Buradasınız
Punto Deri İşçileriyle Dayanışma Gecesi
DERİTEKS Sendikası’nda sendikalaştıkları için işten atılan Punto Deri işçileri, direnişlerinin 103. günü olan 22 Kasımda, Zeytinburnu Belediyesi Kazlıçeşme Kültür Merkezi’nde bir dayanışma gecesi gerçekleştirdiler. Geceye direnişteki Punto Deri işçileri, THY, DHL ve Kuzu Deri işçileri ile DERİTEKS Sendika temsilcileri ve DERİTEKS Genel Başkanı Musa Servi, Petrol-İş, Belediye-İş, Hava-İş, TÜMTİS, Avrupa Türkiyeli İşçiler Federasyonu (ATİF), Avusturya Komintern, Devrimci Demokratik Sendikal Birlik, sanatçılar, emekten yana kurumlar ve UİD-DER katılarak destek verdi.
Program, Punto işçilerinin “Yaşasın Punto Direnişimiz”, “Direne Direne Kazanacağız”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması” sloganları ve coşkulu alkışlar eşliğinde salona girmeleriyle başladı. İlk konuşmayı DERİTEKS Sendikası Genel Başkanı Musa Servi gerçekleştirdi. Servi konuşmasında, Punto Deri işçilerinin sendikalaşma ve direniş süreçlerine, hükümetin yasalarla sendikaların önünü kapatmaya çalıştığına değindi. Geçmişte yoğun baskılara karşı örgütlü işçilerin NETAŞ, Lastik-İş, Kazlıçeşme ve Migros’taki mücadelelerini hatırlatan Servi, şöyle konuştu: “Demek ki biz işçiler olarak ortak karar alırsak, güçlerimizi birleştirirsek elbette ki bu baskıları geri püskürtebiliriz, o zaman grev ve direnişlerimiz de başarıyla sonuçlanacaktır.” Ardından Pınar Aydınlar, Erdal Bayrakoğlu, İlkay Akkaya, İrfan Ertel işçilere destek amaçlı birer konuşma yaptıktan sonra türkülerini seslendirerek işçilere moral verdiler. İşçiler çektikleri halaylarla, sloganlarla salonu coşturdular. “Zafer Direnen Emekçinin Olacak”, “Sendika Hakkımız Engellenemez”, “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!” sloganlarını atan işçiler, sanatçıları uğurlarken birer çiçek verdiler.
Sahnede işçiler adına konuşma yapan Punto Deri işçisi Hülya Alptekin ve Ramazan Aygün sendikalaşma deneyimlerini, direnişi ve bu süreçteki dönüşümlerini anlattılar. Konuşmalar salondaki işçiler tarafından sloganlarla, ıslıklarla, alkışlarla desteklendi. Direnişteki tek kadın işçi olan Hülya Alptekin duygularını şöyle ifade etti: “103 gündür direniyoruz, sonuna kadar, hakkımızı alana kadar direneceğiz. Arkadaşlar, artık hepiniz duyun; bizler emekçiyiz, işçiyiz. Bizler haklarımızı mücadele ederek alabiliriz. Patronlar, arabalarının yanına bir araba daha almak için, bankada paralarını, sermayelerini yükseltmek için bizleri kullanıyorlar. Bizler onlardan evlerini, arabalarını istemiyoruz. Bizler sadece hakkımızı, anayasal hakkımızı kullanmak istiyoruz. Ben sendikaya üye olarak anayasal hakkımı kullanıyorum. Bana destek veren aileme ve sizlere teşekkür ediyorum.”Ardından Ramazan Aygün salondakileri selamlayarak şöyle konuştu: “Bu direniş gerçekten 44 yaşımda bana yeni bir okul olmuştur. Çünkü bilmediğimiz, doğru bildiğimiz birçok şeyin yanlış olduğunu öğrendik. Sendikalı olmadan önce bazı şeylere ufak bir pencereden bakıyorduk. Zannediyorduk ki gerçekler öyle. Öyle olmadığını da bu alanda, yani direniş alanında öğrendik. Sevgili arkadaşlar Punto’da olan sıkıntılar bu havzada deri ve tekstil alanında tüm işyerlerinde uygulanan sıkıntılardır. Bizler işverenimizden maaşımıza zam istemedik, bizler işverene malına ortak olalım da demedik. Mevcut maaşımızı bordrolara yansıtmasını istedik. Biz aslında anlatsak uzundur ama bizim meselemiz ovada otlayan üç öküz hikâyesi gibidir. İlk başta sarı öküzü verdik. 2005 ve 2009’da öküzleri sırayla verdik, baş başa kalınca o da bize dişlerini göstererek, sırıtarak güldü. Değerli dostlar şunu anladım ki örgütsüz çalışıp patronla, müdürle uğraşacağına; örgütlü çalış, patron, müdür seninle uğraşsın. Bunu da öğrenmiş olduk.”
Konuşmalar bittikten sonra direnişteki işçilerin sendikalaşma süreçlerinde patronla yaşadıkları çatışmayı anlatan kısa bir skeç sergilendi. Skeçte patronun sendikaya tahammülsüzlüğü, işçileri bölmeye çalışması çok gerçekçi bir dille anlatıldı. Patronun tavırları, örgütlü işçilerin tepkisinin mizahi bir dille anlatılması salondakileri güldürdü. Etkinlik birlik ve dayanışma mesajlarıyla sona erdi.
Dayanışma gecesinde UİD-DER adına da bir konuşma yapıldı, işçi dayanışmasının önemi vurgulandı. Aşağıda UİD-DER adına yapılan konuşmayı yayınlıyoruz.
Değerli konuklar, değerli deri işçisi kardeşlerim, DERİTEKS yöneticileri ve 100 gündür direnen Punto deri işçilerini, Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği UİD-DER adına selamlıyoruz.
Gerek ulusal gerekse uluslararası alanda sermayenin işçi sınıfının kazanılmış haklarına saldırdığı, kapitalist krizin bedelinin işçi sınıfına ödetildiği bir dönemden geçiyoruz. Uzun çalışma saatleri, düşük ücretler ve iş güvenliği önlemlerinin alınmaması yüzünden işçiler büyük zorluklar çekiyor, büyük acılar yaşıyorlar. Patronlar işçilerin sömürüsüyle palazlanırken, işçiler yoksulluk içinde yaşamaya devam ediyorlar. Sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma, esnek çalışma gibi saldırılar sonucunda işçilerin çalışma koşulları ağırlaşıyor. İşte bu ortamda çalışma ve yaşam koşullarını düzeltmek için mücadele eden Punto Deri işçileri patronun işten atma saldırısıyla karşı karşıya kaldılar. Fakat hakları için mücadele eden Punto işçileri, patronun saldırısına boyun eğmediler ve direnişe geçtiler.
UİD-DER olarak Punto Deri işçilerinin mücadelesini selamlıyoruz. Biz UİD-DER olarak biliyoruz ki örgütlenmeyen, mücadele etmeyen işçiler, ellerindekini de kaybetmeye mahkûmdur. Sendikalar yasasında yapılan değişiklikle sendikaların yetkileri ellerinden alındı. Barajın altında kalan sendikalardan biri olan DERİTEKS’i zorlu günler bekliyor. DERİTEKS ancak mücadeleci bir sendikal anlayışla bu durumu aşabilir.
Tüm sektörlerde olduğu gibi deri fabrikalarında da sorunlar devam ediyor. Bu sorunlara karşı deri işçileri mücadele ediyorlar ve DERİTEKS’te örgütleniyorlar. Buradan, işçi sınıfının birliğinin sağlanması ve güçlü bir sınıf dayanışmasının inşa edilmesi için çalışan derneğimiz UİD-DER adına, sendikalarında örgütlenip mücadele ettikleri için işten atılan ve halen direnişlerine devam eden Punto Deri’deki işçi kardeşlerimizi selamlıyor, mücadelelerinde başarılar diliyoruz. İşçi sınıfı örgütlü olur ve mücadele ederse kazanacak!
Yaşasın Sınıf Dayanışması!
Güne Hazırlan
Punto Deri İşçilerini Ziyaret Ettik
- İşçiler Hak Gasplarına, Baskı ve Yasaklara Boyun Eğmiyor
- Patronlar Saldırıyor, İşçiler Mücadele Ediyor
- Patronun Grev Kırıcılığına ve Jandarma Saldırısına Rağmen Lezita Grevi Sürüyor
- Durak Tekstil İşçileriyle Dayanışma Etkinliği
- Ücret Gasplarına, Düşük Ücretlere ve Baskılara Karşı Mücadeleler Sürüyor
- İşçiler Hak Gasplarına Karşı Mücadele Ediyor, Kazanıyor
- Perfetti’de Baskılar da Direniş de Devam Ediyor!
- Akkuyu Nükleer Santrali Şantiyesi İşçileri İş Bıraktı
- Hakları İçin Mücadele Eden İşçiler Kazanıyor
- Ücret Gasplarına, İşten Atmalara ve Baskılara Karşı Mücadeleler Sürüyor
- Gates Endüstriyel Metal Kauçuk’ta Grev Başladı
- Ekol Ofset ve Aunde Teknik’te Sendika Düşmanlığı
- Patiswiss’de Sendika Düşmanlığı Protesto Edildi
- Durak Tekstil İşçilerine UİD-DER’den Dayanışma Ziyareti
- Erciyas Grevini Ziyaret Ettik
- Esitaş İşçileri Sendikalı Olma Hakkını Mücadeleyle Kazandı
- Antep’te Düşük Ücret Dayatmasına Karşı İş Bırakma Eylemleri
- İşçiler Patronların Düşük Ücret Dayatmasına Boyun Eğmiyor
- Patronların Sendika Düşmanlığına Karşı İşçiler Direnişte
- Daha Yüksek Ücret İçin İşçi Eylemleri
Son Eklenenler
- Geçen gün metal işçisi arkadaşımla bir araya geldik. Çayımızı içerken sohbet etmeye başladık. Konumuz toplu iş sözleşmesiydi.
- İlk kez UİD-DER’le 1 Mayıs’a gelen arkadaşımız, 1 Mayıs’ın daha önce duyduklarından, anlatılanlardan bambaşka bir şey olduğunu söyledi. Kadınlar, çocuklar, işçiler el ele halaylar çektik, hepimiz kardeş gibiydik.
- Merhaba, ben İzmir de yaşayan bir gencim. İstanbul’a UİD-DER’le 1 Mayıs’a katılmak için geldim. 1 Mayıs öncesi hazırlıklar için derneğe gittim. Çok sıcak bir ortam ve dayanışma duygusu sarmıştı her yeri.
- Sarayları süsleyen altın, sultanların ve soyluların yaşamında zenginliğin en önemli ölçüsü olmuştur. Fakat bu zenginliği üreten zamanın köleleri ve günümüzün işçileri için bu maden her zaman acı, gözyaşı ve ölüm getirmiştir. Altın madenlerinde...
- Çalıştığım işyerinde uzun yıllardır çalışan ve EYT yasası çıktıktan sonra SGK’ya başvurup emekli olanlar var. Malûm, emeklilik maaşı iktidar eliyle kuşa çevrildi. Bizim patron da sayıları azımsanmayacak kadar çok olduğu için EYT’li işçileri bir an...
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...
- Dünya genelinde yoksulluk ve baskılar büyüyor, emperyalist savaşın alevleri gün geçtikçe yayılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunlar, krizler derinleşiyor. İşçi sınıfı ise kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten, birlik olup...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....