Buradasınız
Filistin ve Ortadoğu’da Emperyalist Savaş Yangını Devam Ediyor
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları 7 Ekimden bu yana devam ediyor. Hastaneler, okullar, evler bombalanıyor. Hergün onlarca, yüzlerce Filistinli kadın, çocuk, genç, yaşlı katlediliyor. Bugüne kadar hayatını kaybedenlerin sayısı 14 bini aştı. Ölenlerin çoğu çocuk ve kadınlardan oluşuyor. En az 20 bin kişi yaralandı, 1 milyon 700 bin kişi yerinden edildi. Saldırılarla birlikte ölenlerin sayısı artıyor.Hayatta kalanlar bombardımanın yol açtığı enkaz yığınlarının altında kalanlara ulaşmaya çalışıyor. Ölenler toplu mezarlara gömülüyor. Tüm dünyanın gözü önünde Filistinlilere yönelik katliam devam ediyor.
Savaşın yedinci haftasında “insani ara” adı altında 4 günlük bir ateşkes için anlaşmaya varıldığı ve esir takası yapılacağı açıklandı. Anlaşmaya göre Hamas’ın rehinelerin 50’sini serbest bırakmasına karşılık İsrail de hapishanelerinde esir tuttuğu 150 Filistinliyi serbest bırakacak. Fakat 23 Kasımda yürürlüğe gireceği söylenen anlaşma hangi esirlerin serbest bırakılacağı konusundaki belirsizlik nedeniyle 24 Kasıma ertelendi. İsrail’in en büyük destekçisi olan ABD ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde emekçiler yüz binler olup meydanlara çıkmaya devam ediyor. Savaşın durdurulmasını, geçici ateşkesler yerine kalıcı barışın sağlanmasını, Filistin halkının özgürce yaşamasını istiyor.
Akan kanın sorumlusu kim?
Yıllardır emperyalistlerin hegemonya savaşının alevleriyle kavrulan Ortadoğu’da zaten bir barut fıçısına döndürülmüş olan Filistin, kanlı emperyalist savaşın alevlerine teslim edilmiş durumda. Ortadoğu’da, Afrika’da, Asya-Pasifik hattında yayılan alevler emperyalistlerin Üçüncü Dünya Savaşıdır.
Çok açık ki mesele sadece İsrail ve Filistin meselesi değildir. İsrail bu katliamı ABD’nin ve Avrupa ülkelerinin açıktan desteğini alarak yapıyor. Batılı emperyalistler büyük bir ikiyüzlülükle “İsrail’e yönelik terör saldırılarını kınıyoruz” derken İsrail’in Gazze’ye uyguladığı terörü “kendini savunma hakkı” olarak açıklıyorlar. ABD en büyük uçak gemisini Doğu Akdeniz’e gönderirken İngiltere de gözetleme uçağı ve iki kraliyet donanması gemisini göndereceğini açıkladı. Almanya ise İsrail’e askeri destek teklifinde bulundu. Öte yandan İran “İsrail kara harekâtı başlatırsa biz de savaşa dâhil oluruz” diyor. Rusya ve Çin, Amerika’nın desteklediği İsrail’le bölge ülkelerinin arasında “normalleşme” adı verilen süreci baltalamak için elinden geleni yapıyor. İşte bu durum meselenin sadece Hamas’ın saldırısı olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Yıllardır duvarlarla örülü bir açık hava hapishanesinde yaşatılan, şiddet ve baskıyla aşağılanan Filistin halkı emperyalist kapışmanın, kızışan hegemonya savaşının kurbanı haline getirilmiştir. Bu kapışmanın bir tarafında ABD ve Avrupa Birliği, diğer tarafında da Rusya, İran ve Çin var.
Hatırlayalım; Rusya Ukrayna’ya saldırdığında atılan bombaları, sivillerin ölmesini çok umursuyormuş gibi görünen AB egemenleri, savaş karşıtlığı adı altında toplumda Rus halkına yönelik nefreti körüklemeye çalışmışlardı. O zaman da ABD’den Avrupa’ya ve Çin’e tüm emperyalistlerin tek düşündüğü şeyin kendi hegemonyaları ve çıkarları olduğunu söylemiş, onların sahte savaş karşıtlığı adı altında topluma milliyetçilik zehrini enjekte etmek istediklerini belirtmiştik. Ukrayna savaşı ikinci yılını doldurmak üzere ve egemenlerin tutumunda değişen hiçbir şey yok. Ukrayna’ya en teknolojik silahları, ölüm makinalarını gönderenler “barış”tan bahsediyor. Tıpkı daha önce yaptıkları gibi! Afganistan, Irak, Suriye, Ukrayna ve şimdi de Filistin… Emperyalist kutuplaşmanın tarafı olan ülkeler yürüttükleri güç savaşında öne geçmek için milyonlarca insanın ölmesini zerre kadar umursamıyorlar. Dünyayı tanıyamadan ölümle tanışan çocukları, yavruları gözleri önünde katledilen anneleri, acı çeken halkları umursamıyorlar bile.
Batı medyası tıpkı Rusya-Ukrayna savaşında olduğu gibi tam bir karartma ve manipülasyon uygulayarak toplumun algılarıyla oynamaya, gerçekleri görmesini engellemeye çalışıyor. Sözde bağımsız ve pek saygın gazetelerin, televizyon kanallarının kime hizmet ettiğini bir kez daha görüyoruz. Düşünebiliyor musunuz, İsrail savaş suçu kapsamına giren beyaz fosfor bombası kullandı Gazze’de. Buna tanık olan BBC muhabiri gördüklerini aktardığı sırada canlı yayından çıkarıldı. İngiltere’nin en köklü gazetelerinden The Guardian 42 yıllık karikatüristini sırf Netanyahu’yu eleştiren bir karikatür çizdiği için işten attı. Öyle bir algı yaratılmaya çalışılıyor ki savaşa karşı çıkanlar Hamas’ı desteklemekle suçlanıyor! Almanya’da düzenlenen bir kitap fuarında ödül listesinde yer alan Filistinli bir yazar listeden çıkarıldı, yetmedi Filistinli yayıncıların fuara katılması engellendi. Başta İngiltere, Almanya ve Fransa olmak üzere pek çok Avrupa ülkesinde İsrail’i protesto gösterileri yasaklandı. Yasağa rağmen sokaklara çıkan göstericilere polis saldırdı. Gözaltına alınanlar hatta tutuklananlar oldu.
Ortadoğu’ya ve Filistin’e gerçek barış ve özgürlük işçilerin mücadelesiyle gelecek!
Ama tüm bu karartma ve baskılara rağmen Yunanistan’dan Almanya’ya, Fransa’dan Norveç’e, ABD’den Fas’a onlarca ülkede farklı dinlerden yüz binlerce emekçi bir halkın göz göre göre katledilmesini, emperyalist savaşı protesto ediyor, Filistin halkıyla dayanışma içinde olduğunu gösteriyor. İşçiler grev yaparak, limanlarda gemi sevkiyatlarını engelleyerek, İsrail için üretim yapan fabrikalara giriş çıkışları engelleyerek kendi hükümetlerinin İsrail’le işbirliğini engellemeye çalışarak mücadeleyi büyütüyor, emperyalist savaşa karşı, tepkisini ortaya koyuyor. Hamas tarafından yakınları kaçırılan aileler, İsrail Savunma Bakanlığını protesto ederek yaşananların sorumlusunun Filistin halkı olmadığını, sivillerin katledilmesinin durdurulması gerektiğini dile getiriyorlar. 18 yaşındaki kızı Hamas tarafından rehin alınan İsrailli bir anne şunları söylüyor: “Askerdeydi, ordu üssündeydi. Daha 18 yaşında, daha bir çocuk. Ama savaşmak istemiyor. Kimse savaşmak istemiyor. Gazze’de de savaşmak istemediklerine inanıyorum. Kimse savaşmak istemiyor. Herkes sadece yaşamak istiyor.” Dedeleri ve nineleri Hitler faşizmi tarafından ölüm kamplarında katledilen Yahudi emekçiler, Filistin halkının ölüm kampına dönen Gazze’de katledilmesine karşı çıkıyorlar. İsrail polisi Filistin’e yapılanları protesto eden İsraillilere Sokak ortasında işkence uyguladı ama “katil Netanyahu” seslerini bastıramadı. ABD’de Yahudi emekçiler protestolarda “İsrail siyonizmi bizi temsil etmiyor, Filistin halkını katletmeyi bırakın” diye sesleniyorlar egemenlere.
Kimlerin gerçekten barış istediği çok açık değil mi? Bir tarafta mide bulandırıcı bir ikiyüzlülükle sivillerin hayatını önemsediklerini iddia eden ama emperyalist çıkar hesapları yaparak katliamı onaylayan egemenler, diğer taraftaysa tüm kalbiyle, aklıyla ve vicdanıyla savaşı ve katliamı lanetleyen emekçiler… Dünyanın neresinde olursa olsun, ister Müslüman ister Yahudi isterse Hıristiyan veya Budist olsun fark etmez, egemenlerin kirli savaşlarında öldürülenler, acı çekenler, yerinden yurdundan olanlar işçi ve emekçilerdir. Kapitalist sistemin egemenleri bizim ölülerimizin üzerine basarak güç devşirir, zenginleşirler. Kapitalizmde bizim için huzur da barış da özgürlük de olamaz. Halkların kardeşçe yaşadığı, kimsenin kimseyi sömürmediği savaşsız ve özgür bir yaşam ancak işçilerin mücadelesiyle yaratılabilir. Çünkü kapitalizm ancak ve ancak ondan hiçbir çıkarı olmayan işçi sınıfının mücadelesiyle yıkılabilir. Gerçek barış ve özgürlüğün önündeki en büyük engel olan bu zulüm düzenini yıkmak için işçi sınıfının mücadele saflarında birleşelim.
Güncellendi...
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- 7 Ekim’in Birinci Yılı: Emperyalist Savaş Büyüyerek Devam Ediyor
- Ukrayna Savaşının 2. Yıldönümü: “Emperyalist Savaşa Karşı Mücadeleye!”
- Ukrayna Savaşının İkinci Yılı: Ukrayna’dan Gazze’ye Emperyalist Savaşa Hayır!
- Filistin ve Ortadoğu’da Emperyalist Savaş Yangını Devam Ediyor
- Bütçe Holdinglere Akıyor, Holdingler Savaştan Besleniyor!
- Milyonlar Meydanlarda Filistin Halkıyla Dayanışmayı Büyütüyor
- Emperyalist Savaşa Karşı İşçilerin Uluslararası Dayanışmasının Önemi
- Savaş ve Biz İşçiler
- Akan Kan Bizim de Kanımızdır!
- Filistin Halkıyla Dayanışma Büyüyor: Emperyalist Savaşa Hayır!
- Japon Doro-Çiba Sendikasının Filistin Sendikalarına Yanıtı
- Filistin Sendikalarının UİD-DER’in Mesajına Yanıtı
- Türkiye’de ve Dünyada Filistin Halkıyla Dayanışma Eylemleri: “Savaşı Durdurun!”
- Savaş Emekçiler İçin Yıkım Demektir! Savaşa Hayır!
- Haksız Savaşlar Memleket Sormaz!
- Haksız ve Emperyalist Savaşlara Hayır Diyoruz!
- Emekçiler Haykırdı: Rusya Elini Ukrayna’dan Çek! NATO’nun Genişlemesine Hayır!
- İşçi Sınıfının Tek Güvencesi Örgütlü Gücüdür!
- Emekçiler Haksız Savaşlara Hayır Diyor!
Son Eklenenler
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...