Buradasınız
Konveyör İşçilerine!
İşten Atılan ve Haklarını Arayan Konveyör İşçileri
Bir süredir fabrikada yaşanan değişiklikler ve bizler hakkında sarf edilen “terörist”, “çapulcu”, “başkasının sırtından geçinen” gibi söylemler nedeniyle zaten bildiğiniz gerçekleri tekrar paylaşmak istiyoruz.
Bir süre önce, Konveyör patronu Hasan Basri Aksu, fabrikada işçilere bir mektup dağıttı. Mektubunda grup psikolojisinden anladığını ifade eden Hasan Basri Aksu, üretim alanında da yıllardır bu psikolojinin nimetlerinden faydalanmaktadır. Kastettiği bu psikoloji, yıllardır bizlerin türlü yollarla korkutulup sindirilmemize ve birbirimiz arasındaki güveni yok etmeye hizmet etmiştir.
Şirketleri bünyesinde 1200 çalışanı bulunan ve “safkan ’68 kuşağından” olan Konveyör patronu, milyon dolarlık anlaşmalarını riske atmamak için tüm çalışanları kayıt altına almak zorundadır. Firmalarla anlaşmalarını riske etmek istemeyen Hasan Basri Aksu, yıllardır bizlerin hayatını riske atmaktadır. Buna rağmen arsızca “çalışma kanunu ne diyorsa o” prensibi ile çalıştığını iddia etmektedir. Peki,
- Zorunlu mesailere bırakılıyoruz (yılda en fazla 270 saat mesai yapmamız gerekirken, bizler neredeyse bir ayda bu toplama ulaşıyoruz)
- Sağlık memurunun tam gün fabrikada kalması gerekirken, yarım gün fabrikada kalıyor
- Hastalandığımızda sağlık raporu alsak bile maaşımız kesiliyor
- İşten atıldığımızda (sözleşmeli-kadrolu fark etmeksizin) ihbar tazminatımız ödenmiyor
- İş kazaları yaşandığı durumlarda ilk müdahaleyi, sağlık personeli olmadığı için, bu konuya dair hiç bir bilgisi olmayan muhasebe elemanları yapıyor
- İşe gelmediğimiz günlerin yevmiyesi fazla mesai ücretlerimizden kesiliyor
- İnsani ihtiyaçlarımız (tuvalete gitmenin kısıtlanması, içme suyu yerine kuyu suyu verilmesi vb.) kısıtlanıyor
- Zorunlu ücretsiz izinlere çıkarılıyoruz ve bu izinlere tatil günlerimiz dahi eklenerek ücretlerimizden kesinti yapılıyor
- Etnik, mezhepsel, yöresel ayrımlar yapılıyor
- Bölüm sorumluları yetkilerinin haricinde davranıyor, hakaret hatta dayağa kadar ileri gidiyorlar
- Hamile arkadaşlarımız hamile oldukları gerekçesiyle işten çıkarılıyor
Bu uygulamalar yasalarda bu haliyle mi yer alıyor?
Bu nasıl “işçi dostu” patrondur ki, çalışanlarına zam yapmak için üç yıl beklemektedir? Üstelik zam oranları da memleket, cinsiyet, ispiyonculuk gözetilerek kişiye göre belirlenmektedir.
Bu nasıl “işçi dostu” patrondur ki, bizler uzun yıllardır çalışıp evimizi dahi geçindiremezken, Konveyör Avrupa’nın sayılı firmaları arasına girmiştir?
Bu nasıl “işçi dostu” patrondur ki, çalışanlara yılda bir ikramiye verebilmek için üç yıl çalışmasını zorunlu koşuyor?
Bu nasıl “işçi dostu” patrondur ki, klima, kombi ürettiğimiz halde yazın kavurucu sıcaklarda, kışın dondurucu soğuklarda bizleri klimasız, kombisiz çalıştırıyor?
Bu nasıl “işçi dostu” patrondur ki, mektubunda farkında olmadan da olsa içindeki niyetlerden bahsetmiş ve 1200 çalışanı düşman olarak gördüğünü dillendirmiştir?
Bu nasıl “işçi dostu” patrondur ki, iş kazalarının önlenmesi için hiçbir tedbir alınmazken, yaşanan iş kazalarının sonucunda dava açan arkadaşlarımızı karalayıp, bir de bunun üzerine bu davalara şahit olmak isteyen arkadaşlarımızı işten atmakla tehdit etmiştir?
Bu nasıl “işçi dostu” patrondur ki, çalışanları en ufak bir olayda tazminatsız işten atmakla tehdit etmektedir?
Arkadaşlar, bizler “sapı da samanı da” ayırıyor, kimin kimlerin sırtından geçindiğini biliyoruz. Ve eminiz ki sizler de biliyorsunuzdur. Patron, “bizleri en iyi temsil edecek olanın kendisi olduğunu” iddia ediyor. Peki, bugüne kadar haklarımızı gasp eden kendisi değil miydi? Bizler tüm bunları dillendirdiğimiz ve bu haksızlıklara karşı birlikte durduğumuz için işten çıkarıldık. Bizlerin “ayıklanması”nın fabrikada çalışan siz arkadaşlarımızın çıkarı adına yapıldığını iddia ederek patron kendi çıkarlarını korumak istemektedir. Bunun gayet farkında olan “safkan 68’li” Hasan Basri, bizlere selam vermeyi dahi yasaklamıştır.
Arkadaşlar, bizler hakkımız olanı ancak mücadele ederek kazanabiliriz. Tüm bu koşullarımızı birlik olarak değiştirebiliriz. Ücretsiz izinleri durdurduk. Ücretsiz izinleri ücretli izinlere çevirdik. Çıkışları durdurduk. Çalıştığımız depo bölümünün ısıtılmasına dönük adımların atılmasını sağladık. Biz bunları yedi kişi ile başardık. Tüm fabrika olarak birleşip mücadele ettiğimizde daha birçok sorunumuzu çözebiliriz. Kendimize ve işçi arkadaşlarımıza güvenmek bunun ilk adımıdır.
UPS İşçileri Direnmeye Devam Ediyor!
Akdeniz Çivi İşçilerine Polis Baskısı
- Polonez Direnişçisi: “Biz Başardık, Şimdi Hep Birlikte Başaralım!”
- Betek Boya’da İşten Atma Saldırısı
- Green Transfo’da Grev Başladı
- İşçilerin Grev-Direniş Rehberi
- İşçiler “146+Bir Polonez” Belgeselinin Galasında Buluştu
- Arıtaş Kriyojenik İşçileri de Greve Çıktı
- Metal İşçileri Yasak Tanımıyor, Grev Coşkusu Sürüyor
- Polonez Direnişçileri Çatalca Adliyesi Önünde
- Polonez İşçileri Baskılara Rağmen Mücadeleyi Sürdürüyor!
- Metal Sektöründe Bir Kez Daha Grev Yasağı
- Grev Ateşi Büyüyor: Grid Solutions ve Schneider Elektrik de Grevde!
- Grevlerden Direnişlere İşçilerin Mücadelesi Büyüyor
- Hitachi Energy’nin 4 Fabrikasında Grev Başladı
- Aile Hekimleri Grevde
- Çayırhan Maden ve Enerji İşçilerinin Eylemi Sona Erdi
- Direniş Çadırına Tezek Döktüren Korku
- Grev ve Direnişler Dayanışmayla Büyüyor
- Çayırhan Maden İşçileri: “Biz Çocuklarımızın Geleceği İçin Mücadele Ediyoruz”
- SASA İşçileri Ücret Gaspına Karşı Mücadele Ediyor
- UİD-DER’den Atakaş Çelik İşçilerine Dayanışma Ziyareti
Son Eklenenler
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...
- DİSK 24-27 Aralık tarihleri arasında bölge temsilciliklerinin olduğu şehirlerdeki vergi daireleri önlerinde, Ankara’da Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde “İnsanca Ücret Vergide Adalet” talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İşyerlerinde...
- Bir an için zifiri karanlıkta kaldığımızı düşünelim. Yanımızı yöremizi görememenin huzursuzluğuyla korkuya kapılırdık. Ne yazık ki bugün milyonlarca işçi ve emekçi yüreğinde benzer bir korku taşıyor. Çünkü dünyamıza egemen olan kapitalist düzende,...
- İşçi Dayanışması’nın 197. sayısında, Emekçi Gençlik köşemizdeki “Yaşadım Diyebilmek İçin” yazısında şöyle deniyordu: “Öyle bir zamandan geçiyoruz ki her geçen gün daha fazla sayıda genç arkadaşımızın kendine “en güzel yıllarım bu mu?” diye sorduğunu...
- Merhaba, ben Polonez işçisiyim. Daha doğrusu işçisiydim. Direnişimizin 163. günündeyiz, son 21 gündür direnişimizi Çatalca Adliye Sarayı önünde yürütüyoruz. Geçenlerde bir gazeteci arkadaşımız “2025’ten beklentiniz nedir?” diye bir soru sordu. “...
- Sendikalı, sendikasız, hatta sigortasız çalıştırılan işçi kardeşlerim, her yılın son ayında hepimizin kulak kesildiği asgari ücret tiyatrosu başlar. Bu sene de aynı şekilde adeta bir tiyatro izledik. Sınıf temelinde örgütlü mücadelenin bir parçası...