Buradasınız
Aile Hekimlerini Desteklemeli miyiz?
Gebze’den bir kadın petrokimya işçisi

Mücadele etmek, örgütlenmek ve dayanışma içinde olmak! Bu kavramlar biz işçilerden ne kadar uzak olabilir ki? Bir yerde haksızlık varsa o haksızlık dolaylı ya da doğrudan bizi etkiliyor. Aynı durum hak mücadelesi için de geçerli. Bu nedenle bir yerde grev ya da direniş olduğunda destek vermemiz, dayanışmamız çok önemli. Ama kimi işçi arkadaşlarımız farklı sektörlerde verilen hak mücadelelerinin dışında görebiliyor kendisini. Hatta şimdi anlatacağım örnekte olduğu gibi mücadele eden emekçilere öfke duyabiliyor.
Sağlık çalışanları son birkaç yıldır sık sık eylemler yapıyor, greve çıkıyorlar. Sağlık sisteminin her geçen gün daha da bozulması hem onları hem de hastaları mağdur ediyor. Hem çalışma koşullarının ağırlaşmasına tepki gösteriyorlar hem de herkes için nitelikli, ücretsiz ve sürdürülebilir bir sağlık hizmeti talep ediyorlar. Bunun için Mart ayının başında hekimler İstanbul’dan Ankara’ya yürüyerek taleplerini dile getirmişlerdi. 14 Martta ise ülke genelinde greve çıktılar. Hatırlarsanız Şubat ayında diş hekimleri, Aralık ve Ocak ayında da aile hekimleri greve çıkmışlardı. Aile hekimlerinin grevi, bizim işyerinde de işçilerin gündemine girdi.
Çay molasında bir arkadaşım söylene söylene yanımıza oturdu. “Bu hekimler de ne istiyorlar bilmiyorum ki… Kaç gündür çocuğu sağlık ocağına götüreceğim ama randevu alamıyorum” diyerek öfkeyle çay bardağını masaya vurdu. Ben de “evet grevdeler ama ben onlara kızmıyorum, hak veriyorum” dedim. Arkadaşım kızgın bakışlarını üstüme doğrultup “sen ne demek istiyorsun, benim çocuğum ateşler içinde yanıyor. Kaç gündür ateşini düşüremiyoruz, ama sen haklı olduklarını mı söylüyorsun” diyerek beni tersledi. Arkadaşımın bu tepkisi üzerine durumunu anladığımı ama hekimlerin neden grevde olduklarını kendisinin de anlaması gerektiğini söyledim. “Eğer aile hekimlerinin haklı grevlerine destek vermezsek ileride daha kötüsünü yaşayacağız, o zaman çocuğunu hastaneye götürmen daha da zorlaşacak” dedim.
Arkadaşım, “iyi de çocuk hasta, ben ne yapabilirim ki” dedi. Çocuğu hasta bir anne olarak endişeliydi, iktidarın Kasım ayında yürürlüğe soktuğu “eziyet yönetmeliği”nden haberi yoktu. Doğal olarak da greve anlam veremiyordu. Ona yeni yönetmeliğe göre Aile Sağlığı Merkezlerindeki hekimlerin antibiyotik, ağrı kesici ve mide ilaçları yazmasının kısıtlandığını, hekimin sorumlu olduğu nüfusta, kişinin 6 ay ASM’ye başvurmaması durumunda hekimin gelirinin kesileceğini anlattım. Hasta ile hekimi karşı karşıya getirecek olan bu yönetmeliğin geri çekilmesi için iş bıraktıklarını söyledim.
Bu arada biz de işyerinde toplu iş sözleşmesi sürecindeyiz. Taslaktaki taleplerimiz karşılanmazsa biz de greve çıkacağız. Yani biz nasıl ki daha iyi şartlarda çalışmak için mücadele ediyorsak, bunun için grevi kendimize bir hak olarak görüyorsak aile hekimlerinin grevini de aynı şekilde bir hak olarak görmemiz gerekiyor. Sağlık sistemindeki sorunların nedeni aile hekimlerinin hak arama mücadelesi değil. Tam tersine onlar sistemin düzeltilmesi için mücadele ediyorlar. İktidarın sağlık politikaları ise sağlık birimlerini ticarethane, hastaları da müşteri konumuna getiriyor. Sağlık Bakanının özel hastanesi var, dolayısıyla o da bir patron. Görüyoruz ki sağlık alanında çıkarılan yönetmelik ve yasalar patronlara hizmet ediyor. Aile hekimleri greve çıkarak sadece kendi haklarını değil halkın sağlık hakkını da talep ediyorlar. Bu nedenle hekimlere kızmak yerine onların mücadelesini kendi mücadelemiz olarak görmeli ve sahiplenmeli, sağlık hakkımızı elimizden alan iktidara tepki duymalıyız.
- “Gerçek Enflasyonun Altındaki Zammı Kabul Etmiyoruz!”
- “Deprem Siyaset Üstüdür” Yalanına Kanmamak İçin Örgütlü Mücadeleye
- On Binler Sırrı Süreyya Önder’i Sonsuzluğa Uğurladı
- Sırrı Süreyya Önder’i Kaybettik, İşçi Sınıfı Anısını Yaşatacak
- 1 Mayıs 1977’de Yaşamını Yitirenler Anıldı
- İSİG Meclisi ve İTO’dan Ortak Açıklama: “Çocuk İşçiliğiyle Mücadeleye!”
- Sırrı Süreyya Önder’in Kalbi ve İşçilerin Mücadelesi
- Bursa’da “Hak, Hukuk, Özgürlük” Yürüyüşü
- TTL Grevcisi Kadınlar: “Birimiz Hepimiz, Hepimiz Birimizdik”
- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB 1 Mayıs’ta Kadıköy’e Çağırdı
- Erlau İşçileri Sendikal Hakları İçin Mücadele Ediyor
- Esenyurt Belediyesi’nde Kayyum Yönetiminin İşten Atma Saldırısı Protesto Edildi
- Liseliler Ayakta: “Öğretmenime Dokunma!”
- Çayırhan Maden Ocağında Patlama: 2’si Ağır 14 İşçi Yaralandı
- Herkese Birinci Sınıf Sağlık Hizmeti İddiası ve Gerçekler
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Eğitim Sen’den ve Üniversite Öğrencilerinden Tutukluların Serbest Bırakılması İçin Eylem
- Kuzey ve Güney: İki Sınıfın Gerçek Hikâyesi
- Boykota Destek Genişledikçe İktidarın Saldırıları Büyüyor
- Büyük İnsanlığın Safında Bir Kalem: Sabahattin Ali
Son Eklenenler
- İzmir’de belediye işçileri birbiri ardına greve çıkıyor. Narlıdere Belediyesi işçileri 6 Mayısta grev başlattı, bir gün sonra talepleri kabul edildi. Konak Belediyesi işçileri ise 7 Mayısta greve çıktı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan...
- Bu 1 Mayıs’a kızım, torunum ve oğlumla katıldım. 1 Mayıs alanında çocuklarımın da yanımda olmasının heyecanımı ve mutluluğumu arttırdığını belirtmek isterim. Ben her yıl 1 Mayıs’a UİD-DER’le katılıyorum ve her zaman çok heyecanlanıyorum.
- TÜPRAŞ Rafineri'de kendilerine haber verilmeden taleplerinin çok altında zam oranlarına ve 3 yıllık sözleşmeye imza atılmasına tepki gösteren işçiler üretimi durdurarak, yürüyüş yaparak sözleşmeyi protesto etti.
- Hiçbir şey siyaset üstü değildir. Ekmekten suya, yediğimiz peynirin kalitesinden oturduğumuz evin sağlamlığına kadar her şey siyasetin içindedir. İş cinayetlerini “kader” diye yutturanlar, depremleri de “fıtrat” diye anlatıyorlar.
- Toplu İş Sözleşmesi (TİS) sürecinde olan belediyeler ile petrokimya sektöründeki fabrikalarda birer birer grev kararları alınıyor. İzmir’de Narlıdere Belediyesi işçileri grevin ilk gününde kazanım elde ederken Konak Belediyesinde 7 Mayısta grev...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü mücadelesi 1889’dan önce başlamıştı. Ancak 1 Mayıs 1889’da, 8 saat çalışma, 8 saat dinlenme ve 8 saat canımızın istediğini yapma talebiyle kitlesel olarak alanlara çıkıldı. 1 Mayıs bu başkaldırının ve daha adil bir...
- Genel-İş Sendikası İzmir 6 Nolu Şubenin örgütlü olduğu Narlıdere Belediyesine bağlı NARBEL’de çalışan işçiler toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 6 Mayısta greve çıktı. NARBEL işçileri bir müddettir ücretleri eksik ve...
- Bu mektubumda sizlere sınıf temelinde örgütlü olmanın ne demek olduğunu dilim döndüğünce anlatmak istiyorum. Önce kendi deneyimimden, ardından da 1980 öncesi işçi kuşaklarının örgütlü mücadelesinden örnekler vereceğim.
- 15 Nisanda geçirdiği kalp rahatsızlığı nedeniyle 18 gün yoğun bakımda kalan ve 3 Mayısta yaşamını yitiren Sırrı Süreyya Önder on binlerce insan tarafından sonsuzluğa uğurlandı. Siyasi parti yöneticileri, sanatçılar, gazeteciler, Barış Anneleri, Kürt...
- Sırrı Süreyya Önder’i, Sırrı Abimizi kaybettik. O, işçilerin birliği, halkların kardeşliği mücadelesine katkılarıyla hep yaşayacak, yüreğindeki umut ve direncin sembolü olan gülümsemesiyle hep saygı ve sevgiyle hatırlanacak.
- İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL’de işçiler toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin tıkanması üzerine 2 Mayısta tam gün iş bıraktı. 31 Mart yerel seçimleri sonrası İzmir Çiğli Belediyesinde tasarruf bahanesiyle işten atılan ve verilen sözlere...
- Dünya işçi sınıfı bu sene de 1 Mayıs’ı baskıcı ve anti-demokratik uygulamaların, işçi sınıfına yönelik saldırıların katlanarak arttığı bir dönemde karşıladı. Öfkesini ve taleplerini tek ses, tek yumruk olup haykırmak isteyen işçi ve emekçiler ABD’...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs, Türkiye genelinde kitlesel katılımla kutlandı. İstanbul başta olmak üzere birçok kentte alanlara çıkan yüz binlerce işçi ve emekçi, yaşadıkları ekonomik ve siyasal sorunlar...