Buradasınız
Deri İşçilerinden Haberler
diğer yazarlar
Tuzla Organize Deri Sanayiinde bulunan İnan Deri’nin patronu uzun süredir işçilerin haklarını vermeyip kaçmaya çalışsa da, en sonunda işçilerin kararlı mücadelesi sayesinde masaya oturmak zorunda kaldı. Patron, aylardır fabrikayı kapatıp işçilere olan borçlarını ödemekten kurtulmak istiyordu. İşçi arkadaşlarımız ise 15 yıllık haklarını almadan patronun peşini bırakmamakta kararlı idiler. En sonunda, işçilere olan borcunun bir kısmını elinde bulunan büyük bir arsayı satarak, kalanını ise 20 aylık bir sürede ödemeyi kabul etti. Öte taraftan yaklaşan TİS süreci patronların daha da pervasızlaşmasına neden oluyor. Örneğin kendisi İşverenler Sendikasının yönetiminde olan Karaca Deri patronu, aralarında temsilcinin de bulunduğu sendika üyesi 5 işçiyi işten çıkardı. İşçilerin işyeri önünde bekleyişi ile huzursuzlaşan deri patronu, içerideki işçilerin dışarıyla bağlarını kesmek üzere daha da saldırganlaşmış, hatta sendika yönetiminin yanında işyeri temsilcisine saldırmaya bile cüret etmiştir. Sendikanın bu duruma müdahale etmesi üzerine sendika yönetimiyle de görüşmeyi reddetmiş ve işyerinin dışına çıkartmıştır.
Patronun tepkisinden korkan içerideki işçiler ilk başlarda dışarıdaki işçileri sahiplenmiyordu. Biz de akşam üzeri şube yönetiminin de aralarında bulunduğu bir grup işçiyle direnişçi işçilerin yanında beklemeye başladık. Amacımız mesaiden çıkan işçilerle görüşmek ve arkadaşlarını sahiplenmelerini sağlamaktı. Bundan huzursuz olan patron jandarmayı üstümüze saldı, bunun üzerine jandarma iki araçla geldi. Burada niye beklediğimizi sordu. Sendika başkanının kendileriyle görüşmesinden sonra topluca durmamamızı söyleyip gittiler. Mesai bitiminde servis araçlarından birini sendikaya yönlendirmeyi başardık, ancak Gebze’ye giden servis ters yönden hızla uzaklaşmaya çalıştı. Sendikaya ait aracın hantal ve seri olmaması nedeniyle ufak bir kovalamacadan sonra servis aracını kaçırdık. Sendikaya gelen servisteki işçilerle yapılan görüşmenin ardından Gebze’ye giden servisteki işçilerin evlerine gece saatlerine doğru şube yönetimiyle gidildi. En nihayetinde ertesi gün içerideki işçiler dışarıdaki arkadaşlarını sahiplenmeye başladılar. Bunun üzerine işveren sendikasının da araya girmesiyle 3 işçi geri döndü. Diğer 2 işçi ise kendi istekleri ile haklarını alarak işten ayrıldılar.
17 Ocak Çarşamba günü Tuzla Deri-İş’te temsilciler toplantısı yapıldı. Gün boyu süren toplantıda, genel olarak dünyadaki ve Türkiye’deki güncel sorunlara değinildi. ABD’nin Irak stratejisi, Türkiye’nin beklentileri ve Kürt halkına dönük baskılar toplantıda konuşulan gündem maddeleri oldu. Bir başka gündem ise TEODEM Deri’de yaşanan iş kazasıydı. Burada yaşanan iş kazasında bir işçinin bacağına palet düşmüş ve tedavisini yaptıramadığından bacağı kangren olmuştu. Kangren olan bacağı kesilen işçinin diğer bacağının da kesilebileceği, bu nedenle de onun için bir fon oluşturulması kararlaştırıldı. Bir diğer gündem ise ağırlıklı olarak Martta yapılacak olan toplu sözleşme konusuydu. İşyerlerinde komiteler oluşturulması ve toplu sözleşmeye yönelik anketler yapılarak TİS sürecinin mümkün olduğunca örgütlü bir şekilde sürdürülmesi gerektiği konuşuldu.
TİS süreci, gerek işçilerin gerekse de sendikaların mücadelenin neresinde olduğunu gösteren bir aynadır aynı zamanda. Bir anlamıyla muhasebedir. Toplu sözleşme imzalandıktan sonraki süreçte işçiler her şeyi sendika yönetiminin eline verip bir sonraki TİS sürecine kadar “bekle-gör”cü bir yol izlerlerse patronların kendilerine sunduğuyla yetinmek zorunda kalırlar elbette. Olması gereken patronlara karşı verilen mücadelede o ya da bu tarihe bel bağlamak değildir. Mücadele takvimlere bağlanamaz, işçi sınıfı için mücadele yılın 365 günü olmalıdır. Mücadelede belirli gün ve tarihleri endeks alanlar hafta sonlarını bilmem hangi ilin dinlenme köylerinde geçirirler. Esas mesele bugün hangi sendikanın güvenilir olup olmadığı değil, militan sınıf sendikacılığı temelinde bir çalışmanın azmi ve inancı ile mücadele edilip edilemeyeceği meselesidir.
Toplantıdan sonra toplu olarak tecride karşı ölüm orucunda 288. gününde olan Behiç Aşçı ziyaret edildi. Fakat sağlık durumunun iyi olmamasından dolayı görüşülemedi. TAYAD üyesi bir tutuklu yakını bize Behiç Aşçı’nın durumu hakkında bilgi verdi.
Cezaevleri sorunu Türkiye devrimci hareketinin gündemine ağırlıklı olarak 80’li yıllarla girdi. Cezaevleri sorununu iyi kavramak burjuva devleti iyi kavramaktan geçer. Mücadele keskinleştikçe burjuva devlet de kaçınılmaz olarak karşı saldırıya geçer. İçeride ve dışarıda sistemli olarak tecrit, ıslah ve imha politikalarını yürütür. On binlerce devrimci tutsağı barındıran hapishaneler de, devletin tecrit, ıslah ve imha politikalarını yürüttüğü mekânlardır.1984’te Diyarbakır direnişi, 1996’da ölüm oruçları, 1999’da Ulucanlar katliamı, 2000’de ise “Hayata Dönüş” operasyonları ile burjuva devlet onlarca devrimciyi katletti. NATO’ya bağlı anti-terör komitesi cezaevleri için şöyle diyordu: “Cezaevlerinde politik ilişkileri olanları izole etmek ve rehabilitasyon için acele etmeliyiz. Ya düşünce değişikliği, ya ölüm…” Yani dünyanın neresinde olursanız olun burjuva iktidarların mücadele yöntemleri aynıdır.
Bugün devrimci mahkûmların cezaevlerinde yürüttüğü mücadeleden alınması gereken dersler, azim ve inançlarının ölümü ne kadar küçülttüğüdür. Devrimci inançları gereği gözlerini kırpmadan ölüme meydan okumuş olmaları genç devrimcilerin ders almaları gereken bir tutumdur. Bu mücadelenin seyri ise sınıf mücadelesinin genel seyrine bağlıdır. İşçi sınıfı devrim mücadelesi için harekete geçmediği sürece içerde ve dışarıda yaratılan tecrit, ıslah ve imha politikasının bedeli ödenmeye devam edecektir.
Devrimci Tutsaklara Özgürlük İşçilerle Gelecek!
2007’ye UİD-DER’le Girmek
Kalbim bu sesi bir pencereden haykırıyor
- İşçiler, Kamu Emekçileri, Çiftçiler Hakları İçin Mücadele Ediyor
- Tokat’tan Diyarbakır’a Maden Şirketlerine Karşı Köylüler Mücadele Ediyor
- Çiftçiler Düşük Fiyat Dayatmasına Karşı Çıkıyor
- 112 Acil Sağlık Çalışanlarından Eylem
- Tüm Emeklilerin Sendikası: “İnsanca Yaşamak İstiyoruz!”
- Mersin Dizge Okulu Öğretmenleri Kazandı!
- Mersin Dizge Okulu Öğretmenleri Düşük Ücretlere Karşı Eylem Yaptı
- Manisa Gördes’te Madene Karşı Direniş Nöbeti Sürüyor
- Özel Sektör Öğretmenleri Hakları İçin Eylemde
- Bursa ve İzmir’de İşten Atma Saldırılarına Karşı Eylemler
- Hak Gasplarına Karşı Mücadeleler Sürüyor
- Sendikal Baskılar Mücadeleyle Aşılıyor
- IFFCO Türkiye Fabrikasında Sendika Düşmanlığı
- Sendikalaşma Hakkı Engelleniyor, İşçiler Mücadele Ediyor
- Belediye ve Sağlık İşçileri Haklarını İstiyor
- Antep’ten Ankara’ya İşçilerin Mücadelesi Sürüyor
- Durak Tekstil’de Sendikalaşan İşçiler İşten Atıldı
- Düşük Zam Dayatmasına ve Sendika Düşmanlığına Karşı Mücadeleler Sürüyor
- Tersane İşçileri Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Eylemlerini Sürdürüyor
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Taban Maaş Talebiyle Eylem Yaptı
Son Eklenenler
- Zafer Açıkgözoğlu, İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesinde taşeron olarak çalışan 26 yaşında gencecik bir işçiydi. Henüz 1 aylık işçi olduğu hastanede altyapı eksikliği yüzünden patlayan kanalizasyonda temizlik yapması istendi. İtiraz...
- Geçenlerde işe giderken serviste yine hayat pahalılığından, geçinememekten sohbet açıldı. Bir arkadaşım Türkiye’de milyonlarca göçmen olduğunu söyleyerek şöyle dedi: “6 milyon Suriyeli varsa bu her gün 6 milyon ekmek çıkması anlamına gelir. Ya da 6...
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.
- Herkesin dilinde olan basit, masum bir soru… Ama aynı zamanda soranın da cevaplayanın da belli düşünce kalıplarına hapsolduğunu gösteren bir soru: Senin memleket nere? Fabrikada yeni işe başlayan birine, sokakta, otobüste, parkta tanıştığımız birine...
- İki kız kardeş, 15 yaşındaki Esmanur Argun ve 18 yaşındaki ablası Elif Argun, Urfa Viranşehir’den tarım işçisi olarak Bursa’ya gelmişlerdi. İşe giderken onları taşıyan traktörün devrilmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Kısacık yaşamları gibi...
- Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin sendikalı çalışma hakkı ve işe iade talebiyle başlattıkları direniş sürerken 9 Ağustosta İstanbul Valiliği önüne giderek seslerini duyurmaya çalıştılar. Türk Harb-İş...
- Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Üniversitesine bağlı Murat Dilmener Hastanesinin su tesisatının patlaması üzerine, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanı çöktü. Solunum cihazına bağlı bir bebek hayatını kaybetti. Solunum cihazına bağlı olan ve...
- UİD-DER’e gelmeden önce de bu dünyada olup bitenlere karşı öfkeliydim. Bir şeyler yapmak istiyordum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Yani öfkemi doğru yerekanalize edebilmiş değildim. UİD-DER sayesinde kapitalist bir sistemde yaşadığımızı ve tüm...
- 31 Mart yerel seçimleri sonrası belediye işçilerine yönelik işten atma ve ücret gaspı saldırıları devam ediyor. İşten atılan işçiler işe iade talebiyle direnişe başlarken ücretleri gasp edilen, düşük ücret dayatılan işçiler de çeşitli eylemlerle hak...
- Sokak köpeklerinin katledilmesinin önünü açan yasa geçtiğimiz günlerde AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla Meclisten geçti. Yasa hazırlanırken ve oylanırken yaşananlara baktığımızda nasıl bir düzende yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Yasa gündeme...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen deprem bölgelerinde barınma sorunu bile çözülmüş değil. Depremden sonra TOKİ, 18 ilde 674 bin 238 konut yapılmasını hedeflediğini açıklamıştı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı...
- İkinci Dünya Savaşının son aylarında ABD’nin Hiroşima’ya atom bombası atması ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak acıyla hatırlanmaya devam ediyor. Bu büyük katliamın 79. yıldönümü olan...