Buradasınız
Geçmişi İzlerken Bugünü ve Geleceğimi Gördüm
Esenler’den bir kadın işçi
28 Haziran Pazar günü, UİD-DER İşçi Tiyatrosunun hazırlamış olduğu “Uyanıştan Başkaldırıya” adlı oyunumuzu Bakırköy Yunus Emre Kültür Merkezinde, fabrikalardan, işyerlerinden gelen işçi kardeşlerimizle, dostlarımızla seyrettik. Aramızda DİSK’in kurucu önderi Kemal Türkler’in eşi ve tarihte unutulmaz yeri olan 1963 Kavel direnişinin içinde yer alan, Kavel destanını yaşamış işçilerden bir amcamız da vardı.
Oyunun konusu, 15-16 Haziran genel direnişiydi. Grev nasıl kazanılır, militan sınıf sendikası ve sendika başkanı nasıl olur, patronlar sınıfıyla nasıl mücadele edilir? Oyun tüm bunları da mücadeleden çeşitli kesitlerle anlatıyordu. 15 Haziranda yürüyüşe geçen direnişçi işçilerin karşısına askerler çıkıyor, işçiler birbirine kenetlenip hep birlikte, “işçi direnecek barikat aşılacak” diyerek barikatları aşıyorlardı. O sahnede nerdeyse ben de sahneye fırlayacaktım. O kadar içten canlandırdılar ki, sanki o günler yaşanıyor ben de seyrediyorum gibi geldi. İzlediğim tiyatroydu ama geçmişte gerçekten de yaşanmış bir direniş sahnesiydi.
Oyunda, grevci bir işçinin eşiyle yaşadığı sorunlara da yer veriliyordu. Küçük-burjuva hayalleri olan bir kadın, grevci eşiyle durmadan tartışıyor, eşine destek olmuyor, onu mücadeleden koparmak istiyordu. Ama mücadelede kararlı olan işçiler birlikte bunun da üstesinden geldiler ve o işçinin eşini de mücadeleye katmayı başardılar. Zafer yine direnen işçilerin oldu. İşçiler arasında yaşanan kavgaların, anlaşmazlıkların direnişi nasıl böldüğü ve bunun nasıl aşılacağı da vurgulandı. Sorun çıkartarak birliğin gücünü azaltan işçiyi, mücadelede deneyimli olan bir işçi daha önce yaşamış olduğu grevleri anlatarak ikna etti. Bu sahneyi seyrederken deneyimli olmanın ne kadar önemli olduğunu bir kere daha gördüm.
Oyun o kadar güzel hazırlanmış ki, geçmişten örneklerle bugünü karşımda gördüm. Devletin kimin devleti olduğu, kimi koruduğu tüm gerçekliğiyle gözler önüne serildi. Patronlar sınıfının gerçek yüzü, birbirlerinin ardından neler düşündükleri, ikiyüzlülükleri, karaktersizlikleri muhteşem bir oyunculukla anlatıldı. Örgütlü işçi sınıfından nasıl korktukları harika bir şekilde gösterildi.
1970’lerde Kemal Türkler’in başında olduğu DİSK işçi sınıfını kucaklayan, işçilerin haklarını savunan, sahip çıkan bir sendikaymış. İşçiler Kemal Türkler’i ve DİSK’i bağrına basmış, sendikanın kapanmaması için yılmadan korkusuzca mücadele etmişler. İstanbul genelinde Türkiye işçi sınıfı bir tarih yazarak 15-16 Haziran Direnişini hayata geçirmişler. Direnişe geçen işçiler patronlardan talep ettikleri haklarını da kazanmışlar! İşçilerin bu kararlı mücadelesini gören patronlar mallarını mülklerini bırakıp İstanbul’dan kaçmışlar.
“Uyanıştan Başkaldırıya” adlı tiyatro biz işçilerin neler yapabileceğini bana bir kere daha gösterdi. Geçmişteki işçiler de işçiydi, bizler de işçiyiz ve onlardan daha şanslıyız; çünkü mücadeleyle dolu bir tarihimiz ve bize tarihimizi öğreten UİD-DER var. Ben oyunu seyrederken içinde kendimi buldum, işçilerin haklarını almak için nelere katlandıklarını gördüğümde gözlerim doldu. Patronların işçi sınıfından nasıl korktuğunu gördüğümde müthiş derecede mutlu oldum. Marşlarda, sloganlarda tüylerim ürperdi, mücadeleye olan inancım ve aşkım tüm benliğimi bir kere daha sardı, içimi coşturdu: Zafer direnen emekçinin olacak! Geliyoruz zincirleri kıra kıra, patronların kafasına vura vura!
Genç oyuncular mücadeleye ve birbirlerine olan sevdalarını, geleceğin mutlu yaşantısına nasıl ulaşılacağını, biz işçilerin birazcık mutluluğa ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu Nazım Ustanın dizeleriyle dile getirdiler. Herkes büyük bir keyif ve mutlulukla dikkatlice seyretti. Tiyatronun bitişinde herkes ayaktaydı, dakikalarca alkışladık. Arada ve tiyatronun bitişinde sohbet ettiklerim, oyunun çok güzel olduğunu, geldikleri için çok mutlu olduklarını söylediler.
Dostlar bugün de haklarımızı aradığımızda karşımıza aynı şeyler çıkıyor. Grevlerde, direnişlerde, en ufak bir hak arama çabamızda karşımıza polis ve jandarma dikiliyor, tıpkı geçmişte olduğu gibi. Bu sistem gittikçe çürüyor, çürüdükçe etrafına mikroplar saçarak insanlığı yok oluşa götürüyor. Bu sistem insanlığı yok etmeden biz onu yok edelim. Dostlarım, sınıf kardeşlerim! Tiyatro için “insana insanı kendi diliyle anlatma sanatı” derler. İşçi Tiyatrosunu yaşatarak bize tarihimizi öğreten, her şeyini kendisi yapan, fedakâr oyuncuları yetiştiren UİD-DER’e sahip çıkalım. Burası biz işçiler için var. Onurlu yaşamak için mücadele etmek biz işçiler için zorunluluktur! Bir an önce mücadelede yerimizi alalım! Uyanmanın zamanı geldi de geçti. Bu oyun bizim için bu insanlık dışı iğrenç sisteme bir başkaldırı olsun! 16 Haziran marşında söylediğimiz gibi, “Burjuvaziye, tüm sömürüye, nasırlı ellerin yumruğu bugün!” Oyunda emeği gecen herkese çok teşekkür ederim.
Sınıfın bil safa gel, yaşasın UİD-DER!
UİD-DER Yürüyor, Mücadele Büyüyor!
Son Eklenenler
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...