Buradasınız
Güvencesiz ve Kuralsız Çalışma: İş Kazaları ve İş Cinayetleri
Esenyurt’tan bir metal işçisi

Uzun saatler çalışma nedeniyle iş kazalarıyla çok sık karşılaşıyoruz. Ayda ortalama 80-100 işçinin iş kazası sonucu öldüğü bir ülkede yaşamakta, ayakta kalma mücadelesi vermekteyiz. Birçoğumuz uzun yıllar çalışma sonucu ve gerekli iş güvenliği önlemleri alınmadığı için meslek hastalıklarına yakalanmaktayız. UİD-DER’in başlatmış olduğu imza kampanyası biz işçilerin çalışma koşulları, iş kazaları ve iş güvenliği ile ilgili çarpıcı sonuçları da gözler önüne sermekte.
Güvencesiz ve kuralsız çalışmanın çok yaygın yaşandığı bir işçi bölgesi olan Esenyurt ilçesindeki imza kampanyasında karşılaştığım birkaç olayı paylaşmak istiyorum sizlerle. Bireysel çözüm üretme konusunda üstümüze yoktur biz işçilerin. Yaşadığımız iş kazalarını o kadar çok kanıksamışızdır ki çalıştığımız üretim sektörünün doğal bir parçası sayarız. İmza kampanyası sırasında, sıcak demir döküm fabrikasında çalışan bir işçinin anlattıklarına kulak verelim: “Bizim fabrikada iş kazası pek olmaz. Sıcak demir kollarımıza, yüzümüze sıçrıyor ama o kaza sayılmaz. İşin niteliğinden kaynaklı, normaldir.” Demek ki iş kazası sayılması için ya ölmemiz ya da bir uzvumuzu kaybetmemiz gerekiyor. Yine aynı fabrikada çalışan başka bir işçi, “Bizim fabrikada iş kazası benim bildiğim bir tane oldu. 7 yıldır bu fabrikada çalışıyorum. Makine bakımı yapan işçi arkadaş elektrik çarpması sonucu öldü. Fakat asıl suç işverende değil işçinin kendisindeydi.” Neden diye sorduğumuzda, “hafta sonu gitmiş işe, gitmemeliydi.” Peki, o işçi neden hafta sonu çalışma olmamasına rağmen işe gitti, onu işe gitmeye zorlayan sebepler var mıydı diye sorduğumuzda cevap kısa ve netti, “yeni evliydi ve paraya ihtiyacı vardı.”
Genç bir işçi kardeşimizle de sohbet ettik. Hayatı yeni kavrıyor olmasına rağmen işçi ölümlerinin önlenmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiğini anlamıştı, bunun için illâ da bir tanıdığının ölmesi gerekmemişti. Genç işçi kardeşimiz şöyle diyordu, “ben tekstilde çalışıyorum. Ölümlü iş kazası pek olmadı fakat yeni yapılan alış-veriş merkezinde yanan işçileri gördüm televizyondan. Sigortaları bile yokmuş. Ayrıca biz Vanlıyız. Babam inşaatta çalışıyor. Su tesisatı yapıyorlarmış. Geçtiğimiz aylarda babamın yanında çalışan bir genç çocuk ölmüş. Babam da işi bırakıp İstanbul’a geldi. Çocuk asansör boşluğuna düşmüş. Gerekli önlemler alınsaydı ölmezdi. Babamın psikolojisi de bozulmazdı.”
Yine kampanya sürecince tanıştığımız bir kâğıt işçisi kendi yaşadığı bir iş kazasını anlattı. Arızalı olduğu işçi ve işveren tarafından bilinen silindir makinesine elini kaptırmış. “Arızanın ne olduğunu biliyordum fakat işveren arızayı gidermediği halde makineyi kullanmak zorunda kaldım. Parmaklarımı kaptırdım. Özel hastaneye götürmüşlerdi. Fakat ben iş kazası tutanağı tutturdum. Kaza olduğu esnada kendimi çok suçladım. Kendi hatam diye düşünüyordum, fakat sorumlu işverendi. Sonra tutanak tutulurken şikâyetçi olacağımı belirttim. Şu an mahkemeyi kazandım fakat işveren temyize göndermiş. Avukat kazanacağımı söylüyor.” Aynı işyerinde mi çalışıyorsun diye sorduğumda, “evet, normal statüde çalışıyorum. İşten atmadı. Çünkü bizim işyerinde sendika var. Sendika sahip çıkıyor bize” dedi.
Kuralsız ve güvencesiz çalışmanın en çok sık yaşandığı yerlerden biri de küçük atölyelerdir. Böyle bir yerde çalışırken kafası kırılan bir işçi “ben iş kazası geçirince şikâyetçi olmadım. Çünkü biz işyerinde sigortasız çalıştırılıyorduk. Benim de sigortam yoktu. Patrona ‘şikâyet etmemi istemiyorsan herkesin sigortasını yapacaksın’ dedim. Sonuçta herkesin sigortası yapıldı. Bu bir kazanımdı.”
İş kazaları ve işçi ölümleri bizler açısından sıradanlaşmadan ya da kendimiz bir iş cinayetine kurban gitmeden, UİD-DER’in düzenlemiş olduğu “İş Kazaları Kader Değildir! İşçi Ölümlerini Durduralım!” imza kampanyasına destek olalım.
Günaydın, Sabah Maratonu Başlıyor!
Son Eklenenler
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın sefalet zammı dayatmasına karşı eylemlerine devam ediyor. 1 Temmuzda Türkiye genelinde kent meydanlarında kitlesel basın...
- İzmir Buca Belediyesi işçileri, birikmiş maaş ve alacakları ödenmediği için 18 Haziran’dan bu yana iş durdurmuş durumda. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesi gereği yasal haklarını kullanan işçiler, belediye binası önünde maaş, gıda kartı ve diğer...
- Merhaba dostlarım. Bu yıl da Haziran ayını hem UİD-DER’in kuruluş yıl dönümünü hem de sınıfımızın tarihine damgasını vurmuş 15-16 Haziran günlerini anarak ve anlamlandırarak geçirdik. UİD-DER’imizin internet sitesinde, sosyal medyasında ve İşçi...
- UİD-DER’in 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yıldönümünde gerçekleştirdiği “15-16 Haziran: Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!” etkinliğine farklı sektörlerden yüzlerce işçi katıldı. Etkinliğe katılan konuklar arasında; unutulmaz...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasının 25 Haziranda başlattığı Büyük Öğretmen Yürüyüşünü gerçekleştiren ve bugün Ankara’ya ulaşan öğretmenlerin önü Ziya Gökalp Caddesi üzerinde polis barikatıyla kesildi. Talepleri için yürüyüşlerini Milli Eğitim...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...
- Bu yıl 1 milyondan fazla öğrenci LGS sınavına, 2,5 milyon öğrenci YKS sınavına girmek için başvuru yaptı. Her yıl milyonlarca çocuk ve genç, aileleriyle birlikte sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Çocuklarının geleceğine yönelik kaygı duyan...
- Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz....
- 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi, cesaretini, onurunu ve örgütlü gücünü kuşanmış Türkiye işçi sınıfının tarihe kazıdığı iki büyük gün… İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek...
- Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde en kötüsünü geride bıraktığımızı söyledi ve “2026 yılı, refahın daha çok hissedildiği, fırsatların genişlediği ve ekonomik güvenin pekiştiği bir yıl olacak” dedi. Yıllardır iktidar sözcülerinden...
- Özel Okul Öğretmenleri Sendikası üyesi öğretmenlerin Büyük Öğretmen Yürüyüşü 3. gününde devam ederken, 27 Haziranda Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yapıldı. Aynı gün Haber-Sen Türkiye genelinde yaptığı basın açıklamalarında...
- Sevgili Polonez işçisi kardeşlerim, Dayanışma TV’de yayınlanan “146+Bir Polonez Bir İşçi Direnişinin Kalbinden” belgeselinizi büyük bir dikkatle izledim. Belgeseldeki her bir kare, her bir sözünüz direnişinizin gün gün örülmüş gerçek hikâyesini...
- “Gerçeğin içinden, sınıfın penceresinden” şiarıyla yayın yapan Dayanışma TV, işçi sınıfının ilham verici mücadelelerini belgelemeye, bu mücadelelerin işçi sınıfının ortak deneyimi haline getirilmesi çabasına katkı sunmaya devam ediyor. Dayanışma TV...