlar. Biz de içinde yaşadığımız koşullara öfkelensek bile bu koşulları değiştirmenin bir yolunun olmadığını zannedip “hakkımıza razı oluyoruz”, sanki hakkımız bu dünyada ıstırap çekmekmiş gibi!
Patronların baş ağrısını, patronlar sınıfının her türlü kahrını çekmek zorunda değiliz. Yeter ki yaşadıklarımıza, yaşama, yaşamda olup bitenlere kendi sınıfımızın cephesinden bakalım. Böylece yaşamı dönüştürecek gücü kazanalım. Tıpkı Elif Çağlı’nın şiiriyle gösterdiği yol gibi…
Yaşamak…
Yeşermek bitkiler gibi
Yaşamak…
Dönüşmek geleceğe
Güçlü ellerle kavrayıp çelişkiyi
Birlikte dövüşüp
Birlikte büyütmek
Geleceği.
“Huzur Kenti İstanbul”
Son Eklenenler
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...