Buradasınız
Sefaköy’de “İş Cinayetlerini Durduralım!” Yürüyüşü
İşçiler ölüyor kardeşler. İşçiler ölüyor! Bir avuç kömür uğruna dünyayı ısıtan maden işçileri ölüyor. Göğü delen gökdelenler, rezidanslar uğruna inşaat işçileri ölüyor. Her sektörden işçi kardeşimiz, anamız, babamız, komşumuz, vardiya arkadaşımız, tanımadığımız binlerce işçi kardeşimiz sermayenin kâr hırsı uğruna can veriyor. Biz işçiler öldükçe patronların, para babalarının cüzdanları, banka hesapları şiştikçe şişiyor. Akan kan bizim kanımızdır! Verilen can bizim canımızdır! “Artık sermaye için verecek canımız, dökecek tek bir damla kanımız yok!” demeliyiz.
UİD-DER’in “İş Kazaları Kader Değildir, İşçi Ölümlerini Durduralım!” kampanyasıyla yüz binden fazla imza toplayıp Meclis’e teslim ettik. Yağmur, çamur, kar demeden binlerce işçi kardeşimize iş kazalarının nedenlerini anlattık. Onların sorunlarını dinledik. İşçilerin sesini Meclis’e taşıdık. Bu konuyla ilgili toplantılar, ev ziyaretleri, eğitim seminerleri gerçekleştirdik. Biz UİD-DER’li işçiler, işçi sınıfının en can yakıcı sorunlarından biri olan iş kazalarına ve iş cinayetlerine karşı işçi sınıfında bilinç ve örgütlülük yaratmaya ve öfkemizi, tepkimizi ortaya koymaya devam ediyoruz. Son olarak UİD-DER Sefaköy temsilciliği olarak bir eylem gerçekleştirdik.
14 Eylül Pazar günü Sefaköy metrobüs durağında bir araya geldik. Aramızda İranlı mülteci işçiler, işyerlerinde iş güvenliği önlemlerinin alınmasını talep eden fakat işten atılan direnişçi BEDAŞ işçileri, geçtiğimiz günlerde yaşadıkları sorunlar için eylem yapan Tema İstanbul inşaatında çalışan inşaat işçileri ve pek çok sektörden işçi arkadaşımız vardı. Bir işçi örgütüne yaraşır şekilde kortejimizi oluşturduk. Basın açıklamasını yapacağımız yere doğru yürüyüşe geçtik. İnşaat işçisi arkadaşlarımız başlarında baretleriyle “Mecidiyeköy, Soma, Davutpaşa, Ostim… İşçi Katliamlarının Hesabını Sormak İçin Örgütlenelim!” yazılı pankartı taşıdı. Pek çok işçi kardeşimiz iş cinayetlerini lanetleyen dövizler taşıdı. Yürüyüşümüz boyunca “Katil Şirket Hesap Verecek”, “İşçiler Ölüyor, Sermaye Büyüyor”, “İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek”, “Birleşen İşçiler Yenilmezler!” sloganlarını haykırdık. “İnşaatlar İşçilerin Canı Üzerinde Yükseliyor!” başlıklı bildiriler dağıttık. Bizi evlerinden, işyerlerinden gören işçiler alkışlarla yürüyüşümüze destek oldu. Yoldan geçen işçi ve emekçilerden sık sık “Helal olsun, çok doğru bir iş yapıyorsunuz!” gibi seslenişler duyduk. Pek çok işçi kardeşimiz kortejimize katıldı. Bir kadın işçi bizi açtığımız stantlardan tanıdığını işçiler için çok önemli şeyler yaptığımızı söyleyerek teşekkür etti. Bir tekstil işçisi işçilerin sorunlarının önemsenmediğini ve işçilerin; patronların ve siyasetçilerin umurunda olmadığını, bu sorunlara işçilerin sahip çıkması gerektiğini söyledi. Bildiri almak için yanımıza gelen bir öğrenci, Mecidiyeköy’de iş cinayeti yaşanan inşaatta çalışan bir işçinin kızıymış. Babası o gün çalışmış olsaydı bu olayın onun da başına gelme olasılığından bahseden öğrenci, bu gibi durumların kader sonucu olamayacağını tamamen iş güvenliği önlemlerinin alınmasına bağlı olduğunu söyleyip öfkeli bir şekilde tepkisini dillendirdi.
Sefaköy Taş Kasap önüne geldiğimizde temsilci arkadaşımız basın metnini okudu. UİD-DER’li işçi patronların iş güvenliği önlemlerine maliyet gözüyle baktığını, bu önlemler alınmadığı için işçilerin göz göre göre ölüme sürüklendiğini vurguladı. Daha 10 işçi kardeşimizin kanı kurumadan Torunlar İnşaat patronunun pişkince laflar ettiğini, yalanlar söylediğini ifade eden temsilcimiz, AKP hükümetinin de denetim görevini yerine getirmeyerek, sorumluları cezalandırmayarak iş cinayetlerine karşı patronlardan yana hareket ettiğini ifade etti. AKP’nin çok övündüğü ekonominin ve bu ekonominin lokomotifi durumundaki inşaat sektörünün işçiler açısından bilançosunun çok ağır olduğunu belirtti. Bu iş cinayetlerini durdurmanın tek yolunun diğer tüm sorunlarımızın çözümünde olduğu gibi örgütlenmekten, bir araya gelmekten geçtiğini söyleyen UİD-DER temsilcisi, tüm işçi kardeşlerimizi UİD-DER saflarında mücadele etmeye çağırdı.
Basın açıklamasının ardından sorunlarımız ve çözüm yolları üzerine sohbet etmek üzere UİD-DER Sefaköy temsilciliğine doğru yola koyulduk.
“İşçi Ölümlerine Hayır” standı
Basın açıklamasının bir gün öncesinde, 13 Eylülde Sefaköy’de stant açtık, bildiri dağıttık. İş cinayetleri her geçen gün artarak devam ediyor. Önlenebilecek olmasına rağmen patronlar, iş güvenliği önlemlerini maliyet olarak gördükleri ve önlem almadıkları için her ay 150’ye yakın işçi kardeşimiz yaşamını kaybediyor. Bir işçi kardeşimizin kanı kurumadan, başka bir işçi kardeşimizin ölüm haberini alıyoruz. Bu acı gerçeğe dikkat çekmek ve iş cinayetlerine karşı işçileri birleşmeye çağırdık.
Standımız işçilerin yoğun ilgisiyle karşılandı. Çünkü konuştuğumuz kişilerden çoğu ya iş kazası geçirmiş ya da tanık olmuştu. Geçtiğimiz günlerde Torunlar İnşaat’ta 10 işçi 32. kattan asansörle düşerek hayatını kaybetmişti. Bu durumu anlattığımız işçiler patronlara öfke duyduklarını, iş cinayetlerinin önlenebilir olduğunu, işçilerin ihmal sonucu öldüğünü söylediler. Standa gelen çok sayıda işçi, iş kazası geçirdiklerini ama hastane kayıtlarına iş kazası olarak yansıtılmadığını anlattılar. Bir işçi, arkadaşının çalıştığı sırada araba çarpması sonucu öldüğünü, fakat patronun kayıtlara kalp krizi olarak geçirttiğini anlattı. Bir inşaat işçisinin eşi ise, eşinin birkaç ay önce 2. kattan düşüp bacağını kırdığını söyledi ve ekledi: “Eşim kumun üzerine düşmüş, yoksa ölebilirdi. Şimdi çalışmaya başladı inşaatta. Her gün onu düşünüyorum huzursuz oluyorum. Ben o binalara bakınca bile başım dönüyor. Ama çalışmaya mecburuz. Önlemler alınmıyor, alınsa işçiler düşüp ölmez.”
İş cinayetlerine karşı işçilerin öfkesi birikiyor. Hükümetin ve bakanların “kader, fıtrat, sektörel vaka” gibi arsızca açıklamalarına karşın işçiler bu ölümlerin ihmaller zincirinden kaynaklandığının farkında. Marmarapark AVM inşaatında çalışmış bir işçi, çadır yangınında 11 işçinin ölümünden sonra, patronun çalışan işçileri 15 günlük izne çıkardığını anlattı. Bu örnek de gösteriyor ki patronlar işçilerin öfkesinden çok korkuyor. Çünkü çok iyi biliyorlar ki birleşen ve ayağa kalkan işçilerin karşısında hiçbir kuvvet duramaz. Biz işçiler de çalışırken ölmemek, sakat kalmamak, yoksulluk ve çaresizlik içinde yaşamamak ve patronların korktukları şeyi başlarına getirmek için birleşmeli ve mücadele etmeliyiz.
Esenyalı’da Film Gösterimi
Öğrencilerin “Muhteşem” Yaz Tatilleri
Son Eklenenler
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, 19 Ocakta Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eylem yaparak Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde çalışan öğretmenlerin ve terapistlerin sorunlarına değindi.