Buradasınız
Metal İşçilerinin Yaktığı Ateş Büyüyor

Düşük ücretleri, ağır çalışma koşullarını kabul etmeyen ve Türk Metal’in MESS ile yaptığı sözleşmeyi tanımayan Bursa’daki metal işçilerinin başlattığı mücadele her saat genişliyor. 5 binden fazla Renault işçisinin üretimi durdurup direnişe geçmesinin ardından, 8 bin işçinin çalıştığı ve gözlerin dikili olduğu Tofaş’ta da işçiler şalteri indirerek direnişe geçtiler. Tofaş işçilerinin üretimi durdurmasının hemen ardından Çoşkunöz fabrikasının işçileri de üretimi durdurdular.
Bursa’daki metal işçilerin mücadelesi bir orman yangını gibi metal işçileri arasında yayılıyor. Dün Renault’un önü metal işçilerinin buluşma ve miting alanına dönüşürken, Mako, Çemtaş, Valeo, SKT, Rollmech, Delphi ve diğer fabrikalardan işçiler Renault işçilerini ziyaret ederek sınıf dayanışmasını yükselttiler. Renault işçileri için yiyecek ve gece soğuktan korunmaları için battaniye getirdiler. Bursa’da sınıf dayanışmasının en güzel örneklerinden biri yaşanıyor.
Bursa’daki metal fabrikalarında önemli bir uyanış yaşanıyor. Metal işçilerinin ek zam talebiyle başlattığı mücadele derhal Türk Metal’den kurtulma mücadelesine dönüşmüş ve hemen ardından da hedefe sermaye oturtulmuştur. Metal işçileri daha önce de birkaç kez Türk Metal’den kurtulmak üzere mücadele başlatmış ama başarılı olamamışlardı. Bu kez ise tüm Bursa’yı ve diğer şehirleri de içine alan bir mücadele söz konusu. Şurası çok açık ki Türk Metal’in kurduğu düzenin yıkılması demek aynı zamanda Türk Metal üzerinden işçileri kontrol eden sermayenin işyerlerinde kurduğu tahakküm düzeninin de yıkılması demektir. Tam da bundan dolayı, metal patronları derhal Türk Metal çetesine sahip çıkmışlardır. Renault işçilerinin üretimi durdurmasının ardından işçilerin gücünü gören MESS, ek zam meselesinin tartışılabileceğini belirtmiş ve bir koşul koymuştur. Bu koşul Türk Metal çetesinin işyerlerinde kalması koşuludur.
Çünkü Türk Metal, patronların işçi sınıfı içindeki gardiyanıdır. Bu çete, işçilerin mücadelesini karalamak için elinden geleni ardına koymuyor. Bakın bu çetenin yöneticilerinden biri nasıl bir açıklama yaptı: “Bursa ve bazı illerde yaşanan işçi hareketleri dış güçler tarafından tahrik ediliyor. Amaçları ekonomide Gezi sürecini yaşatmaktır.” İşçilerin bilincini bulandırmaya çalışan Türk Metal çetesi, işçileri küçümsüyor, onların kendi başlarına bir araya gelip hakları için mücadele başlatamayacaklarını söylemiş oluyor. Türk Metal’in işyerlerinden atılması demek, işçilerin ayağına vurulan pranganın çözülmesi demektir. İşte metal patronları, bu pranganın kırılmasıyla işçilerin dizginlenemeyeceğinin farkındalar ve bunun için Türk Metal’i pazarlık sürecinin bir parçası yapıyorlar.
Bursa’daki metal işçilerinin başlattığı mücadele, başta metal işçileri olmak üzere tüm işçi sınıfına örnek teşkil edecek bir mücadeledir. Haklı olduklarını kavrayan ve kendilerine güvenen metal işçileri, kendi güçlerine güvenerek bir mücadele başlatmışlardır. Bu çok önemlidir. Metal işçilerinin mücadelesi aynı zamanda işçi sınıfının mücadelesinin yasal sınırlara sığmayacağını gözler önüne sermektedir. İşçi sınıfı mücadelesi meşruiyetini sermayenin yasalarından değil haklılığından alır.
Metal işçilerinin başlattığı mücadelenin yayılma ihtimali patronları dehşete düşürmektedir. İşte tam da bundan dolayı sermaye, devlet ve Türk Metal çetesi birlikte hareket etmektedir. Renault ve Tofaş yönetimi Çalışma Bakanlığı ile el ele vererek metal işçilerinin gözünü yasalarla korkutmaya çalışıyorlar. Çalışma Bakanlığı müfettişleri “üretimi durdurmak suçtur” diyerek işçilerin iradesini yasalarla kırmak istiyorlar. Metal işçileri ise haykırıyorlar: “Ölmek var, dönmek yok! Taleplerimiz kabul edilinceye kadar bir yere gitmiyoruz!”
Metal işçilerinin iradesini kırmak amacıyla metal patronları pek çok oyuna başvuracaklardır. Bu oyunlardan biri de üretimi durdurup direnişe geçen işçileri birbirlerinden yalıtmaktır. Dünden itibaren Renault, Tofaş ve Coşkunöz patronları, üretime ara verdiklerini açıklamışlardır. Akıllarınca, üretim yok bahanesiyle işçilerin fabrikaya gelmesini engellemek ve içerideki işçileri arkadaşlarından yalıtmak istiyorlar.
Metal işçilerinin mücadelesi kendiliğinden patlak vermiştir ve tam da bundan dolayı kendisine has eksiklikler içermektedir. Şurası bir gerçektir: Metal işçileri oldukça deneyimsizdir. Metal işçilerinin mücadele azmi ile örgütlülüğün ve işçi sınıfı deneyimlerinin buluşmaya ihtiyacı var. UİD-DER’in metal işçilerine dönük yayınladığı bildirideki şu sözler çok önemlidir:
“Biz işçi sınıfıyız ve bizim çok önemli mücadele deneyimlerimiz var. Türk Metal’i işçilerin başına musallat eden patronların bir arzusu da, geçmiş ile gelecek arasındaki bağları kopartmaktı. İstiyorlardı ki yeni işçi kuşakları geçmişin mücadele deneyimlerini öğrenmesinler. Bunda ne yazık ki büyük ölçüde başarılı oldular. Bugün ayağa kalkan, hakkını arayan, direniş başlatan, greve çıkan işçiler, geçmişin mücadele deneyimlerini ne yazık ki bilmiyorlar. Şunu unutmayın kardeşler: Eğer metal işçileri kazanacaksa, bu daha fazla örgütlenme ve geçmişin deneyimlerinden ders çıkarma sayesinde olacak. Unutmayın kardeşler; karşınızda yalnızca Türk Metal çetesi yok. Karşınızda aynı zamanda sizi sömürerek devasa kârlar elde eden metal patronları var. Şimdi tüm patronlar ve Türk Metal çetesi, sizlerin mücadelesini kırmak için birlikte hareket ediyor, planlar yapıyorlar.”
“Sizlerin de daha örgütlü, disiplinli, bilinçli hareket etmeye ihtiyacınız var. Bunun için, her işyerinde örgütlülüğünüzü güçlendirmeye ve kalıcı kılmaya ihtiyacınız var. Bunun yanı sıra, Türk Metal’e ve patronlara karşı mücadele cephesini genişletmek de hayati önem taşımaktadır. Direnişiniz sadece Bursa’daki işçiler ya da sadece metal işçileri için değil, tüm işçiler için büyük bir umut ışığı haline gelebilir. Bizler güçlerimizi ve deneyimlerimizi birleştirirsek başarılı oluruz, bunu unutmayalım! “
Özellikle Reanult ve Tofaş’ta çalışan metal işçilerinin, diğer metal fabrikalarındaki işçilerle kucaklaşması, güçlerini ve mücadelelerini ortaklaştırması, ortak komiteler kurması veya var olanları daha güçlü ve örgütlü bir şekilde harekete geçirmesi hayati derecede önemlidir. Ayrıca Bursalı metal işçileri diğer şehirlerdeki metal işçileriyle de irtibata geçmeli, diğer işçi örgütleriyle de bağ kurmalı, sınıf devrimcilerinden ve sosyalistlerden uzak durmamalıdırlar. Bunlar olmaksızın sermaye sınıfına, Türk Metal çetesine ve sermaye devletine karşı zafer kazanmak mümkün olmayacaktır.
Yaşasın metal işçisinin onurlu ve kararlı mücadelesi!
- Kütahya Şeker Grevi 3’üncü Gününde
- İşçiler Sendika Düşmanlığına Karşı Mücadele Ediyor
- Omsa Metal İşçileri Sendika Hakları İçin Direnişte
- Cam İşçileri Grevde, İzBB İşçilerinin Direnişi Sonuç Verdi
- Sefalet Zammı Dayatmasına, İşten Atmalara Karşı İşçi Mücadeleleri
- Soygun Değil de Ne?
- İzmir’de Grevci İşçiler Sefalet Dayatmasına Hayır Dedi
- DYO Boya Grevi Kazanımla Sonuçlandı
- İşçiler, Emekliler Sefalet Dayatmasına Karşı Mücadeleyi Büyütüyor
- Buca Belediye İşçilerinin Anlattıkları
- Çiğli Belediyesinde İşten Atılan Kadın İşçilerin Mücadelesi Sürüyor
- Kamu Emekçileri, Öğretmenler, İşçiler Mücadele Ediyor
- Polonez İşçilerine Selam Olsun
- Bize Ekmek Yoksa Size Pasta Yok!
- Buca Belediyesi İşçileri Ücret Gaspına Karşı İş Bıraktı
- Hak Gasplarına ve Sendikal Baskılara Karşı İşçi Mücadeleleri
- Reckitt İşçilerinin Grevi Kararlılıkla Sürüyor
- İzmir Belediye İşçilerinin Grevi Bitti Ama Grev Nefreti Bitmedi
- Bayramın Üçüncü Gününde KRT İşçileriyle Dayanışma
- KRT Çalışanlarından Eylem
Son Eklenenler
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Ankara Adalet Bakanlığı önünde, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten atılan emekçilerin görevlerine iade edilmesi talebiyle basın açıklaması düzenledi.
- Türkiye’de her yıl 3-9 Eylül tarihleri arası Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Haftasının amacını “halkın sağlığını korumak, geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle (bulaşıcı hastalıklar, çevresel...
- Kozasından çıkmaya çalışan kelebeğin hikâyesini bilir misiniz? Bir adam ormanda yürürken, bir kelebeğin kozasından çıkmaya çalıştığını görür. Saatlerce, kelebeğin küçücük bir delikten çıkmak için verdiği mücadeleyi izler. Ancak bir süre sonra...
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...