Buradasınız
Kasırgalar Kimleri Vuruyor?

Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga” tanımını kullanmıştı. 2024’te Dünya Bankası Başkanı, yoksulluk, iklim değişikliği ve savaşın oluşturduğu “kusursuz fırtına”dan söz etmişti. Geçtiğimiz haftalarda da Cumhurbaşkanı Erdoğan tüm dünyayı etkisi altına alacak şiddetli bir kasırganın geldiğini söyleyerek “ama biz hazırlıklıyız” dedi.
İçinden geçtiğimiz zamanı tarif etmeye çalışırken bu benzetmelerin yapılması tesadüf değil. Kapitalist sistem çeyrek yüzyıldır çok büyük krizlerle sarsılıyor. Hegemonya krizi, ekonomik kriz, iklim krizi, enerji krizi, siyasi krizler, göç krizi… Tarihsel miadını dolduran sistem artık birbirini tetikleyen çoklu krizler yaşıyor ve faturası giderek daha da ağırlaşıyor. Ancak egemenler fırtına/kasırga metaforunu sadece krizlerin sayısına, boyutuna ve şiddetine dikkat çekmek için kullanmıyorlar. Aynı zamanda önlem ya da hazırlık adı altında hayata geçirdikleri saldırı politikalarını, yürüttükleri çıkar savaşlarını emekçilerin gözünde meşrulaştırmak için de kullanıyorlar.
Bunun en çarpıcı örneği, emperyalistlerin dünyanın hâkim gücü olmak, işçi sınıfının sömürüsünden en büyük payı almak, yeryüzü kaynaklarını yağmalamak için yürüttüğü Üçüncü Dünya Savaşıdır. Bu savaş, milyonlarca insanın göç etmesine, yüz binlercesinin hayatını kaybetmesine, doğanın tahrip olmasına yol açıyor. Enerji krizini, gıda krizini, göç krizini büyütüyor, ticaret savaşları yaşanıyor. Dolaylı ya da doğrudan savaşın içinde yer alan tüm ülkelerin egemenleri, hiç utanıp sıkılmadan krizlerin derinleştiğinden, önlem almak gerektiğinden dem vurarak hayata geçirdikleri politikalarla işçi ve emekçilere çok ağır bedeller ödetiyorlar.
Mesela Avrupa ülkeleri enerji krizini gerekçe göstererek kapattıkları kömür santrallerini yeniden açtılar ve iklim krizinin başat nedenlerinden biri olan fosil yakıt üretimini arttırdılar. Elektrik, doğalgaz ve yakıt fiyatlarının yükselmesini, enflasyon artışını enerji krizine bağladılar. Tüm ülkeler savaşın ve küresel krizlerin “ulusal güvenlik” sorununa yol açtığını söyleyerek silahlanma yarışına girdiler, baskıcı ve otoriter yönetimleri işbaşına getirdiler. İşçi sınıfının ekonomik ve demokratik haklarına saldırdılar. Türkiye’de ve daha onlarca ülkede bütçeden silahlanmaya ayrılan pay artarken kamusal hizmetlerin payı küçültülüyor. Örneğin İngiltere silah ihracatını arttırırken kamu çalışanlarının ücretlerini kıstı. Almanya silah harcamalarını yüzde 30’un üzerine çıkarmak için sosyal yardım bütçesini azalttı. ABD Başkanı Trump, emekçilerden kıstığı kamu kaynaklarını İsrail’e milyarlarca dolarlık askeri yardım yapmak için kullanıyor. Emperyalist devletler göç krizini yaratan kendileri değilmiş gibi savaştan, açlıktan, ölümden kaçarak göç yoluna düşen milyonlarca insanı sorun olarak gösteriyor, göçmenlerin ülkeye girişini engellemek için Türkiye gibi ülkelerle kirli pazarlıklar, anlaşmalar yapıyorlar.
ABD-Çin arasında kızışan ticaret savaşlarına bakalım. Trump Çin menşeili ürünlerin gümrük vergisini yüzde 145’e kadar arttırdı, Çin de aynı şekilde ona cevap verdi. Amacının Amerikalı emekçileri korumak olduğunu söyleyen Trump’ın sloganı şu: “Amerikan malı al, Amerikan işçisi kazansın”. Oysa Trump’ın bu hamlesi Çin ve ABD arasında yürüyen hegemonya savaşının bir parçası ve Amerikalı emekçilerin ne yaşadığı umurunda değil. İki ülke arasındaki ticaret savaşlarının bedelini Çinli ve ABD’li emekçiler öderken silah, havacılık, enerji şirketleri vergi artışından muaf tutularak ihya ediliyor. Gümrük vergilerinin arttırılmasının ardından Amerika’da ürünler zamlandı, enflasyon yükseldi. Trump ise bildik “dış güçler” söylemine başvurarak “fiyatlar artıyor çünkü Çin bize karşı savaşıyor” diyor.
Türk, İngiliz, Alman, ABD’li ya da Çinli… Dünyanın bütün egemenleri farklı dillerde aynı şeyleri söylüyor, aynı politikaları hayata geçiriyorlar. Kasırgaları, fırtınaları besliyor hatta fırsata dönüştürüyor, sonra da emekçilere “bize destek verin, ne dersek inanın, politikalarımıza boyun eğin” diyorlar. Kasırgaların bedelini ödeyen, giderek yoksullaşan, ücretleri düşen, çalışma koşulları kötüleşen, hakları gasp edilen, bombalar altında can veren, göç yollarına düşen işçiler, emekçiler oluyor. Kasırgalar yaratan kapitalizme karşı, barışı, kardeşliği, eşitliği, huzuru, insanca yaşamı görebileceğimiz bir dünya için dövüşmeden bize kurtuluş yok.
“UİDER” Değil, “UİD-DER”
- Everest’e Tırmanmak da Sınıfsal!
- Filler, Karıncalar ve Kıssadan Hisse
- “Bu Sene Hiç Kiraz Yediniz mi?”
- Aşçı ya da Doktor… Çocuklarımız Ezilmekten Nasıl Kurtulur?
- Söyleyecek Sözümüz, Verecek Hesapları Olmalı
- Gazze ve İnsanlığın Onur Mücadelesi
- Bizi Güçlü Kılan Birlik ve Dayanışmadır!
- Emekten Yana Bir Bilim İnsanı: Alice Hamilton
- Kölelerin İsyanı, Ücretli Kölelerin Gücü
- İşçi Dayanışması 208. Sayı Çıktı!
- Brecht ve İşçiler İçin Sanat
- Örgütlü Olamayan Ucuz İşgücü Olur
- Komşunun Evi Yanarken…
- İşçi Gençlik Patronların Kölesi Olmayacak
- On Depo Benzin İle Ölçülen Emek
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Sağlıksız Bir Sağlık Anlayışı
- Kim Bu Herkes?
- Zeytin Ağacına Bile Düşmanlar!
- Emekten Yana Bir Bilim İnsanı: Alice Hamilton
- Kölelerin İsyanı, Ücretli Kölelerin Gücü
- Komşunun Evi Yanarken…
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Kim Bu Herkes?
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
Son Eklenenler
- Düşük ücretler, iş güvenliği önlemlerinin alınmaması ve ağır çalışma koşulları nedeniyle işçilerin yaşadığı sorunlar büyüyor. Çalışma yaşamını düzenleyen yasalar yalnızca kâğıt üzerinde kalıyor, patronlar hiçbir yaptırıma maruz kalmadan hukuksuz...
- Sosyal medyaya, Türkiye’nin geleneksel sermaye kesimlerinin önde gelenlerinden olan bir annenin paylaşımı düştü.
- Birleşik Metal-İş ve Türk Metal sendikaları 4 Eylülde sendika genel merkezlerinde basın toplantıları yaparak TİS tekliflerini açıkladılar.
- Rejimin toplumsal muhalefeti sindirmeye yönelik saldırıları artarak sürüyor. 2 Eylülde İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi, CHP İstanbul 38. Olağan İl Kongresini iptal etti. İl Başkanı Özgür Çelik’i ve yönetimi görevden alarak yerine kayyum atadı.
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Ankara Adalet Bakanlığı önünde, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten atılan emekçilerin görevlerine iade edilmesi talebiyle basın açıklaması düzenledi.
- Türkiye’de her yıl 3-9 Eylül tarihleri arası Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Haftasının amacını “halkın sağlığını korumak, geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle (bulaşıcı hastalıklar, çevresel...
- Kozasından çıkmaya çalışan kelebeğin hikâyesini bilir misiniz? Bir adam ormanda yürürken, bir kelebeğin kozasından çıkmaya çalıştığını görür. Saatlerce, kelebeğin küçücük bir delikten çıkmak için verdiği mücadeleyi izler. Ancak bir süre sonra...
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...