Buradasınız
Duymadık Demeyin! İşsizlik Oranı %11,3’müş!
İkitelli’den bir metal işçisi
Gazetelerde, dünya genelinde oranı gittikçe artan işsizlik ve buna bağlı olarak açlık ve yoksullukla ilgili yazıları her gün okur hale geldim. Gazetelerde bir yandan dünyanın en zengin kişileri haber yapılırken, diğer yandan biz işçi-emekçilerin bu kapitalist sömürü sisteminden kaynaklı olan işsizliğimizden, yoksulluğumuzdan ve açlığımızdan söz ediliyor alay edercesine.
2008 yılında yüz binlerce işçi-emekçi kardeşimizin yoksullaşacağından bahsediyorlar. Niçin? Dünyada birkaç tane daha patron en zenginler kategorisine girsin diye. Gazetelerde, televizyonlarda burjuvazinin istatistik kurumları sonuçlar açıklarlar. Dünyanın en zengin 100 kişisinden 36 tanesi Türkiye’denmiş. Bayağı zengin insan varmış Türkiye’de.
Bu istatistik kurumları biz işçi-emekçilerle ilgili istatistikler de açıklıyorlar. Bu istatistik sonuçlarından birini yayınlamışlardı. Haberin bir kısmı aynen şu şekilde: “Türkiye genelinde işsiz sayısı Ocak ayında geçen yılın aynı dönemine göre 59 bin kişi artarak 2 milyon 567 bin kişiye, işsizlik oranı da 0,3 puanlık artışla yüzde 11,3 düzeyine yükseldi.” Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Aralık-Ocak-Şubat dönemini kapsayan Hane Halkı İş Gücü Anketi ile belirlediği Ocak ayı işgücü göstergelerini açıkladı. Ankete göre, “Türkiye’de kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus 750 bin kişi artarak 49 milyon 642 bin kişiye ulaştı. İstihdam edilenlerin sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre 278 bin kişi azalarak, 20 milyon 112 bin kişiye düştü.” (16 Nisan 2008, Hürriyet).
Resmi rakamlara göre durum böyle. Gerçek hayatta işsizlik oranı gerçekten böyle mi? Bu sonuçlara baktığımda dikkatimi çalışabilir nüfus sayısı ile istihdam edilmiş olan nüfus sayısı çekti. Aradaki fark 29 milyon 530 bin. İnsan düşünmeden edemiyor. Bu kadar insan çalışmıyor ve işsizlik oranı yüzde 11,3. Acaba bu işsizlik oranı belirlenirken neye göre hareket ediyorlar? Kimleri bu kapsamın dışında tutuyorlar? Anladığım kadarıyla ev kadınlarını, askerleri, öğrencileri kapsam dışında tutuyorlar. Öyle ya bu insanlar yemiyorlar, içmiyorlar, giyinmiyorlar! Onların penceresinden bakalım ve bu insanları istatistik sonuçlarına katmayalım. Gerçekten işsizlik oranı 11,3 mü? Sendikaların ve sivil toplum örgütlerinin açıkladığı rakamlar yüzde 20’nin üzerinde. Yine iyi tarafından bakalım ve oran yüzde 11,3 olsun. Peki bu kadar insan nasıl yaşamını sürdürecek diye düşünüyorlar mı? Bu insanları açlığın, yoksulluğun içine sürükleyen patronların açgözlülüğü değil mi? Bir de utanmadan kaç tane insanı işsiz bıraktık, kaç tanesi açlık sınırında, kaç tanesi yoksulluk sınırında diye hesap yaptırıyorlar.
Patronların doymak bilmez kâr hırsı insanlığın büyük bir kısmını her geçen gün daha da uçurumun kenarına sürüklüyor. Sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde işsizlik, yoksulluk ve açlık oranı her geçen gün artıyor. Son günlerde basından hiç düşmeyen başka bir haber de, gıda maddelerindeki fiyat artışıydı. Özellikle ön plana çıkartılan pirinç fiyatlarındaki artış oldu. Dünyanın her yerinde, gıda fiyatlarındaki artışa bağlı olarak toplumsal tepkiler de arttı. Türkiye’de de işçiler arasında gıda fiyatlarının artışı ile ilgili içten içe tepkiler oluşuyor. Çünkü artık mutfaklara girecek olan gıda miktarı azalacak. Hükümet bu konuda da kitlelerin olası tepkisinin önüne geçmek için gerekli açıklamaları yaptı. Tarım ve Köy işleri Bakanı Mehdi Eker, “Uyanık olun, birkaç gün pirinç almayın. Yeterince pirinç var. Sorun yok. Gerekirse üç beş gün pirinç yemeyiz, yerine bulgur yeriz, fiyatları düşürürüz” diye açıklama yaptı. Galiba bakan pirincin fiyatını biliyor da bulgurunkini bilmiyor.
Sayısı gün geçtikçe artan işsizler ordusu ve onların bakmakla yükümlü oldukları insanlar ne yiyecekler, ne içecekler? Yani yaşamlarını nasıl sürdürecekler? Burjuvazinin rakamlarıyla yüzde 11,3 olan işsizlik oranını oluşturan insanlar, nasıl hayatta kalacaklar? Patronlar bunu hiç düşünmezler. İşten çıkartılan bir işçi aynı zamanda açlığa itilmiştir artık. Ama patronlar için senin ve ailenin aç kalması hiç de önemli değildir. Onlar için önemli olan kârdır. Senin sofranda pirincin olmaması, hatta yemeğe bir parça ekmeğinin olup olmaması onlar için sorun değil. Çünkü onların sofrasında her daim yemek vardır. Hem de senin hayatında ismini bile duymadığın yemekler.
Burjuvazinin basınına sadece istatistiksel bir oran olarak yansıyan biz işçi-emekçilerin işsizliği, açlığı, yoksulluğu karşısında her yıl dolar milyoneri sayısı artmaktadır. Bizler uçuruma giderken onlar daha da yükselmekteler. Dünyadaki tüm zenginliği biz işçi-emekçiler üretirken maalesef uçuruma sürüklenen yine bizleriz. Burjuvazi örgütlüyken işçi sınıfı örgütsüz. İşsizliğin olmadığı, insanların açlıktan ölmediği bir dünyayı yaratmak, yine dünyadaki tüm zenginliği üreten biz işçilerin ellerinde. İnsanın insanı sömürmediği, sınıfsız bir dünya için,
Örgütlen, Örgütle, Mücadele Et!
Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- Susup Sıranın Bize Gelmesini Beklersek Kazanamayız!
- Patronların Hak Arayan İşçiye Tahammülü Yok
- Xiaomi Salcomp’ta İşten Atmalar Protesto Edildi
- Hacettepe Üniversitesi’nde İşten Atma Saldırısı
- Ezberler ve Gerçekler: “İş Çok, İş Beğenen Yok!”
- Cumhuriyet Gazetesinde Sendikalı İşçi Kıyımı
- Esenyurt’ta A101 İşçisi Kod 46 ile İşten Atıldı
- 65 İşçiyi Daha İşten Çıkardılar
- Ekmekçioğulları Metal’de İşten Atma Saldırısı
- Özer Elektrik’te İşten Atmalar Protesto Edildi
- İşten Çıkarma Yasağı İşten Çıkarmayı Engelliyor mu?
- Akwel’de İşten Atmalara Karşı İş Durdurma Eylemi
- TPI Kompozıt’te İşten Atma Saldırısı
- VIP Tekstil’de İşten Atmalar Protesto Edildi
- DERİTEKS, Üyelerinin İşten Atılmasını Protesto Etti
Son Eklenenler
- Türkiye işçi sınıfının unutulmaz önderi, DİSK’in kurucusu ve Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler, katledilişinin 45. yılında Topkapı Mezarlığı’nda düzenlenen törenle anıldı.
- Katledilişinin 45’inci yılında Kemal Türkler’i ve lideri olduğu Maden-İş Sendikasının mücadeleci sınıf sendikacılığı anlayışını hatırlamak, belki de her zamankinden daha büyük önem taşıyor.
- Sınıf temelinde örgütlü olmak, işçi sınıfının gücüne inanmak demektir. “Bu işçiler değişmez” diyenlerin yanıldığını, İzmir’deki grev ve direnişlerde bir kez daha gördük.
- Geçtiğimiz günlerde evde bazı tadilat işleri yapmaya başladık. Eşim de ben de emekli olduğumuz için bu masraflar bütçemizin biraz üzerine çıktı. Ben de düşük limitli kredi kartımın limitini yükseltip, taksitlendirmeyle bu sorunu çözmeyi düşündüm.
- İngiltere’de işçi, emekçi ve öğrenciler, yaklaşık 22 aydır devam eden İsrail’in Gazze’deki saldırılarına karşı durmak, Filistin halkıyla uluslararası dayanışmayı büyütmek ve suç ortağı İngiltere hükümetinin barış eylemlerine yönelik baskılarını...
- Eşimiz, kardeşimiz ya da başka bir yakınımız dayanışmanın öneminin farkında olmayabilir. Eğer biz biliyorsak, bilmeyenlere sabırla öğretelim ve yol gösterelim! Unutmayalım ki işçinin işçiden başka dostu yoktur.
- Sağlık emekçileri, “Eziyet Yönetmeliği” olarak adlandırdıkları, hem sağlık emekçilerinin hem de hastaların hak kaybına uğratıldığı Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğine karşı 16 Haziran’da İl Sağlık Müdürlüğü önünde eylem yaptı. ASM’lere 6...
- Dünya egemenlerinin emperyalist paylaşım savaşlarında ölenlerin net sayısını telgraf telleri bildirmiyor artık. Bugün sosyal medyayla, telefonlarımıza düşen bildirimlerle çok kısa bir sürede alıyoruz dünyanın başka yerlerindeki saldırıların,...
- Amasya’nın Merzifon ilçesinde bulunan, Kristal-İş Sendikasının örgütlü olduğu GM Teknik Cam fabrikasında toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Temmuzda grev başladı. İzBB Belediyesinde işten atılan Belediye-İş Sendikası...
- Türk-İş’e bağlı Sağlık-İş ve KESK’e bağlı SES üyesi sosyal hizmet işçileri, 18 Temmuzda Bahçelievler Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Ek Binası önünde ortak bir basın açıklaması düzenledi. Kamuda yürüyen toplu sözleşme süreçlerine dair gerçekleştirilen...
- Merhaba, ben İstanbul’da bir devlet hastanesinde temizlik personeli olarak çalışan bir kadın işçiyim. Bilindiği gibi senenin yarısı geride kalmasına rağmen toplu iş sözleşmemiz halâ imzalanmadı. Bu süreçte sendikalar meydanlarda mitingler yaptılar,...
- 14 Temmuz 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan yasa değişikliğiyle turizm sektöründe çalışan işçilerin hafta tatili hakkı fiilen gasp edildi.
- Ne acıdır, barış sözcüğü ağzımızdan çıkar çıkmaz yüreğimizde savaşın gölgesi belirir. Gözlerimiz dolar, sesimiz titrer, mahzunlaşırız çocuklar gibi. Oysa ne güzeldir kim bilir ağzımızdan taşan gülücüklerle, yüreğimizden kopan kardeşlik türküleriyle...