Buradasınız
Birleşik Metal-İş’ten Türk Metal’e Çağrı: Gelin İşyerlerinde Referandum Yapalım
Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu
15 Şubat 2009 günü İstanbul Kadıköy’de yapılan, katılımı ve coşkusu oldukça yüksek mitingde izledikleri provokatif tavırlar nedeniyle işçi ve emekçilerin tepkisi sonucunda alanın dışına çıkarılan Türk Metal, yaptığı basın açıklamaları ile sendikamızı hedef almaya ve gerçekleri çarpıtmaya devam etmektedir.
Gerçeklerin kamuoyu tarafından bilinmesinde ve yaşananların iki sendika arasındaki gerilim gibi sunulmasına bir son verilmesi gerekmektedir.
16 Şubat tarihli basın açıklamamızda da belirttiğimiz gibi Türk Metal’e ve onun halka karşı kurulmuş bir terör örgütü olan Ergenekon davasından tutuklu genel başkanına gösterilen tepki mitingin büyük çoğunluğu tarafından paylaşılan bir tepkidir. Bu tepki, işçi ve emekçiler içinde yıllardır birikmiş bir tepkidir ve 50-60 kişilik beslemenin mitingi amacından saptırma girişimlerine karşı patlama noktasına ulaşmıştır.
Birleşik Metal-İş, bu esnada disiplinini koruyamamış ve sorumlu davranamamış olsa idi, bugün çok daha farklı şeyler konuşuluyor olacaktı. Kuyruklarını kıstırıp alanı terk etmek zorunda kalanların, kuyruk acısından bahsetmeleri komiktir. Bize teşekkür etmeleri gerekirken, işi tırmandırmaya çalışıyorlar. Genel başkanlarına haksızlık yapıldığını düşünüyorlar ise, bunun için başta örgütlü oldukları işyerlerinde varsa üretimden gelen güçlerini kullanarak sonuç almaya çalışsınlar.
Türk Metal’e gösterilen tepkinin patlama noktasına varmasının birden çok nedeni vardır.
Birincisi, bugüne kadar işçi hak ve özgürlükleri konusunda gerçekleştirilen hiçbir mitinge katılmamalarına rağmen, sadece genel başkanlarının tutukluluğu nedeniyle bu mitinge katılmışlar fakat mitingin amacı dışında tutum ve tavırlarını bütün uyarılara rağmen sürdürmüşlerdir. Bu tutumları, mitinge işyeri servisleriyle taşıdıkları işçiler tarafından da tepkiyle karşılanmış, işçilere giymeleri için dağıtılan “Özbek kafalı” tişörtler işçiler tarafından giyilmemiş, sendika bayrak ve flamaları taşınmamış, Türk Metal üyelerinin önemli bir bölümü alana girildikten hemen sonra alanı terk etmişlerdir.
İkincisi, çok değil 3-4 ay önce Manisa şube başkanlarının kamuoyuna açıkladığı belgeler, bu yapılanmanın işyerlerindeki örgütlülüğünü gerek kişisel servetlerinin büyümesi gerekse yan kuruluşlarına para aktarımı amacıyla kullandığı ortaya çıkmıştır. Ortaya çıkan yolsuzluk ve kişisel servetin büyüklüğü, yaşama savaşı veren yoksul işçilerin elbetteki tepkisini çekecektir. Türk Metal hesap sormak değil, hesap vermek durumundadır.
İşçi aidatlarından, ilgili ilgisiz yandaş kuruluşlara aktarılan milyarların, Özbek ve yöneticilerin kişisel hesaplarına geçirilen paraların, işverenlerden toplu sözleşmenin ucuza bitirilmesi karşılığı televizyon kuruluşu adına alınan paraların, yasadışı örgüte aktarılan milyarların, şubelere yönetici olarak atanan işçi olmayan ve ırkçı-milliyetçi ve Kırıkkale’lilerin hesabını vermeyenlerin söz söyleme hakları ve bizi ideolojik olmakla suçlama hakkı yoktur.
Keşke, sermayeye uşaklık, işçilere despotluk dışında; işçi aidatlarının üzerine yatma, toplu sözleşme ve işyeri yetkisi satarak zenginleşme dışında bir ideolojileri olabilseydi. Onların “vatanseverlik” ve “milliyetçilikleri”, “Türkiye aşığı olmaları” hırsızlıklarını, faşistliklerini ve sarı sendikal anlayışlarını gizlemek için kullandıkları bir maskeden başka bir şey değildir.
Üçüncüsü, miting “krizin bedelini ödemeyeceğiz” sloganı altında gerçekleştirilmiştir. Türk Metal, gerek imzaladığı sözleşmelerle gerekse kriz döneminde işyerlerinden 10 binlerce işçinin atılması karşısında en ufak bir tepki bile göstermemiştir. Tepki göstermeyi bir tarafa bırakın şube başkanları şirketlerin basın-yayın bürosu gibi çalışarak şirketler adına açıklama yapmışlardır. Bu ikiyüzlülüğün, bu sarı sendikal anlayışın tepki görmesinden daha doğal bir şey olamaz.
- Onbinlerce Türk Metal üyesi işten atılırken, ücret ve sosyal hakları budanırken neredeydiler?
- İşyerlerinde yasaya ve imzaladıkları sözleşmeye aykırı uygulamalar diz boyu iken neredeydiler?
- Krize karşı işyerlerinde direnmeyenler, nasıl bedel ödemeyecekler?
Dördüncüsü, Türk Metal; 12 Eylül darbesinin çocuğudur. 12 Eylül öncesinde metal işkolunun küçük sendikası, büyük sermayenin ve cuntacıların desteğiyle, kapısının önünden geçemediği işyerlerinin yetkili sendikası yapılmıştır. Türk Metal, 1983 yılında MESS tarafından ikinci kez kurulmuş ve tam 25 yıldır patronların ve siyasal iktidarların desteğiyle, işçiler açısından bir korku tüneli işlevi görmektedir. Bu gerçek, genelde bilinmeyen ve dikkate alınmayan bir gerçektir. Ama o kadar önemlidir ki, metal işçilerinin ve dolayısıyla işçi sınıfının tamamının nasıl bir denetim sistemi ile karşı karşıya olduklarını tüm açıklığı ile ortaya koymaktadır. Tam 25 yıldır, metal işçilerinin haklarının sermayeye peşkeş çekilmesi için çabalayan, her sözleşme döneminde işçilerin aleyhine sözleşme imzalamak için çırpınanların önündeki tek engel varıyla yokuyla mücadele eden Birleşik Metal-İş Sendikası’dır. Sermayenin ve siyasal iktidarın denetiminde, tek amacı işçilerin mücadelesini denetim altında tutmak olan bir sendikal yapılanma, 12 Eylül yasalarıyla perçinlenmiş egemenliğinin son günlerini yaşamaktadır. Hırçınlığının saldırganlığının esas nedeni budur.
15 Şubat mitingi bütün bunların açığa çıkmasına neden olmuştur. Bu sorunların çözümü ise sarı-işbirlikçi-taşeron Türk Metal’in miting alanından atıldığı gibi tüm işyerlerinden de işçilerin özgür iradesi ile atılmasıdır.
Bugünkü yasal düzenleme, bunun önünde engeldir. Ama biz ısrarla öneriyoruz ve adım atıyoruz. Birleşik Metal İş, yetkili olduğu bütün işyerlerine sandık koymaya ve işçilerin özgür iradeleriyle sendika tercihi yapmalarına ve bunun sonuçlarını kabullenmeye hazırdır. Gelin, yetkili olduğunuz tüm işyerlerine sandığı koyalım ve işçilerin sendika seçme özgürlüğünün gerçekleşmesini sağlayalım. Bizim en ufak bir korku ve endişemiz yok. Yeter ki, işçiler üzerlerinde hiçbir baskı olmadan, özgür iradelerini sandığa yansıtabilsinler. Boş laflarla ve gerçeğe aykırı beyanlarla altınızdan kaymakta olan zemini durduramazsınız.
- Türk Metal bu adımı atabilecek mi?
- Yetkili olduğu işyerlerine işçilerin sendika tercihini özgürce belirlemeleri için sandık konulmasını kabul edecek mi?
Tüm işyerlerinde referandum önerimizi kamuoyu önünde bir kez daha yineliyoruz.
Türk Metal’in Miting Oyunu!
İşçi Çocuğu
Son Eklenenler
- Türkiye’deki grev ve direnişlere her geçen gün yenileri eklenirken işçilerin mücadelesi dayanışmayla büyüyor. Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmelerinin özelleştirilmesine karşı işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Genel Maden İşçileri...
- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde her yıl olduğu gibi bu yıl da emekçi kadınlar alanları doldurdu. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar onlarca kent ve ilçede protesto yürüyüşleri, nöbet eylemleri...
- Yunanistan’da 20 Kasımda pek çok sektörden on binlerce işçi genel greve çıktı. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen grevle birlikte 70 şehirde protesto...
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....
- Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri adlı taşeron şirket bünyesinde çalışan inşaat işçileri gasp edilen 2 aylık ücretleri ve tazminatları için 20 Kasımdan beri fabrika önünde eylem yapıyor. Yapı ve Yol İşçileri...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...