Buradasınız
1 Mayıs 2012: Yüz Binler Alanlardaydı!

Yüz binlerce işçi ve emekçinin katıldığı 1 Mayıs 2012 kutlamaları, İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Diyarbakır’da, Bursa’da ve onlarca kentte gerçekleştirildi. İstanbul’da Taksim Meydanı’nda yapılan kutlamalar kitleselliği, coşkusu ve renkliliğiyle öne çıktı. Sabahın erken saatlerinden itibaren Şişhane, Şişli ve Dolmabahçe yürüyüş kollarında bir araya gelen yüz binlerce kişi flamalar, bayraklar ve pankartlarla Taksim’e doğru harekete geçti.
Saatler öncesinden tüm hazırlıkların tamamlandığı alanda, Taksim Anıtı’na “1 Mayıs 1977 Suçluları Yargılansın!” pankartı asıldı. Dev pankartın altına ise anıtın etrafını saran ve üzerinde “Birlik, Mücadele, Barış, Eşitlik, Kardeşlik” yazan bir pankart yerleştirildi. Kürsüden Kürtçe ve Türkçe marşlar, şarkılar çalındı.
Şişli, Şişhane-Tarlabaşı ve Dolmabahçe kolları daha yürüyüşe geçmeden alanda kalabalık bir kitle toplanmıştı. Saatler 10:30’u gösterirken 1 Mayıs Tertip Komitesi kürsüdeki yerini aldı. Kürsüden “Savaşsız, Sömürüsüz Bir Dünya İstiyoruz”, “Yaşasın 1 Mayıs”, “Yaşasın Halkların Kardeşliği” sloganları atıldı.
Alana ilk olarak TTB ve TMMOB’un başını çektiği Dolmabahçe kolu giriş yaptı. Bu koldaki gruplar arasında, TKP, Halkevleri, Yol-İş Sendikası, İşçi Kardeşliği Partisi vardı. 11:15’te Tarlabaşı kolundan alana giriş yapan KESK, “kamu emekçilerinin onurlu sesi, kendini mücadeleyle kanıtlamış KESK, hoş geldiniz” denilerek karşılandı. KESK’in alanda önceden belirlenen yerine ulaşmasıyla aynı koldan ilerleyen diğer gruplar da alana giriş yaptılar. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) bileşenleri, BDP ve EMEP yürüyüş kolunun sağından ilerlerken; ÖDP ve kızıl, disiplinli, coşkulu kortejiyle UİD-DER sol taraftan alana giriş yaptı.
Şişli kolundan alana giriş yapan DİSK ve Sendikal Güç Birliği Platformu kürsü tarafından coşkuyla karşılandı. Sendikaların ardından aynı koldan giriş yapan gruplar arasında sanatçılar, kültür dernekleri, taraftar grupları ve sosyalist gruplar vardı. DHF, BDSP ve Devrimci 1 Mayıs Platformu bileşenleri bu koldaydı. DİSK’e bağlı sendikalardan Birleşik Metal’e bağlı işyerleri kendi pankartlarıyla katıldılar.
Saatler 12’yi gösterirken hınca hınç dolmuş olan alana girişler hâlâ tamamlanmamıştı. Kitleler hala alana akmaya devam ediyordu. Kutlama programı başlamadan önce sunucular Türkiye’de işçilerin, emekçilerin, Kürt halkının, gençlerin, kadınların ve tüm ezilenlerin yaşadığı sorunlara, doğanın tahrip edilmesine, eğitim sisteminin gericiliğine dikkat çeken konuşmalar yaptılar. Sunumda, bu topraklarda işçilerin kazanılmış haklarına dönük Ulusal İstihdam Stratejisi ve kıdem tazminatının fona devri saldırıları eleştirildi. Sunum aralarında kürsüye çağrılan sanatçılar Nazım Hikmet’ten, Bertolt Brecht’ten ölümsüz dizeler seslendirdiler. Kürsüden çeşitli talepler de yükseltildi. Bu taleplerden biri de kanunen yılda 270 saat olarak belirlenen fazla mesai süresinin 90 saatle sınırlandırılmasıydı. Türkiye’de işçilerin Avrupa’ya kıyasla çok daha uzun saatler boyunca çalıştığı ama senede sadece 2 hafta tatil yapabildiği dile getirildi.
Sunumda ayrıca Roboski katliamının tüm sorumlularının yargılanması da talep edildi. Katliamın lanetlenmesi ve Kürt sorununun demokratik çözümünün talep edilmesi kitle tarafından alkışlar ve sloganlarla desteklendi. Konuşma aralarında çalınan Kürtçe ezgilerle alanı dolduran kitleler halaya çağrıldı. “Biji Bıratiya Gelan”, “Yaşasın Halkların Kardeşliği” sloganı, on binlerce insan tarafından hep bir ağızdan haykırıldı.
Saatler 13:50’yi gösterdiğinde bu topraklarda konuşulan tüm dillerde selamlama yapmak üzere çeşitli halklardan temsilciler kürsüye çağrıldı. 15 ayrı dilde “Yaşasın 1 Mayıs” denilerek selamlamalar yapıldı. Saat tam 14:00’da ise 1 Mayıs’ın kutlandığı 100’den fazla merkezde aynı anda yüz binlerce insan bir dakika boyunca “Faşizme Karşı Omuz Omuza” sloganını attı. Sloganın ardından kürsüden alana doğru rengârenk konfetiler püskürtüldü.
Eş zamanlı sloganların ardından Tertip Komitesi adına kutlamaların açılışını yapmak üzere kürsüye DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu geldi. Serdaroğlu, başkanlığını yaptığı Tertip Komitesi adına kitleyi selamladı. Serdaroğlu, yaptığı konuşmada 12 Eylül’ün ve 1 Mayıslarda katledilenlerin hesabının sorulmasını istedi, kitleyi 77 1 Mayıs’ında katledilen işçiler anısına 1 dakikalık saygı duruşuna davet etti. Saygı duruşunda sağlanan sessizliğin ardından 1977 şehitlerinin isimleri anons edildi ve on binlerce insan her biri için ayrı ayrı “burada” diye haykırdı.
Serdaroğlu’nun ardından kürsüye DİSK Genel Başkanı Erol Ekici ve KESK Genel Başkanı Lami Özgen geldi. TMMOB, TTB ve Sendikal Güç Birliği Platformu adına da birer konuşma yapıldı. Konuşmalar oldukça uzundu. Bu uzun konuşmalar alandaki kitleyi pasif bir konuma itti ve alanın boşalmasına neden oldu. Uzun konuşmalardan dolayı direnişçi işçilere de çok sonra sıra geldi ve direnişçi işçilere kısa konuşmaları dayatıldı. Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi, Maltepe Belediyesi, Kampana Deri, Samsun Devlet Hastanesi, GEA Klima, Toroslar EDAŞ ve Hey Tekstil direnişçileri adına konuşmalar yapıldı. Direnişçi işçiler alandan yoğun alkış aldı.
Direnişçi işçilerin ardından sosyalist örgütler ve demokratik kitle örgütleri adına ortak bir metin okundu. Türkçe ve Kürtçe okunan ortak metnin ardından sahneye müzik grupları çıktı. Koma Amed, Grup Yorum ve Kardeş Türküler’in ezgilerinin ardından 1 Mayıs 2012 kutlamaları saat 17:30’da sona erdi.
Son Eklenenler
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...