Buradasınız
UİD-DER İSİG Komitesi’nden Ziyaret
İSİG Komitesi’nden işçiler

Her gün Türkiye’nin çeşitli illerinden işçi ölümlerinin haberlerini alıyoruz. Neredeyse her ay ortalama 100 işçi kardeşimiz patronların kâr hırsına kurban giderek feci şekilde yaşamını yitiriyor. Geride gözü yaşlı, acılı sevdiklerini bırakarak…
Bir de bu iş kazalarında sakatlananların acılı yaşamları var. Sağlığını, işini kaybetmiş, yoksunluk içinde acılarla boğuşuyorlar. Tuzla İSİG Komitesi olarak bu acılı yaşamlardan birine daha tanık olduk. Ziyaret ettiğimiz işçi ağabeyimiz kendi sürecini şöyle anlatıyor. “Yıllarca tersanelerde kaynakçı olarak taşeron firmalarda çalıştım. Gözümüzün önünde birçok işçi arkadaşımızın yaşamını yitirişini gördüm. Herhangi bir kaza yaşandığında ne kendimiz çıkardık gemiye ne de bir başka işçinin çıkmasına müsaade ederdik. Ama bize rağmen gemiye çıkıp çalışanlar olurdu. Ve ‘açız, çoluğumuz-çocuğumuz var’ deyip çalışırlardı. Ama bu bizim sorunumuz. Biz Alevisiyle, Sünnisiyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Türküyle, Kürdüyle bir olmadığımız sürece bu sorunları yaşamaya devam ederiz. Benim geçirdiğim kazada olduğu gibi.”
Öfkesi giderek artan ağabeyimiz anlatmaya devam ediyor. “Ben Rota Liman’da yine kaynakçı olarak çalışıyordum. Burada yük indirilip bindirildiği için forkliftlerle aynı ortamda çalışıyorduk. Kazayı geçirdiğim gün çalıştığım alanda forkliftin çengelleri önce ayağıma çarptı, sonra üstüme devrildi. Gözlerimi açtığımda hastanede bir sedyede yatıyordum. Sol kolum ve bacağımda ciddi bir ezilme olmuş. Diğer ayak bileğimde ise kemik dışarı çıkmıştı. SGK’ya sigorta girişim yapılmadığı için iki gün bu halde sedyede yattım. Bacağıma platin taktılar. Ama vücudum platini kabul etmediği için bacağımda ciddi yaralar oluştu. Tedavisini olamıyorum. Bazı doktorlar kesilebilir diyor. Kolum ve bacağımda ise hissizlik var. Herhangi bir şeyi tutamıyorum. Uzun yürüyüş yapamıyorum. Yürümeye başladıktan bir süre sonra bacağımı hissetmiyorum ve düşüyorum. Doktorlar tedavim bitmeden işbaşı verdiler. Durumumu anlatmaya çalıştım, eğer işbaşı verirseniz beni işten çıkarırlar dedim. Doktorlar bana, çıkarırlarsa yeşil kart alır tedavine devam edersin diye akıl verdiler. Ve işbaşı verdikleri gün işten çıkarıldım. Bir buçuk yıl oldu, halen hastanelerdeyim. Sağlığımı kaybettim. Annesiz büyüttüğüm kızım oturduğumuz evin kilidini değiştirerek beni eve almadı. Üç gün hastanenin acillerinde yatıp kalktım. On kardeşimden yalnızca en küçüğü dayanamadı ve bana yardım etti. Şimdi kiradayım. Çalışamadığım için üç aylık kiram birikmiş durumda. Faturalarımı ödeyemiyorum. Yiyecek bir ekmeğim bile yok. Limon, mendil sattım sokaklarda. Belediyeye, kaymakama gittim. Dilenci değilim, kendimi geçindirecek iş istedim. Hep yüzüme kapandı kapılar.”
Bizler UİD-DER İşçi Sağlığı ve Komitesi olarak yaşanan acıların son bulmasını istiyoruz. İş güvenliğini maliyet olarak gören patronlara karşı örgütlenmediğimiz sürece hayatlarımız azap içinde ve yaşadığımız hayata kahrederek geçecek. Hayatlarımızın elimizden kayıp gitmesine izin vermeyelim.
Son Eklenenler
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...
- Kısa bir zaman öncesine kadar direnişte olan, direniş boyunca pek çok kez polis saldırılarıyla yüz yüze gelen bir işçi kardeşimizle 19 Mart’tan sonra yaşanan protestolarla ilgili haberleri izliyor, sohbet ediyorduk. Bir anda öfkeyle, “şunlara bak,...
- Siyasi iktidar yoksullaştırma politikalarını sürdürüyor. Enflasyon balyozunu işçi ücretlerine, emekli aylıklarına, kamu çalışanlarının maaşlarına indiriyor, ücretleri tuzla buz ediyor. İşçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin cebinden çalınan...
- TPI Kompozit işçileri grevlerinin 19. gününde İzmir Çiğli Kasaplar Meydanında buluşma gerçekleştirdi. İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler, ödenmeyen alacakları için 30...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...