Buradasınız
1 Mayıs’a Katılmalıyız, Çünkü 1 Mayıs Onurumuzdur!
Ümraniye’den bir mobilya işçisi
Neden 8 saat çalışırız? İşçi-patron ilişkisi olduğu günden beri böyle miydi? Kim koymuştu bu dengeyi? 8 saat çalışma neyin bir sonucuydu ve ne sebep olmuştu ki, 8 saatlik işgünü kabul edilmişti?
1800’lü yıllar, ağırlıklı olarak kol emeğinin kullanıldığı ve çalışma şartlarının çok kötü olduğu yıllardı. 14-15 saat çalıştırılma karşılığında sadece karınları doyan işçilerin karşısında, inanılmaz şekilde büyüyen sermaye vardı. Bununla birlikte, örgütlenme ve grev gibi en meşru hakları dahi tanımayan siyasi ve hukuki bir sistem mevcuttu. Bu şartlar karşısında Amerikalı işçiler, 8 saatlik işgünü, çalışma ve yaşama koşullarının iyileştirilmesi için mücadele başlattılar. 1 Mayıs 1886’da yaklaşık 350 bin işçi greve çıktı. ABD tarihi, işçi sınıfının böylesine örgütlü ve kararlı tepkisine ilk kez tanıklık ediyordu. Tüm ülkede adeta yaşam durdu. İşçiler üretimden gelen güçlerini kullanıyordu. Dört işçi önderi Albert PARSONS, Adolph FISCHER, George ENGEL ve August SPIES, 8 saatlik işgünü mücadelesine önderlik yaptıkları için idam edildiler. Bugünkü 8 saatlik işgünü, Amerika’daki işçilerin örgütlü mücadelesi ve ödediği onca bedelin bir sonucudur. Sormak gerek şimdi: Albert PARSONS, Adolph FISCHER, August SPIES ve George ENGEL’e ve 1 Mayıs 1977 Türkiye’sinde o devasa Taksim mitinginde katledilen sınıf kardeşlerimize bir borcumuz yok mu?
İşçi sınıfının ortak tarihine ve ortak çıkarlarına sahip çıkan herkes, 1 Mayıs ve 1 Mayıs gibi önemli ve anlamlı günlere hak ettiği değeri göstermelidir. Bizler bugün elimizde olan ve geçmişte kazanılan birçok hakkın nasıl ve ne şekilde kazanıldığını unuttuğumuz içindir ki, birer birer kaybediyoruz. Nasıl mı dersiniz? Daha düne kadar Tekel işçileri kadrolu çalışıyorken, şimdilerde 4/C kapsamına girmemek ve o statüyü reddetmek için direnişteler ve haklılar da. Sendikalı çalışmadan sendikasız çalışmaya, kadrolu işten sözleşmeliye, esnek çalışmadan işçi kiralamaya kadar giden bu hak kayıpları, sizce yalnızca kriz ve zor günlerin kemer sıkma politikası mıdır? Yoksa tarihini unutmuş bir sınıfın uğradığı hezimet midir? Siz ne derseniz deyin, bazen ekmek değil “onur” olmalıdır derdimiz. Ve onurumuz için, ortak bilinç ve tarihimiz için o meydanlarda olmak zorundayız. Bugün her yerde, görünmeyen, hissedilmeyen bir savaş içindeyiz. Birçok fabrikada işten atmalar sürüyor. Atılanlar açlığa, işinde kalanlar da işten atılabilirim korkusuyla sessizliğe, korkaklığa ve de yılgınlığa terk edilmekte. Oysa bugünkü vurdumduymaz tavrımız yarının açlığı olacaktır. Yarının açlığı daha da keskinleşen hak kayıplarına bizleri sürükleyecektir. Amerikan tekstil işçisinin onurlu ve dik duruşuyla kazanılan 8 saatlik işgününü ya da maden işçilerinin onuruyla kazanılmış sendikal hakları kaybetmemek için 1 Mayıs’ta alanlarda olmak zorundayız.
Bizi güçsüz bırakan yalnızca örgütsüz oluşumuzdur. İşte böylesi önemli günlerde örgütlülüğümüze ve de üretimden gelen gücümüze sarılıp alanlara inmeliyiz. 1 Mayıs onurumuzdur! 1 Mayıs tarihimizin en onurlu sayfalarından biridir. 1 Mayıs, elde ettiğimiz hakların bedelini kanla ödediğimiz bir günün adıdır, bir nişanedir. Tıpkı bir işçi önderinin dediği gibi “işçi sınıfının ekmekten çok onura ihtiyacı vardır!” ve bu onur 1 Mayıs’ta sınıfının yanında olmaktır.
Krizin Faturası Patronlara!
1 Mayıs’a Doğru: İşçiler Konuşuyor /3
Son Eklenenler
- 30 Kasımda KESK tarafından Ankara’da düzenlenecek miting öncesi 2021 Tüm Emekliler Sendikası çeşitli kentlerde “Emekliler Ankara’ya Yürüyor” başlıklı basın açıklamaları gerçekleştirdi. Tekirdağ’da Hasan Ali Yücel Meydanı’nda gerçekleştirilen...
- Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarının özelleştirilmesine karşı yeraltında ve yer üstünde eylemler yapan Türkiye Maden İşçileri Sendikası ve Tes-İş Sendikası üyesi işçiler, Enerji Bakanlığıyla yapılan görüşmelerden olumlu sonuç alınamaması...
- Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla, başta İstanbul olmak üzere pek çok kentte, sendika yöneticilerinin, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü üyelerinin, gazeteci ve yazarların aralarında olduğu 200’den fazla kişinin gece yarısı...
- Türkiye’nin dört bir yanında, ücretlerini yükseltmek, sendikalaşmak istedikleri için mücadele eden işçiler çeşitli engellerle karşılaşıyor, işten atılıyor, baskıyla sindirilmek isteniyor. Siyasi iktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin...
- İspanya’nın Barcelona kentinde on binlerce emekçinin katılımıyla 23 Kasımda yüksek kira fiyatlarına karşı bir protesto gösterisi düzenlendi. Konut kiralarının düşürülmesi ve daha iyi yaşam koşulları talepleriyle bir araya gelen işçi ve emekçiler,...
- 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında 23 ve 25 Kasımda dünyanın dört bir yanında emekçi kadınlar meydanlara çıkarak öfkelerini haykırdı. Kapitalizm altında çifte ezilmişliğe maruz kalan emekçi kadınlar, kadına şiddetin...
- Bizim mahallenin gençlerinin her birine okuyacakları kitaplar almak için Konak’tan Kemeraltı’na girdim. Kitabın adı Küçük Kara Balık, yazarı Samed Behrengi. Kitap her yaştan işçilere ve işçi çocuklarına dereden çaya, çaydan ırmağa, ırmaklardan...
- Yıllar önce çok sevdiğim, dertlerimizi, sevinçlerimizi paylaştığımız ama hayata dair fikirlerimiz ayrı olan bir arkadaşımla aynı dönemde hamile kaldık. Onu hamile olduğu için işten çıkardılar ve buna karşı çok fazla direnemedi. Patron bana da,...
- DİSK Genel Başkan Yardımcısı ve Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan ile Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı ve DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Kemal Göksoy’un 26 Kasımda sabaha karşı bir ev baskınıyla gözaltına alınmaları üzerine DİSK...
- Türkiye’deki grev ve direnişlere her geçen gün yenileri eklenirken işçilerin mücadelesi dayanışmayla büyüyor. Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmelerinin özelleştirilmesine karşı işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Genel Maden İşçileri...
- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde her yıl olduğu gibi bu yıl da emekçi kadınlar alanları doldurdu. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar onlarca kent ve ilçede protesto yürüyüşleri, nöbet eylemleri...
- Yunanistan’da 20 Kasımda pek çok sektörden on binlerce işçi genel greve çıktı. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen grevle birlikte 70 şehirde protesto...
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...