“Almış dizginleri eline
Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
Onların kemik yalayan dostları
Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
...Ben lise son sınıf öğrencisiyim. Ve bu sene ÖSS denen yarışa ben de hazırlanıyorum. Etrafımda olan bütün arkadaşlarım tam anlamıyla bu sınava endekslenmiş durumdalar. Etraflarında olup bitenden bihaber yaşıyorlar. Dünyada süregelen emperyalist savaşın gitgide yayılması, ekonomik krizin giderek daha can yakıcı bir hale gelmesi, her gün milyonlarca insanın açlığa ve sefalete sürüklenmesi bugün için onları pek ilgilendirmiyor. Sistemin biz lise gençliğinin gözlerini karartmak için kullandığı o siyah perdenin adı “ÖSS”. Ve ne yazık ki gençleri bu perde ile kör etmiş bu sistem. Hepsi üniversiteyi girince ve bitirince hayatlarının kurtulacağını zannediyor. Hepsinde bir sınıf atlama derdi almış başını gidiyor.
Tam da böyle bir dönem geçirirken, bizler Ankara UİD-DER temsilciliğinde yılbaşında “hamdolsun örgütlüyüz” adlı bir tiyatro oyunu oynadık. Bu oyunda tam da bugünkü kriz koşullarında örgütlülüğün ne kadar can yakıcı bir önem taşıdığı çok net bir şekilde anlatıldı. İşçi mücadelelerinin gün geçtikçe dünyanın dört bir yanında arttığı bir döneme giriyoruz. Ama aynı zamanda da sistemin krizin faturasını işçilere ödetmeye çalıştığı, bizi kendi kâr hırsları yüzünden emperyalist savaşlara sürüklemeye çalıştığı bir dönemden geçiyoruz. Bunun için işçi sınıfının örgütlü bir güç olarak sistemin karşısına dikilmesi artık sınıfımız için bir tercih değil zorunluluktur.
“Almış dizginleri eline
Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
Onların kemik yalayan dostları
Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
...Bir seçim sürecinde daha burjuva siyasetçiler, yani patronların siyasi temsilcileri sahnedeler. Milyon dolarlık reklam kampanyaları eşliğinde, işçileri yalanlarına inandırmak için kapı kapı geziyorlar. İşçilere, emeklilere...