Buradasınız
“Al Al, Doğru Şeyler Yazıyor Arkadaşlar, Ben Okudum!”
Ankara’dan bir işçi
İşçi Dayanışması bültenimizi her ay olduğu gibi bu ay da Sincan’daki işçi dostlarımıza ulaştırdık. Sabahın erken saatlerinde servislerini bekleyen işçilere bültenimiz aracılığıyla derneğimizi ve mücadeleyi anlatma şansımız oluyor. Pek çok fabrikadan, işyerinden işçiyle tanışma ve sohbet etme imkânı bulduğumuz dağıtımlar sırasında en çok karşılaştığımız durum, ilk başlarda işçilerin yaşamlarından “memnun” olduklarını söylemeleri oluyor. Derneğimizi ve bültenimizi tanıttığımız işçiler önce kendi işyerlerinde hiçbir sorunlarının olmadığını söylüyorlar. Onlara göre maaşların zamanında yatması, sigorta primlerinin ödeniyor olması “memnun” olmaları için yeterli! Oysa büyük çoğunluğu asgari ücret alıyor ve kirada oturuyor.
Yaş ortalaması genç olmasına rağmen işçilerin büyük çoğunluğu evli. Dolayısıyla üzerlerinde, aldıkları asgari ücretle bir ev geçindirmenin, kira ödemenin ve çocuklarının ihtiyacını karşılamanın yükümlülüğü de var. Tüm bunlardan bahsedince hemen hepsi aslında nasıl zor koşullarda yaşadıklarını anlatmaya başlıyorlar. Uzun çalışma saatlerinden, fazla mesailerin çoğu zaman ödenmediğinden ya da elden verilerek patronun sigorta priminden nasıl kâr ettiğinden, uzun zamandır zam almadan çalıştıklarından, kiraların yüksek olduğundan, geçinemediklerinden bahsediyorlar.
Bizler de tüm bu sorunları sadece kendilerinin yaşamadıklarını, tüm dünyada işçilerin aynı sorunlarla boğuştuğunu ve çözümün de bu sorunları yaşayan biz işçilerin bir araya gelerek örgütlenmesi ve mücadele etmesinden geçtiğini anlatıyoruz. Elbette bu söylediklerimiz işçilere önce çok uzak geliyor. Ama meseleyi somutlayıp yaşanan ortak sorunlardan ve çözüm yollarından bahsedince can kulağıyla dinlemeye başlıyorlar bizi. Bültenimizde yer alan yazılardan örnekler gösteriyoruz. Yalnız olmadığımızı, benzer sorunları başka başka yerlerde olan işçilerin de yaşadığını ve sorunlara nasıl çözüm aradıklarını veya nasıl yollarla istediklerini aldıklarını anlatan yazılarımızı okuyoruz.
“Memnun” olma durumundan ayrı olarak birçok işçi de ilk başta bizlerden uzak duruyor. Onlara göre bizler “sorun yaratan, kargaşa ve çatışma ortamı çıkaran bir siyaset” yapıyoruz. Çünkü patronlar sınıfı elinde tuttuğu medya gücüyle haber bültenleriyle, dizileriyle, filmleriyle bunu böyle yansıtıyor. Sohbet etmeye çalıştığımız işçilere diyoruz ki, “evet biz siyaset yapıyoruz, bu doğru ama bizler işçi sınıfının, kendi sınıfımızın siyasetini yapıyoruz. Patronların bir araya geldiği, işçi sınıfına yönelik saldırıları örgütlediği, sermayelerini nasıl daha fazla arttıracaklarını belirledikleri örgütleri, dernekleri, sanayi odaları ve daha da büyük yapılanmaları varken biz işçiler neden bir araya gelmiyoruz, neden bizim de bir araya gelip sorunlarımızı konuştuğumuz, çözüm aradığımız, birlikte mücadeleyi örgütlediğimiz derneklerimiz olmasın? İşte sizlere dağıttığımız bu bültende bunlar var, bunlar yazıyor. Hiçbir şekliyle bizim yaşamımıza dair çözüm önerileri üretmeyen, aksine bizleri daha da fazla sistemin içine iten bir gazeteyi rahatlıkla kolumuzun altında taşırken, kendi sorunlarımızı ve çözüm yolarını anlatan, bizlere mücadele etmenin yolunu açan, örgütlü bir işçi olma bilincini taşımaya çalışan İşçi Dayanışması bültenini elinize almaktan neden korkuyorsunuz?”
Dağıtım yaparken yine bir işçi arkadaşımız “ben almayayım, sağolun” dedi. Tam o anda daha önce bülten verdiğimiz ve yine aynı fabrikada güvenlik görevlisi olarak çalışan bir işçi yanımıza yaklaştı ve “al al, doğru şeyler yazıyor arkadaşlar, ben okudum” dedi. Bunun üzerine bültenimizi alan işçiyle sohbet etmeye başladık. İşçi kardeşimiz, Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nde bir kablo fabrikasında çalıştığını söyledi. Bu fabrikada özellikle beyaz eşyalar için kablo üretimi yapılıyor. İlk başta neden bültenimizi almak istemediğini sorduk ve o da “bu tür şeylerin kargaşadan başka birşey çıkarmadığını” söyledi. Sonra derneğimizi ve derdimizin aslında ne olduğunu anlatmaya başladık. Bu kablo fabrikası Türk Metal Sendikasının “örgütlü” olduğu bir fabrika. Biz de önümüzdeki sürecin 1 Mayıs olduğunu ve bu konuda ne düşündüğünü sorduk. 1 Mayıs’ın terör sahnesi olduğunu, televizyonlardan hep bunu gördüklerini söyledi. 1 Mayıs’ın aslında böyle bir gün olmadığını, ancak polisin olay çıkardığını ve medyanın da bunu destekler bir tutumda olduğunu, bunu da işçilerin birleşik olarak 1 Mayıs alanlarına çıkmalarını engellemek için yaptıklarını söyledik. Sendikanın 1 Mayıs’a yönelik bir şey yapıp yapmadığını sorunca hiçbir çalışmanın olmadığını söyledi. Bunun üzerine Türk Metal’in nasıl bir yapıda olduğunu, bir patron sendikası olduğunu ama doğru olanın bu olmadığını anlattık. Güvenlik görevlisi olan diğer işçi de bizim söylediklerimizi destekledi. Bir önceki dağıtımda bizden aldığı bültende Brillant fabrikasıyla ilgili yazının özellikle dikkatini çektiğini söyledi. Kendisi de bir dönem Brillant’ta çalışmış ve o dönemde kendilerinin de maaşlarını hep geç aldıklarını, aynı sorunları kendisinin de yaşadığını anlattı. Bülteni okuduğunu, hatta aynı işyerinde çalışan eşine de okuttuğunu ve doğruları yazdığımızı söyledi.
Evet, bizler doğruları yazıyoruz. Fabrikalarımızda, işyerlerimizde, okulumuzda yani yaşamın bütünü içinde karşılaştığımız sorunlarımızı anlatıyoruz. Bu sorunları yaşarken yalnız olmadığımız gibi çözüm yolları ararken de yalnız olmadığımızı bilerek yazıyoruz mektuplarımızı. Üstelik büyük sermayelere sahip medya patronlarının ellerinde tuttukları iletişim araçlarında olduğu gibi herhangi bir çarpıtma yapmadan, meselelere kendi sınıfsal bakış açımızdan bakarak yazıyoruz ve o yüzden yazdıklarımızın hepsi çok doğru. İşçi sınıfı haklarına sahip çıkmalı, işçi sınıfı kendi sorunlarını dile getiren, grevlerden, direnişlerden haberler veren, işçileri kendi sınıf çizgisinde mücadeleye çağıran işçi basınına sahip çıkmalıdır.
Son Eklenenler
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, 19 Ocakta Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eylem yaparak Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde çalışan öğretmenlerin ve terapistlerin sorunlarına değindi.
- İngiliz egemenleri, sömürge döneminde ticaret gemilerini, donanmalarını korumak için vahşi bir yöntem geliştirmişler. “Yamyam fare yöntemi” olarak adlandırılan bu yöntem şöyle: Açık denizdeki gemilerde fareler çoğalınca önce bir fare yakalanır, boş...
- Asgari ücret pek çok işçinin beklediğinin tersine 23 bin lirayı bile bulmadı. Utanmadan “işçiyi enflasyona ezdirmedik” dediler, gözlerimizin içine baka baka bizimle dalga geçtiler. Hiçbirimiz bu yalana inanmıyoruz. Çünkü yoksulluğu biz yaşıyoruz,...