Buradasınız
Seyircilerimiz birer karanfildi
Aydınlı’dan bir tersane işçisi
Yaklaşık 6 ay önce UİD-DER ile tanıştım. Dernekte tiyatro çalışmaları yürüdüğünü öğrendiğimde katılmak için ilk başta çekiniyordum, ama kendimi geliştirebileceğim bir aktivite olacağına karar verdim ve katıldım. Arkadaşların desteğiyle kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Çeşitli güncel ve tarihsel olaylarla ilgili oyunlar sergileniyor. Oyunun sahnelenişinde büyük emek harcandığına tanık oldum. Oyuncular olarak hepimiz çeşitli sektörlerde çalışmaktayız. Oyunda kullanılan dekorların hepsini kendimiz yaptık. Dekor parçalarının her biri ayrı işyerlerinden getirilerek dernekte birleştirildi. Dekorların yanı sıra kostümleri de arkadaşlarımız kendileri temin ettiler. Gece 3’lere kadar prova yaptık. Provalara ve oyuna giderken, 11 kişilik minibüse 23 kişi biniyorduk, ama yine de sorun olmuyordu.
Dekorların Avrupa yakasına götürülme şekli başlı başına bir emekti ve güzel şeyler yapılabileceğini gösteriyordu. Kamyonette dekorları götürürken yolda bizi izleyen otomobillerin içindeki insanlar gülüp yorumlarda bulunuyorlardı. Kamyonun arkasında oturan biz hamallara bakıyorlardı otomobiliyle yol alan insanlar. Ama bilmiyorlardı ki, gördükleri hamallar aynı zamanda “işçi-oyuncular” ve oyun sahneye koyacaklar. Emek vermek, bir şeyleri sergilemek güzeldir.
13 Nisanda Avrupa yakasındaki bir tiyatroda sahneye kondu oyunumuz. Seyirciler tam anlamıyla gereken ilgiyi gösteriyorlardı. Büyük beğeni topladı. Oyun bittikten sonra dekorları tekrar Anadolu yakasına getirdik. Oyunun bu yakada sergileneceği 20 Nisana kadar provalarımız yine devam etti. Provalardaki amaç izleyicilere gereken duyguyu verebilmek, anlatılmak istenen oyunun tam anlamıyla anlatılabilmesi idi. 19 Nisan saat 21.00’de oyunu sahneye koyacağımız tiyatro salonuna gittik. Dekorların yerleştirilmesi, sahne ışıklarının ayarlaması, teknik ekibin hazırlanması gerekiyordu. Yani zamanla yarışıyorduk. Gece 3.30’da eve dönmek üzere yola çıktık. Saat sabaha karşı 4 gibi eve vardık ve 6.30’da uyanarak son prova için salona gittik. Dekorcu, oyuncu, makyajcı, kostümcü… Hepimiz çok heyecanlıydık. Son hazırlıklar yapıldıktan sonra seyirciler salona alındı.
Bu salonda yaklaşık 600 kişiyi görmek tam anlamıyla ayrı bir duyguydu. Hocamız önce hepimizi topladı ve her ne olursa olsun Haymarket olaylarının geçtiği sahneyi canlandırırken seyircilerin içinden geçilecek dedi. Ama on beş dakika sonra tekrar topladı, salondaki insanlar etten duvar ördükleri için sahneye başka yerden giriş yapılacak dedi. Salonun bu denli dolması bizim için çok güzel bir haberdi. Duyarlı insanlarımızı bir arada görmek çok güzeldi. Haymarket sahnesinde seyirciler arasına ancak kırk kişiden dört kişi girebildi. Seyircilerle iç içe olmak, onları oyuna ortak etmek, onların olumlu tepkilerini almak gurur vericiydi. Mahkeme sahnesinde, sanık sandalyesinde oturan işçi önderleri konuştuğunda seyircilerin duygulanması ve ağlaması, alkış seslerinin hiç susmaması insana tam anlamıyla o tarihi yaşatıyordu. Albert Parsons’ın hücresinden okuduğu mektup herkesi duygulandırdı ve hatta ağlattı. Oyunda yer alan oyuncular olarak seyircilere karanfiller attık. Her biri bir karanfil olan seyircilerimiz bizim gibi işçi ve emekçilerden oluşuyordu. Sloganlar ve alkışlar susmak bilmiyordu ve salon bu seslerle yankılanıyordu. Son olarak, 1 Mayıs marşını salondaki herkesle coşkulu bir biçimde haykırarak oyunumuzu sonlandırdık. Salondan başımız dik ve yüreğimiz kabarmış bir şekilde çıktık. Başarmıştık!
“Ayak Takımı” Elbet Hesap Soracak!
Kazanacağımız koskoca bir dünya var!
Son Eklenenler
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...
- Türkiye’de siyasal gelişmelerin hızlandığı, her bakımdan zorlu, her bakımdan ağır bir süreçten geçiyoruz. İşçi ve emekçiler, emekliler, gençler olarak enflasyonun hız kesmesini, hayat pahalılığının son bulmasını, geçim derdinin hafiflemesini...
- Sosyal medya platformlarında her gün yeni bir trend beliriyor, insanlar yeni bir akımın peşinden koşturuluyor. Dün “lokma dünyası”, yakın zamanda “Dubai çikolatası” peşinde koşan insanlar, yarın farklı bir yiyecek ya da akımla tüketim sarmalına...
- Toplumun itirazının güçlenmesi, işçi sınıfının kendi talepleriyle, kendi örgütleriyle, kendi mücadele yöntemleriyle sahneye çıkmasıyla mümkün olabilir. Bunun yolu işçi sınıfının sendikal ve siyasal örgütlülüğünün, bilinç düzeyinin ve dolayısıyla...