Emekçi kadınlar olarak hayatın her alanında çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sistem bizi sokakta katledip, savaşlarda öldürüyor. Emeğimiz yok sayılıp hayatımız değersizleştiriliyor. Bizler işçi sınıfının kadınlarıyız, ellerimizdeki hünerle...
Buradasınız
Kaç Vakte Kadar?
Başak Güler
Bir çift göz boşluğa takılıp kaldı mı, derler “bir gelen olacak” Mutlak vardır bir gelen ve gelir gelir çalar kapıyı birden bire bir şey oturur yüreğine Kapının yanında asılı ceketin cebi huzursuzlanır duyulur bir telefon sesi acı acı… “Ateş düştüğü yeri yakar” derler Kim bilir senin sıran kaçıncı? Yok çok değil, üç yıl mı desem, üç ay mı? üç hafta mı desem, üç gün mü? yani belki tez vakte kadar… Daha çocukluk sıralarında minik ellerinin falında çıktıydı, o ince çizgilerde, kırık bir köprü, fal taşı gibi büyüttü gözleri kırık bir köprüye benzeyen çizgiler ancak korkunç bir geleceğin alameti olabilirdi… Çok değil, az evvel 21 bakla düştü beyaz bir örtü üstüne “Eyvah ki ne eyvah” dedi birisi Siyah taş ve bir siyah düğme yaklaştı baklacık bunlara Anla ki kötü bir haber yolda, sancılı bir burukluk kapında. Çok değil az ötede bir ev, eski bir ev, Üstünde sıcak bardak izleri kahverengi masanın halka halka sıcak bardak izleri. Bir de beyaz bir tebeşir, gelişi güzel çizilmiş bir çemberin beyaz izleri. Bir avuçta iki zar şıkırdadı düştü çemberin içine… Penc-ü se geldi biri, dü şeş ile devam etti toplam üç atış. sayılar toplandı heyecanla geleceği anlayabilmek için… Tıpkı bir fincan kahve dibinde yahut bir bardak suda göründüğü gibiydi. Geçici mutluluklar, tez gelen düşler ve bir parça hoş muhabbet idi. Fakat her daim gözyaşı yoldaydı, dert tasa pusuda… Kimi işsizlik karasıyla gelirdi, soğuk bir açlıkla, Kimi incecik damarlarından sızan sıcak bir ıstırap kırık bir diş, solgun yüzündeki renk cümbüşüyle… Kimi tüm acıların birleşimiyle gelirdi Bir ananın içinde büyüttüğü kadife teninden gül kokusu, bal bakışından arda kalanla, gelirdi pespaye ellerin daha doğarken diktiği yakasız mintan içinde gelirdi gözünün görebildiği en acı beyaz içinde! Bugün gelirdi, yarın gelirdi ama eni sonu gelirdi kaçışsız… Ateş düştüğü yeri yakardı yakmasına ama yanma sırası hep başkasına mı gelirdi? yoksa aynadan sana bakan mı sıradaki? Değil mi ki bu hile öyle sürüp gidiyor, Bir fal açılıyor, bir kısmet kapanıyor, bir kapı açılıyor, bir göz değiyor, bir şans balığı… bir at görünüyor, bir murat. Değil mi ki aynı an kıyametler kopuyor feryatlar yükseliyor ateşin dağladığı yüreklerde… Ne ki ah edersin be kardeşim? Bir değil bin ayna kırılsa ne fayda! Bitmez bu illet, bu şarlatanlar toprağında. Bilmem telve gözlemesini, bakla dermesini, zar tutmasını Fakat bilirim elbet insanın efsunlu uykusundan uyanacağını ve öğrendim uyanınca ne olacağını… Bilirim bir yol var, gerçek bir yol! Bu keşmekeş bulutları dağıtacak bir yol Bilmem çok mu uzundur? Bilirim, ayaklar aşınacak. Bilmem kaç vakte aşılır Bilirim mutlak aşılacak!
15 Haziran 2018
...önceki
Bu Şiir Kömür Kokar
Bu Şiir Kömür Kokar
sonraki...
Dün Yaptık Bugün de Yapabiliriz
Dün Yaptık Bugün de Yapabiliriz
- Sessiz...
- Yenik Değiliz
- Sözüm Treni Kaçırdık Diyenedir
- Dünyanın Bütün Damlaları Birleşin!
- Bekle Beni
- Korkuyorlar
- Fevkalâde Memnunum Dünyaya Geldiğime
- 1 Mayıs
- Esir
- Çaylar Kuyusu
- Madenci Yürüyüşü
- Soma’ya
- Yukarda
- Yakında
- Hazirandı, Sıcaktı
- Mutluluğun Resmini Yapabilirim Usta
- Eller Övgüsü
- Azar Azar
- Arılar Bala Duranda
- Hiç Olmadığı Kadar...
Son Eklenenler
- Biz işçilerin yaşadığı sıkıntılar, zorluklar gün geçtikçe artıyor. Aldığımız ücretler açlık sınırına denk durumda. Üstelik ücretlerimizin enflasyon karşısında erimesi belimizi iyice büküyor. Çalıştığımız işyerlerinde, fabrikalarda çalışma...
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...