Buradasınız
Hep Alıcı Kuşların Gölgesinde mi Yaşayacağız?
Sefaköy’den bir işçi

Van depremiyle birlikte yine aynı manzaralar. Dostlar, ne kadar acı bir olay olduğunu hepimiz bilsek de şüphesiz ki orada o acıları yaşayanlarla aynı acıyı hissetmemiz mümkün değildir. Van depremiyle birlikte yine aynı manzaralar çıktı karşımıza, bir an gözlerimin önüne Gölcük depremi, Avcılar depremi, daha yaraları sarılmayan Japonya depremi geldi.
Ve lanet olsun diyorum, bir avuç vurguncunun çıkarı için insanoğlu bu ıstırabı çekmek zorunda mı? Hele o televizyonlara çıkıp da timsah gözyaşı dökenlere ne demeli?
Toplumumuz ne yazık ki soyguncuların elinde basket topuna dönmüş durumda. Her şeye para gözüyle bakılan ve insan hayatı hiçe sayılan bu sistemde ne yazık ki Vanlı emekçiler kapitalist sistemin kâr hırsının kurbanı olmuşlardır. Ucuza maledilen inşaatlar en ufak bir sarsıntıda tepemize iniyor, birilerinin cebi dolarken binlerce insanımız canından oluyor, sonra bir de utanmadan timsah gözyaşları başlıyor.
İşyerlerinde kimi zaman kulağımıza çarpan ırkçı yaklaşımlar insanı çileden çıkarıyor ki bunu TV kanallarında bile bazen direkt bazen de imalı bir şekilde duymak mümkün. Örneğin ATV’de Müge Anlı’nın programında ırkçı söylemlerle Kürtleri tehdit etmesi gibi.
Her fırsatta toplumu birbirine düşman etmeye çalışan ırkçı söylemlere inat, istisnalar hariç emekçiler Kürt emekçilerinin acısını yüreklerinde hissetmişlerdir. Bizler biliyoruz ki bu deprem bir doğa olayıdır fakat yıkımlar ve ölümler gözünü kâr hırsı bürümüş patronların suçudur. Onlar daha çok doysun diye emekçiler ölüyor. 1999 depreminde de gördük bu manzaraları kumdan apartmanlar yerle bir oldu ve 17 bin can toprağa girdi. Kendilerine pay çıkarmaya çalışan ırkçı yaklaşımlar açıktan olmasa da Kürtleri suçlayan söylemler geliştiriyorlar. “Mehmetçiği taşlayan eller taş altında kaldı”, “Mehmetçik toprağa toprağı sallayarak girdi” gibi toplumu birbirine düşürecek söylemler, bu acı günde aslında kimin bölücü olduğunu, toplumu kimin zehirlediğini bir kez daha göstermiştir sanırım.
Anlaşılan o ki yaşanan o kadar çok deprem ve acı deneyimden hâlâ çıkarılan bir ders yok. Aslına bakılırsa olmayacak da, her şeyin para olduğu bu kapitalist sistemde emekçiler çürük evlere terk edilmeye devam edilecek. Ömrünü bir ev için bankalara ipotek eden emekçiler bir bakacaklar ki yıllardır biriktirdikleri emekleri uçup gitmiş. Tabii burada akbabalara gün doğmuş olacak. Yeni binalar, yeni gökdelenler, yeni ihaleler, gelsin daha büyük kârlar!
Dostlar bu deprem de gösteriyor ki kapitalist sistem yıkılmadığı sürece, ne konut sorunu çözülecek, ne toplum içindeki bölünme ve ırkçılık son bulacak, ne de can güvenliğimiz olacak.
Van
Son Eklenenler
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...