Buradasınız
UİD-DER Gebze’de Haykırdı: Kölelik Bürolarına Hayır!
İşçi sınıfının kazanılmış haklarına dönük saldırılar patronların isteği doğrultusunda, AKP eliyle bir bir hayata geçiriliyor. Ekonominin büyüdüğünden bahseden hükümet yetkilileri her fırsatta Türkiye’yi Çin gibi yapacaklarını söylüyorlar. Çünkü Çinli işçiler inanılmaz bir sömürü altında adeta kölelik koşullarında çalıştırılıyorlar. Elbette bu durumun sonucunda da patronların sermayeleri giderek büyüyor. Kendilerine Çin’i örnek alan patronlar ve hükümet, Türkiye’deki işçiler açısından çalışma yaşamını adeta alt üst edecek yeni uygulamalara imzalarını atıyorlar. Bunlardan biri de adeta yangından mal kaçırırcasına başbakanın istifa ettiği gün Meclis’ten geçirildi. Özel istihdam bürolarının yasalaşmasıyla artık kiralık işçilik devri başlayacak. İş hayatında işçileri eskisine göre çok daha zor, çok daha meşakkatli ve bol sömürülü günler bekliyor.
29 Mayısta, “Bu Nasıl Düzen, Bu Nasıl Adalet? Bir Tarafta Kölelik Koşulları, Bir Tarafta Aşırı Zenginlik” başlığıyla çıkan İşçi Dayanışması’nın 98. Sayısı, düzenlenen stantla Gebzeli işçilere ulaştırıldı. Metal, gıda hizmet, kamu, tekstil, petrokimya gibi sektörlerden pek çok işçi standı ziyaret etti. Standı ziyaret eden işçilerle, işçi sınıfına yönelik saldırılar ve özel istihdam yani kölelik büroları üzerine sohbetler edildi. Yapılan sohbetlerde pek çok işçi uzun saatler boyu çalışmak zorunda olduklarını ve bu durumdan haberdar olmadıklarını söylediler. Bazı işçilerse çıkarılan yasaya oldukça tepkiliydi. Pek çok işçi hem uzun çalışma saatlerine, hem gece vardiyalarına, hem de iş kazalarına karşı tepkilerini, düşüncelerini şöyle ifade ettiler:
Petrokimya işçileri: “Bizim çalıştığımız fabrika büyük firmaların yan sanayisi. Çalışma saatlerimiz çok uzun. Gece vardiyalarında 14 saat çalışmak zorunda kalıyoruz. Ama artık bu konuda bir şeyler yapmak istiyoruz. Gece vardiyaları ve 14 saatlik çalışma süreleri işçilerin sağlığı açısından çok zararlı ve dayanılmaz.”
Bir öğrenci: “Ben babamı iş kazasında kaybettim. Sizi de böyle işçilerin çıkarları için bir şeyler yaparken görmek beni çok mutlu ediyor. Size bu yüzden çok saygı duyuyorum. Ben aynı zamanda okulun tatile girdiği dönemlerde çalışmak zorunda olan biriyim. Oysa patronlar bizim sırtımızdan gününü gün ediyor.”
Kadın metal işçisi: “Kadınların sorunlarıyla ilgili talepleriniz çok ilgimi çekti. Bunları yakınımdaki kadın arkadaşlarıma anlatacağım. Ben de bir şeyler yapmayı çok isterim.”
Eski bir işyeri temsilcisi: “İşçilerin hakları gasp ediliyor. Savaş var, her gün insanlar ölüyor. Ancak sendikalar olan bitene tepki vermiyorlar, sessiz kalıyorlar.”
Ofis işçisi bir kadın: “Ben ofiste çalışıyorum. Ancak benim babam da bir işçi. Bu yüzden başkaları gibi kendimi asla işçilere uzak görmüyorum. Çünkü ben de bir işçiyim. Hepimiz patronlar tarafından sömürülüyoruz. Buna dur diyecek olan da bizleriz.”
Sohbetlerin ardından, kıdem tazminatının gaspına, kölelik bürolarına karşı yapılan mücadele çağrısının ardından stant sona erdi.
Fransa ve Belçika’da İşçiler Ayakta
Son Eklenenler
- Siyasi iktidarın sahte enflasyon verilerine dayanarak 2025 yılı için kamu emekçilerine yaptığı yüzde 11,54 oranındaki zam, kamu emekçileri tarafından ülke genelinde protesto edildi. 13 Ocakta iş durduran KESK, Birleşik Kamu-İş, Hür-Sen, ASİM-Sen...
- Aylardır uzmanların, siyasetçilerin, patronların hatta uluslararası finans kuruluşlarının yaptığı tartışma, analiz ve hesaplamaların sonunda 2025 yılı için asgari ücret 22 bin 104 lira olarak açıklandı. Bu açıklamayı, Türkiye İşveren Sendikaları...
- Günümüzde fabrikalarda, işyerlerinde “kolay yoldan para kazanma” hayaliyle şans ve bahis oyunları oynamak gitgide yaygınlaştı. Teknolojiyle birlikte kumarhane herkesin cebine girdi. Her molada, her köşede tüm başlar cep telefonlarına eğiliyor,...
- Balıkesir Gönen’de bulunan Arıtaş Kriyojenik’te 19 Aralıkta başlayan grev 10 Ocakta anlaşmayla sonuçlandı. DİSK/Emekli-Sen 11 Ocakta Türkiye genelinde İzmir’den Trabzon’a, İstanbul’dan Denizli’ye pek çok ilde “TÜİK Verileri Kirli ve Yalan; Açlık,...
- Aralık ayında Birleşik Metal-İş sendikasının örgütlü olduğu Hitachi Energy, GE Grid Solutions, Schneider Elekrik, Arıtaş Kriyojenik ve Green Transfo fabrikalarında peşi sıra grevler başladı. Çok geçmeden de sermaye sınıfının tatlı kârlarını düşünen...
- İzmir Buca’da sendikal baskıların ve işten atma saldırısının devam ettiği Telus önünde direniş başladı. Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri ve ardından Metropol İnşaat adlı taşeron şirketler bünyesinde çalışan inşaat...
- Yeni bir yılın, 2025’in ilk günlerini yaşıyoruz. Ama işçi ve emekçilerin yüreğinde “yeni” olanın getirdiği heyecan ve umut yerine büyüyen endişeler ve kasvet var. Takvim yaprakları hariç hayatımızda değişen tek şey yaratılan ekonomik yıkımın...
- Her Aralık ayında izlediğimiz asgari ücret tiyatrosu bu yıl çok daha trajik bir şekilde sonuçlandı. Resmi enflasyonun, TÜİK’in uydurma rakamlarıyla bile yüzde 47 olduğu, ENAG’a göre yüzde 87 olduğu bir süreçte asgari ücrete sadece yüzde 30 zam...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında 2024-2026 dönemi için yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine Schneider Elektrik’in Manisa ve Kocaeli...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, İZENERJİ, İZELMAN, Ege Şehir Planlama, İZFAŞ şirketlerinde çalışan DİSK/Genel-İş Sendikasında örgütlü işçiler maaş, yılsonu ikramiye ve eğitim alacakları ödemelerinin geç ve eksik yapılmasını protesto etmek...
- UİD-DER’li emekçi kadınlar olarak, bir grup Polonez direnişçisi kadın kardeşimizle güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Direnişçi bir ablamız “bize hep ‘aman kurulu düzenimiz bozulmasın’ düşüncesini bellettiler” dedi. Bu söz üzerine uzunca sohbet ettik...
- Polonez işçileri 173 gün süren mücadelelerinin kazanımla sonuçlanmasının ardından fabrika önünde kurdukları direniş çadırını halaylarla, sloganlarla kaldırdılar. 7 Ocakta direniş alanında zaferlerini kutlayan işçiler, davul zurna eşliğinde halaylar...
- İktidar ve sermaye sınıfının saldırıları böylesine ağırken işçilerin birlik olamayacağını düşünmek kime yarar sağlar? Bu düşünce doğru bir akıl yürütme yöntemi olabilir mi? Karşımızdaki yıkım tablosu, işçilerin birleşmek dışında bir çıkış yolu...