Buradasınız
Sinter ve Gürsaş İşçileriyle Söyleşi
UİD-DER: Direnişinizin 100. gününe giriyorsunuz. Direnişinizin son durumu hakkında bilgi verir misiniz?
Sinter işçisi-1: Fabrikada 100’e yakın işçi çalışıyor. 10 Nisanda üçüncü duruşmamız var. Vardiya halinde direnişimizi sürdürüyoruz. Sendikamız direnişi sahipleniyor. Direniş öncesi ücret ve mesai alacaklarımızı patron henüz ödemedi. Kimi arkadaşlarımız işsizlik parası alıyor.
Gürsaş işçisi: Gürsaş’ta tablo iyi değil. 24 kişi direnişe çıktık 3 kişi kaldık. 21 kişi bizden, kendilerinden ve sendikadan kaynaklı olarak direnişi bıraktılar. Mücadeleye inanmak lazım. İnançsız 300 gün dahi durmak beyhude olur. Bizler yapmamız gerekenleri tam olarak yapamadık.
UİD-DER: 100 günden geriye dönüp baktığınızda sizce genel olarak neler iyi yapıldı ve neler eksik bırakıldı?
Gürsaş işçisi: Direnişi canlı tutmak açısından eğitim ve yürüyüşler yaptık. Bildiriler dağıttık. Direnişi Kadosan, Kartal, Kadıköy, Sarıgazi, Ümraniye ve Avrupa yakasında yaymak amacıyla bildiriler dağıttık, yürüyüşler düzenledik. Eksiklerimiz ise en başta direnişte disiplin sağlayamadık. Sorumluluk almak, düzenli direnişe gidip gelmek, buralarda sorunlar çıktı. Direnişimizi buradaki sanayi havzasına yayamadık. Eğitim çalışmalarımızı çok iyi yapamadık. Sendikacıların da eksiklikleri oldu. Çoğu işçi arkadaşımızın ilk direnişiydi. Bizler niçin burada bulunmalıyızı, niçin direnmemiz gerektiğini çok iyi kavratamadık. Dostumuzun kim olduğunu düşmanımızın kim olduğunu çok iyi tartışamadığımızı düşünüyorum. Genelde aceleci davrandığımızı düşünüyorum.
Sinter işçisi-2: Aradan geçen 100 gün içinde hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmadım. Mücadelenin ne olduğunu anladık. Neleri kazandığımızı öğrendik. Çevreden gelen dayanışma ve yardımlaşma sayesinde yalnız olmadığımızı yaşayarak görmüş olduk. Direniş komitemiz ve aile komitemizin kurulması olumlu oldu. Kendini boşlukta hisseden arkadaşlarımızla konuştuk ve direnişe kazandık. İşçi haklarını savunan işçi örgütleriyle işbirliği yaptık. Yürüyüş ve basın açıklamalarımız oldu. İş-Kur’dan ödenek almayan arkadaşlarımıza bizler yardımcı olduk. Eksiklerimiz de oldu. Fakat ilk kez arkadaşlarımız böyle bir mücadeleye katılıyorlar. Sendikayı sadece bir imzadan ibaret görüyorlardı. İşverene kendimizi gösterirken güçlü olmalıydık. Kimi zamanlar bir arada bulunmadık. Buraya gelen işçi arkadaşların ek görevler alıp sorumluluk almalarını sağlayabilirdik. İnsanların bir uğraşlarının olması faydalı olurdu. Örneğin iş mahkemelerini dahi sendika yürütüyor. Bu durum kimi arkadaşları rehavete sürüklüyor. Sabahtan akşama kadar direniş yerinde bekliyorsak bir şeyler yapmalıyız diye düşünüyorum.
Sinter işçisi-1: Direnişi çok kişinin bırakmamasını olumlu buluyorum. İşçilerin yüzde 80’i işe geri dönmedi. Giden arkadaşlarımız çoğunlukla maddi zorluklar yüzünden gidiyor. Basın açıklamalarımız oldu. Direnişin iyi yanı işçilerin birbirine sahip çıkması olmuştur. Sesimizi basına, halka, belediye başkanlarına ve kaymakamlara dahi duyurmaya çalıştık. Kendi hakkımızı almanın nasıl olduğunu öğrendik. Ama içeride çalışan ve direnişi bırakan işçileri ikna edemedik. Sendika eğitimleri daha fazla olmalıydı.
Sinter işçisi-3: Patrona iyi bir ders verdiğimizi düşünüyorum. Bu direniş işçilerin birliği için faydalı oldu. Bizden sonra direnişe geçecek işçilere deneyim oldu. Bence işçiler sebepsiz yere direnişe gelmemezlik yapmamalı. İşçiler direniş yerinde morallerini bozmamalı. Patronların dedikodularına kanmamalıyız. Direniş patrona boyun eğen işçilerle mücadeleci olanları ayırt ediyor.
UİD-DER: Direnişiniz 100 gün daha sürse neler yapmak isterdiniz?
Gürsaş işçisi: İşten atılan ve iş bulamayan fakat direnişe gelmeyen arkadaşlarımı kazanmak isterim. Son zamanlarda kitle örgütlerinden destek gelmiyor, bizler yalnızlık hissine kapılıyoruz. Bu desteği yeniden büyütmek isterim. Somut olarak kamuoyu oluşturamadık. Ankara’ya gitmek veya Boğaz Köprüsünde eylem yapmak gibi ses getirici eylemler yapmak isterim.
Sinter işçisi-1: Henüz yeni işçiyim. Daha önce de deride ve tekstilde direnişlerde bulundum. İşsizlik parası alamıyorum. Üç aylık ev kiramı hâlâ ödeyemedim. Fakat direnişe katılıyorum. Direniş bir 100 gün daha sürse yine katılmaya devam edeceğim.
Sinter işçisi-2: Öncelikle ilk 100 gündeki yanlışları, hataları yapmak istemezdim. Yeni bir şey yaptığımızda daha önce bu deneyimleri yaşayan sendika ve işçi örgütlerinden fikir almalıyız. Burada işçi arkadaşlarımın daha etkili olmaları, daha iyi direnmeleri için bir şeyler yapmalıyız. İş dağılımı yaparak, gerekirse komitelerimizi fazlalaştırarak mücadelenin düzenli ve disiplinli olmasını sağlamalıyız.
Sinter işçisi-3: İlk önce direnişi her yere duyurmamız gerekiyor. İşçilerin dayanışmasını her yere duyurmak gerekiyor. Önümüzdeki 100 günün sonunda mücadelemizi kazanmak, sendikalı olarak işe geri dönmek istiyoruz.
UİD-DER: Eğer 100 günlük direniş olmasaydı ve sizler 100 günü fabrikada geçirseydiniz sonuç ne olurdu?
Gürsaş işçisi: 10 senelik işçilik hayatımda kaderime boyun eğip, susarak çalıştım. Hayatımda sendika ve mücadele yoktu. Olsa içinde olurdum. 100 günü doldurmanın onur ve gururunu yaşıyorum. Fabrikada olsam 10 senelik işçilik hayatımda değişen bir şey olmayacaktı. Bugün direnişte olmanın onurunu yaşıyorum.
Sinter işçisi-2: Fabrikadaki 100 günün en azından eylemden daha kötü geçeceğini düşünüyorum. Ve eyleme başlama nedenimiz zaten fabrikadaki kötü durumdu. İçerideki 100 gün dışarıdaki 1 güne değmez. İçeride çalışsaydık yasal haklarımız kaldırılmış, hafta sonu mesai saatlerimiz düşürülmüş olacak, maaşlarımızı geç alacak, işveren yanlısı olan amirler işçileri eziyor, evli ve onurlu insanların kaldıramayacağı küfürler ediyor olacaktı ve bizler bu onursuzluklara maruz kalacaktık.
Sinter işçisi-1: Fabrikada olsaydık bugün 200 kişi işten atılmıştık. Köle gibi çalışmaya devam edecektik. Maaşlar ve ikramiyelerimiz üçe bölünecekti. Kömür yardımları iptal edilmişti.
UİD-DER: Bu direniş size ne kazandırdı?
Sinter işçisi-1: Neyin ne olduğunu öğrendik. Sendika yokken biz direnen işçilere çoğunlukla gülüyorduk, ilgilenmiyorduk. Fakat aynı durum bizim de başımıza geldi. Bu direnişten öğrendiğim, rahmetli babam dahi patronum olsa, ona da güvenmeyeceğim.
Gürsaş işçisi: Direnişte kimin dost kimin düşman olduğunu gördüm. Düzen partilerinin kime hizmet ettiğini gördüm. İşçi ve emekçilerin birlikte örgütlenmek ve mücadele etmekten başka çaresinin olmadığını gördüm.
Sinter işçisi-2: Her ne kadar bu işlerin acemisi olsam ve bu acemilikten dolayı her şeyi zamanında yapamasam da, buralardan ders çıkartarak ileride yaşayacağım benzeri durumlarda nasıl davranacağımı öğrendim. İlerideki mücadelelerde etrafımdaki insanlara hangi tür artılar kazandıracağım konusunda deneyim sahibi oldum. Bir günlük mücadele, 100 yıllık mücadele… İşçilerin yapması gereken bu sistemi kökten değiştirmek ve bitirmektir.
Tuvalet Takip Sistemi
Direne Direne Kazanacağız!
- Oryantal Tütün Grevcilerinin Anlattıkları
- Manisa’da Mercan Makina’da Direniş Başladı
- Tütün ve Maden İşçileri Aileleriyle Grevde, Eylemde!
- Tütün, Tekstil, Maden İşçileri Mücadeleye Devam Ediyor
- İzmir’de Sunel Tütün İşçileri Greve Çıktı
- Temel Conta İşçilerinin Grevi Devam Ediyor
- Urfa’dan Trabzon’a, İnşaattan Enerjiye İşçiler Mücadele Ediyor
- Chinatool ve Green Transfo Grevlerinde Anlaşma Sağlandı
- Antep’te Tekstil İşçilerinin Düşük Zamlara Karşı Mücadelesi Sürüyor
- Chinatool Otomotiv İşçileri Greve Çıktı
- Antep’te Tekstil İşçileri Düşük Zamlara Karşı Mücadele Ediyor
- Kaynak Tekniği İşçileri Grevde
- Yolbulan Metal İşçileri Eylemlerine Devam Ediyor
- GE Grid Solutions Grevinde Anlaşma Sağlandı
- Schneider Elektrik’te Anlaşma Sağlandı
- Genel-İş Üyesi İZBB İşçileri İş Bıraktı
- Her Yer Bizim Düzenimiz Olsun Diye
- Direnişçi Polonez İşçileri: “Direne Direne Kazandık!”
- Polonez Direnişçisi: “Biz Başardık, Şimdi Hep Birlikte Başaralım!”
- Betek Boya’da İşten Atma Saldırısı
Son Eklenenler
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...