Buradasınız
Deri-İş’ten Sendikalar Yasa Tasarısına Karşı Eylem

Deri-İş Sendikası, 16 Ekimde, AKP hükümetinin Meclis’e getirdiği, “Sendikalar ve Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı”na karşı Tuzla Deri Organize Sanayi Bölgesi’nde basın açıklaması gerçekleştirdi. ABC Deri önünde toplanan işçiler, kortej oluşturarak sloganlar eşliğinde yürüyüşe geçtiler. Yürüyüş sırasında sık sık “Sendika Hakkımız Engellenemez”, “Hükümet Yasanı Al Başına Çal”, “Baskılar Bizi Yıldıramaz!” sloganları atıldı.
İlk olarak sözü Deri-İş Sendikası Tuzla Şube Başkanı Binali Tay aldı. Tay, konuşmasında çıkarılmak istenen yasaya karşı işçileri birlik ve dayanışma içinde olmaya çağırdı. Tay, daha sonra sözü Deri-İş Sendikası Genel Başkanı Musa Servi’ye bıraktı.
Basın açıklamasını gerçekleştiren Servi şöyle konuştu: “AKP hükümetinin Meclis’e getirdiği ve şu an Meclis gündeminde yer alan Sendikalar ve Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı ile işçi sınıfının kazanılmış hakları gasp edilmekte, sendikal örgütlülük tehdit edilmekte, aralarında sendikamızın da yer aldığı çok sayıda sendikanın toplu sözleşme yetkisine el konulmak istenmektedir. AKP hükümeti sermayenin, patronların istemleri doğrultusunda mevcut sınırlı haklarımızı yok etmek istemektedir. Yüksek işsizliği tehdit olarak göstererek kıdem tazminatımızı elimizden almak, düşük ücretlerle çok uzun saatler çalışmamızı talep etmektedir. İş cinayetlerinde her yıl yüzlerce işçi arkadaşımız hayatını kaybetmektedir.
Sendikasız işçiler, sigortasız ve kayıt dışı çalışmaya zorlanmaktadır. Sendikasız işçiler rahatlıkla işten çıkarılmakta ve tazminat alamamaktadır. Bu kölece çalışma koşullarına karşı tek güvencemiz örgütlülüğümüzdür. Bizler sendikalı olduğumuz için patronlarla pazarlık yapabiliyor, hak talep edebiliyor, sosyal haklardan yararlanabiliyor, fazla mesai ücretlerimizi, kıdem tazminatlarımızı alabiliyoruz. Sendikalı olduğumuz için, birlikte hareket ettiğimiz için bizleri işten rahatlıkla çıkaramıyorlar. Bizim güvencemiz sendikamızdır, birliğimizdir, yasal ve evrensel haklarımızın bilincinde olmamızdır.”Servi konuşmasına şöyle devam etti: “İşte bu nedenle bizleri sendikasız bırakmak, örgütlülüğümüzü, birliğimizi bozmak istiyorlar. Toplu sözleşme yapma yetkimizi elimizden almak istiyorlar. 4 ay önce havacılık iş koluna grev yasağı getiren AKP hükümeti, şimdi tüm mücadeleci, muhalif sendikaları yasa marifetiyle susturmak ve tamamen kendisine yandaş, sermayenin sözünden çıkmayan sendikalara hayatta kalma şansı vermektedir. Bizler bu tasfiye projesine izin vermeyeceğiz.”
Servi, yasanın içeriğine dair bilgi vererek konuşmasını şöyle sürdürdü: “AKP hükümeti, büyük bir yüzsüzlükle yasayı demokratik bir yasaymış gibi sunmaktadır. Halkımız yeni yasanın getirdiklerinden habersizdir. Örneğin, yeni yasayla işkolu barajı %10’dan ilk yıl için %1’e, ikinci yıl için %2’ye, üçüncü yıl içinse %3'e düşürülmekte ve bundan sonra %3 olması istenmektedir. Ancak aynı zamanda işkollarını birleştirerek işkollarındaki işçi sayısını arttırmakta ve baraj yükselmektedir. Yasa tasarısı 30’dan az işçinin çalıştığı iş yerlerinde, şayet sendikalı işçi işten çıkarılırsa mahkemede haklarını talep etmesine artık müsaade etmiyor. Sendikal baskı tazminatı ve 4 aylık maaşı, toplamda işçilerin aldığı en az 12 maaş tutarındaki tazminatı kaldırıyor. Deri sektöründe işyerlerinin büyük çoğunluğu 30 işçiden az çalışana sahiptir. Şu an örgütlü olduğumuz birçok işyerinde 30’dan az işçi vardır. 30’dan fazla çalıştıranlar için de firmayı alt şirketlere bölmek oldukça kolaydır. Bu da büyük bir tehdittir. Bu yasa tasarısı işverenlerin baskısı ile ülkemizde sendikal hareketi tasfiye etmek amacıyla hazırlanmıştır. Buna karşı çıkmalı, tasarıdaki kabul edilmesi mümkün olmayan bu maddeleri geri çektirmek için mücadele etmeliyiz. Ancak mücadele edersek toplu sözleşmemizi koruyabilir, toplu sözleşmeden doğan haklarımızı ve pazarlık gücümüzü sürdürebiliriz.”
Servi’nin konuşması sık sık “Türk-İş Uyuma Üyene Sahip Çık”, “Suskun Türk-İş İstemiyoruz”, “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz!” sloganlarıyla desteklendi.
TÜMTİS’in de destek verdiği basın açıklaması sloganlarla son buldu.
- Kamu Emekçileri Sefalet Dayatmasına Karşı İş Bıraktı, Alanlara Çıktı
- Kamu Emekçileri, Ancak Birleşirse Kazanabilir!
- KESK’ten Birlikte Mücadele Etme Çağrısı
- Kuryeler, Depo İşçileri ve Öğretmenler Hakları İçin Eylemde
- KESK İktidarın Sefalet Dayatmasını Protesto Etti
- Kötü Çalışma Koşullarına ve Sendikal Baskılara Karşı İşçiler Mücadele Ediyor
- Tez-Koop-İş Sendikasına Üye Kamu İşçileri ODTÜ’de Greve Çıktı
- Tekstil ve Belediye İşçileri Sendika Düşmanlığına, İşten Atmalara, Düşük Ücretlere Karşı Mücadele Ediyor
- Belediyelerde Ücret Gaspına, İşten Atma Saldırısına Karşı İşçilerin Tepkisi Büyüyor
- Kayseri ve İzmir’de İşçi Eylemleri
- İşçiler Sendika Düşmanlığına Karşı Mücadele Ediyor
- Omsa Metal İşçileri Sendika Hakları İçin Direnişte
- KESK’ten Çalışma Bakanlığı Önünde TİS Eylemi
- Akkuyu İşçilerine Jandarma Saldırısı
- SES: “Grevli Sendika Hakkı, Gerçek Toplu Sözleşme!”
- Cam İşçileri Grevde, İzBB İşçilerinin Direnişi Sonuç Verdi
- Sosyal Hizmet İşçilerinden Ortak Eylem: “Sefalete Teslim Olmayacağız!”
- İzmir Belediye İşçileri İşlerini Geri İstiyor
- KESK 8. Dönem TİS Taleplerini ve Mücadele Programını Açıkladı
- DİSK Emekli-Sen Ankara’da Emekli Buluşması Düzenledi
Son Eklenenler
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...
- Bombalarla yerle bir edilen Gazze’de artık ne sokak kaldı ne okul ne hastane… Ölüm çok, açlık derin… Açlığın ne olduğunu bilenler, “Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin” der. Çünkü açlık, insanın canının yavaş yavaş çekilmesidir, gözünün gördüğüne...
- İzmir Gaziemir Serbest Bölgede üretim yapan Digel Tekstil fabrikasında, sendikalı çalışmak istedikleri için işten atılan 15 işçinin direnişi devam ediyor. 14 Ağustosta TEKSİF Ege Bölge Temsilciliğinde, direnişçi işçiler ve sendika temsilcileri bir...
- İsrail devleti, Filistin halkına yönelik saldırılarını sürdürerek savaşın alevlerini büyütmeye devam ediyor. Dünyanın dört bir yanındaki işçi ve emekçiler ise emperyalist savaşa karşı öfkelerini dile getiriyor, savaşın ortasında kalan sınıf...
- Toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan, üreten, hizmet sağlayan, zenginlikleri var eden biz değil miyiz? Aynı sorunlarla boğuşan biz değil miyiz? Çürümeden, yozlaşmadan kurtulmak, nefes almak isteyen biz değil miyiz? Birbirimize ihtiyaç duyan biz...
- KESK, Ağustos ayının ilk haftasında alternatif TİS masası kurarak 2026-2027 Toplu Sözleşmesinde kamu emekçilerinin taleplerini duyurdu. İktidarın ilk zam teklifini açıkladığı gün Çalışma Bakanlığı önünde açıklama yaparak teklifi protesto etti. 13...
- İsrail devleti Filistin halkına yönelik saldırılarını her geçen gün arttırıyor. Filistin halkı yalnızca bombalarla, kurşunlarla değil abluka nedeniyle açlıkla da mücadele ediyor. Bölgede gıdaya erişim neredeyse imkânsız hale geldi. Ancak İsrail...
- Sırbistan’da geçtiğimiz yıl Kasım ayında Novi Sad şehrindeki bir tren istasyonunda meydana gelen çökme sonucu 16 kişi hayatını kaybetmişti. Yolsuzluk ve ihmalin yol açtığı bu felaketin üzerinden 9 ay geçti, ancak öğrenciler ve işçilerin öfkesi...
- Geçtiğimiz ay Emekçi Kadın köşemizde, 1840’lı yıllarda Ignaz Semmelweis adlı genç bir doktorun annelerin hayatını kurtaran mücadelesine yer vermiştik. Zorluklara, engellere, baskılara rağmen doğru bildiği yolda yürüyerek kadınların ve bebeklerin...