Buradasınız
Tuzla Tersaneler Havzasında “Grev” Sesleri
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
27-28 Şubat tarihlerinde DİSK’e bağlı Limter-İş sendikası Tuzla tersanelerinde çalışan işçileri greve çağırdı. Sendikanın talepleri şunlardı: taşeron sisteminin kaldırılması, iş güvenliği ve işçi sağlığı tedbirlerinin alınması, ağır ve tehlikeli işler yönetmeliğinin uygulanması, iş cinayetlerinden sorumlu olan patronların yargılanması, sigorta primlerinin “asıl işveren” tarafından yatırılması, işçilerin kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesi, çalışma sürelerinin günlük 7,5 saate indirilmesi, gurbetçi işçilere barınma odaları sağlanması, işçilere çay molası verilmesi ve yemekhanelerin düzeltilmesi…
Son dönemde artan ölümlere dek burjuva medya, hemen hemen hiç yer vermedi tersanelerdeki iş cinayetlerine. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in kazaların önlenmesi için harekete geçileceğini açıklamasından sonra da tersanelerde iş cinayetleri devam etti. İşçilerin haklı tepkilerini dindiremeyen Bakan, çareyi Limter-İş’in grev kararını duyurmasından sonra grevi yasadışı ilan etmekte buldu. Limter-İş’i ise, yetkisi bile olmayan bir sendika olarak, durumdan çıkar sağlamaya çalışmakla suçladı.
Bu arada, iş cinayetlerine bugüne kadar hiçbir tepki vermeyen Türk-İş’e bağlı Dok-Gemi-İş, tersaneler havzasının gündemde yer etmesiyle beraber, Limter-İş’in etkisini kırmak için işçilere üyelik formu dağıtmaya başladı. Dok-Gemi-İş’in kazalar karşısındaki tutumu tersane patronlarının örgütü olan GİSBİR’in tutumundan farklı değildir.
İş kazalarının aleni cinayete dönüştüğü tersaneler havzasında patronlar örgütü GİSBİR, işçi sendikası olduğu halde patronların çıkarını savunan Dok-Gemi-İş ve Çalışma Bakanlığı ağız birliği etmişçesine kazaların sorumluluğunu işçilere yıkıyorlar. Tepki gösteren işçiler çıkıntılık yapmakla ve suç işlemekle suçlanıyor. İşte Limter-İş’in çağrıda bulunduğu iki günlük grev böyle bir ortamda, patronların engellemeleriyle başladı.
Grev haberini alan patronlar, işçilerin greve katılımını engellemek için sabah 8:30 olan mesai saatini 6:30’a aldılar. İşçilerin greve katılımını sağlamak amacıyla bir süredir çalışmalarını sürdüren Limter-İş yöneticileri, işçilerle birlikte sabahın ilk ışıklarından itibaren grev çağrısını yapmak üzere tersanelere giden yolu kapatmaya çalıştılar. Bu sırada yaşanan arbedeyi fırsat bilen patronlar, Limter-İş başkanı Cem Dinç, genel sekreter Kanber Saygılı, TÜMTİS ve Tekstil-Sen’lilerin de aralarında bulunduğu yaklaşık 70 işçinin gözaltına alınmasını sağladılar. Bu sırada, taşeron firmalardan birine ait olduğu söylenen bir otomobil işçilerden birine çarpıp kaçtı. Yaralanan işçi hastaneye kaldırıldı. Bu olaya tepki gösteren işçiler polisin saldırısına maruz kaldılar. Polis sendikanın grev için hazırlamış olduğu pankart, flama ve grev çadırına da el koydu.
Saat 7:30’u gösterdiğinde yaşanan bu gözaltı olayından sonra, grev çağrısıyla bir araya gelen işçiler bir süre dağınıklık yaşadılar. Fakat çok geçmeden yeni işçi katılımlarıyla ve çeşitli sendikalardan ve kitle örgütlerinden gelenlerle birlikte canlanan işçiler, “grev, grev, grev” sloganını haykırmaya başladılar. Bundan sonra sloganlar ve halaylar eşliğinde Tuzla tersanelerinin önünde bekleyişlerine devam ettiler. Tersanenin önündeki yolu işçilerin tamamen kapatmasından sonra, yolun tek şeridini polis açmaya çalıştı. Böylece kitlenin toparlanmasını ve greve yoğunlaşmasını engellemeye çabaladı. Bu sırada bu şeritten bir iş makinesi girmeye çalıştı. Fakat polisin tehditkâr tutumuna, hatta bir ara gaz maskelerini takıp işçilere yönelmesine rağmen işçiler vince geçit vermediler. İşçilerin kararlığını ifade eden bu tepki, yaşanan dağınıklığın aşılmasına da yardımcı oldu. İşçiler taşıdıkları pankartlar, dövizler ve attıkları sloganlarda patronları tarafından insan yerine konulmadıklarını ve ölmek istemediklerini haykırıyorlardı. “Artık ölmek istemiyoruz”, “Tersane işçisi direnişin simgesi”, “Taşerona izin verecek miyiz? Hayır!”, “Güvencesizliğe izin verecek miyiz? Hayır!”, “Ölümlere izin verecek miyiz? Hayır!”, “Sendikamıza sahip çıkacak mıyız? Evet!”, “Direne direne kazanacağız”, “Yaşasın tersane direnişimiz” sloganları tersaneler havzasında yankılandı. Sabahki gözaltı nedeniyle greve katılımın önü bir ölçüde kesilmişti. Çalışmaya devam eden işçiler zaman zaman grevdeki arkadaşlarını gözlüyorlardı. Grev sloganlarını haykıran işçilerin arasında olmaktan çekinen kimi işçiler de kenarda durmayı tercih ettiler. Diğer işçi arkadaşlarının kenarda duranlara dönüp, “bugün arkadaşlarımızın başına gelen kazalar yarın bizim de başımıza gelebilir. Sizin yeriniz grevci arkadaşlarınızın yanı olmalıdır” diyerek saflara katmaya çalıştılar.
Grevci işçilere destek vermek üzere gelenler arasında Desan Tersanesinde yaşanan iş cinayetine kurban giden İbrahim Levent’in eşi de vardı. İşçilere yaptığı konuşmada, eşinin ölümünden patronların sorumlu olduğunu söylediği için provokatör olarak suçlandığını anlattı ve şöyle devam etti: “Bizler birleşirsek, örgütlenirsek, hakkımızı ararsak kazanırız!” Konuşma sonrasında işçiler “Direne direne kazanacağız”, “Katil GİSBİR hesap verecek” gibi sloganlar attılar.
DİSK’e ve Türk-İş’e bağlı sendikalardan gelen şube temsilcileri de yaptıkları konuşmalarda, tersane işçileri ile destek ve dayanışma duygularını ifade ettiler.
Öğlen saatlerinde durgunlaşan kitle akşama doğru yeniden hareketlendi. Bu defa diğer fabrikalarda çalışan birçok işçi de grev alanını ziyaret için geldiklerinde yeniden canlanmaya başladı havza. Çok sayıda UİD-DER üyesi işçi de sınıf kardeşlerini yalnız bırakmayarak greve destek verdi.
Ertesi gün saat 11’e kadar devam eden grev, patronların Limter-İş sendikasıyla görüşmeyi kabul etmesiyle sonlandırıldı. GİSBİR başta Limter-İş’i muhatap almayacağını, sadece DİSK Genel Başkanıyla görüşeceğini duyurmuştu. DİSK’in tersanelerde örgütlü olan Limter-İş olmadan görüşmeyeceğini ifade etmesi üzerine Limter-İş ve DİSK yöneticilerinden oluşan bir heyet GİSBİR’le görüştü.
Görüşmede Limter-İş işçilerin taleplerinin yer aldığı bir listeyi patronlara iletildi. Patronların bu talepleri dikkate alacaklarını söylemelerinden sonra grev sonlandırılmış oldu. Grevden sonra işçiler Kadıköy’de yapılacak olan sosyal güvenlik saldırı yasasını protesto mitingine katılmak üzere alandan ayrıldılar.
Tuzla tersaneler grevi, patronların engellemelerine, polis gözaltılarına ve televizyonlardan yapılan karalamalara rağmen, belirli düzeyde de olsa gerçekleştirilebildi ve başarılı oldu. O güne kadar yapılan basın açıklamalarına ilgi göstermeyen işçiler, greve küçümsenmeyecek bir katılım sağladılar.
Tuzla tersaneler havzasının ülke ekonomisine sağladığı katkılar, televizyon programlarında büyük bir iştahla anlatılıyordu. Bunun bedelini ödeyenlerse işçilerdir. Kârını artırmaktan başka bir derdi olmayan patronlar, çareyi taşeronlaştırmayı yaygınlaştırmakta bulmuşlardır. Onlar için üretimin maliyeti bu sayede düşmüştür. Fakat çalışan işçilerin hangi koşullarda çalıştıkları, gerekli araçlara sahip olup olmadıkları patronların umurunda bile değildir. Onlar “risksiz iş olmaz, iş kazaları normaldir” dedikçe her gün bir işçi daha hayatını kaybetmektedir. Tersane grevi bir kez daha gösterdi ki, en basit iş güvenliğinin sağlanabilmesi için bile, işçilerin mücadele bayrağını yükseltmesi gerekmektedir. Öyle ise korkmayalım, mücadeleden geri durmayalım ve ölümleri durdurmak için mücadele alanını genişletelim.
“Dünyanın Kadın İşçileri”
- UİD-DER’den Direnişteki Polonez İşçilerine Dayanışma Ziyareti
- Patronlar Saldırıyor, İşçiler Mücadeleden Vazgeçmiyor
- Polonez İşçilerine Polis Saldırısı
- Polonez’de Hukuksuzluklar Arttıkça Direniş Büyüyor!
- Eti Krom İşçilerinin Mücadelesi Kazanımla Sonuçlandı
- Grevci Yolbulan İşçilerine Dayanışma Ziyareti
- Bursa’dan Antep’e Hak Gasplarına Karşı İşçi Mücadeleleri Sürüyor
- Hak Gasplarına Karşı Mücadele Edenler Kazanıyor
- Grevdeki Yolbulan Metal İşçilerine Dayanışma Ziyareti
- KLS Klima ve ABP’de Sendika Düşmanlığı
- Novares İşçileri Greve Çıktı
- Şehir Hastanelerinde Hak Gasplarına Karşı Eylemler
- Yolbulan Metal İşçileri Greve Çıktı
- UİD-DER’den Sumitomo İşçilerine Dayanışma Ziyareti
- İşçiler Düşük Ücrete, İşten Atma Saldırısına, Ücret Gaspına Karşı Mücadele Ediyor
- Özel Sektörden Kamuya Hak Arama Mücadeleleri Sürüyor
- Gürdesan İşçileri İş Durdurdu!
- Mersen İşçileri Fransa Konsolosluğu Önünde Eylem Yaptı
- ODAŞ Yel Enerji İşçilerinin Direnişi Sona Erdi
- Bir Ağacın Gölgesi, Patronların Korkusu, İşçilerin Birliği
Son Eklenenler
- Zafer Açıkgözoğlu, İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesinde taşeron olarak çalışan 26 yaşında gencecik bir işçiydi. Henüz 1 aylık işçi olduğu hastanede altyapı eksikliği yüzünden patlayan kanalizasyonda temizlik yapması istendi. İtiraz...
- Geçenlerde işe giderken serviste yine hayat pahalılığından, geçinememekten sohbet açıldı. Bir arkadaşım Türkiye’de milyonlarca göçmen olduğunu söyleyerek şöyle dedi: “6 milyon Suriyeli varsa bu her gün 6 milyon ekmek çıkması anlamına gelir. Ya da 6...
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.
- Herkesin dilinde olan basit, masum bir soru… Ama aynı zamanda soranın da cevaplayanın da belli düşünce kalıplarına hapsolduğunu gösteren bir soru: Senin memleket nere? Fabrikada yeni işe başlayan birine, sokakta, otobüste, parkta tanıştığımız birine...
- İki kız kardeş, 15 yaşındaki Esmanur Argun ve 18 yaşındaki ablası Elif Argun, Urfa Viranşehir’den tarım işçisi olarak Bursa’ya gelmişlerdi. İşe giderken onları taşıyan traktörün devrilmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Kısacık yaşamları gibi...
- Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin sendikalı çalışma hakkı ve işe iade talebiyle başlattıkları direniş sürerken 9 Ağustosta İstanbul Valiliği önüne giderek seslerini duyurmaya çalıştılar. Türk Harb-İş...
- Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Üniversitesine bağlı Murat Dilmener Hastanesinin su tesisatının patlaması üzerine, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanı çöktü. Solunum cihazına bağlı bir bebek hayatını kaybetti. Solunum cihazına bağlı olan ve...
- UİD-DER’e gelmeden önce de bu dünyada olup bitenlere karşı öfkeliydim. Bir şeyler yapmak istiyordum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Yani öfkemi doğru yerekanalize edebilmiş değildim. UİD-DER sayesinde kapitalist bir sistemde yaşadığımızı ve tüm...
- 31 Mart yerel seçimleri sonrası belediye işçilerine yönelik işten atma ve ücret gaspı saldırıları devam ediyor. İşten atılan işçiler işe iade talebiyle direnişe başlarken ücretleri gasp edilen, düşük ücret dayatılan işçiler de çeşitli eylemlerle hak...
- Sokak köpeklerinin katledilmesinin önünü açan yasa geçtiğimiz günlerde AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla Meclisten geçti. Yasa hazırlanırken ve oylanırken yaşananlara baktığımızda nasıl bir düzende yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Yasa gündeme...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen deprem bölgelerinde barınma sorunu bile çözülmüş değil. Depremden sonra TOKİ, 18 ilde 674 bin 238 konut yapılmasını hedeflediğini açıklamıştı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı...
- İkinci Dünya Savaşının son aylarında ABD’nin Hiroşima’ya atom bombası atması ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak acıyla hatırlanmaya devam ediyor. Bu büyük katliamın 79. yıldönümü olan...