Buradasınız
Tekel İşçileri Çadırları Söktü
Ankara’dan UİDDER li işçiler
Direnişin 77. Gününde Danıştay 4-C’ye geçmek için verilen 30 günlük süreyi hukuka aykırı bularak yürütmeyi durdurma kararı aldı. Bunun üzerine, daha önce işçilere “Danıştay lehimize karar verirse çadırları kaldırıp illerimize döneriz” propagandası yapan sendikal bürokrasi direniş alanını bayram yerine çevirdi. İşçi ve emekçilerin Tekel işçilerinin mücadelesini sahiplenmesi nedeniyle çadırlara kolluk güçleriyle müdahale etmeyi göze alamayan AKP hükümeti, sendikal bürokrasiyle el ele vererek Tekel işçilerinin mücadelesini kırmaya yönelik bir hamle gerçekleştirdi ve çadırlar sendikanın işçileri ikna etmesinden sonra Türk-İş önünden kaldırıldı.
Bundan sonra bu hamleyi boşa çıkarmak için işçi sınıfı olarak önümüzde uzun bir süreç var. Mücadelenin hedefi 4/C’nin iptali olmalıdır. 4/C’ye tâbi olarak çalışmakta olan işçiler, 4/C’ye yeni geçen Tekel işçileri, özelleştirme sürecine alınmış Şeker Fabrikası işçileri ve bu saldırıyla yüz yüze bulunan diğer özelleştirme mağduru işçiler, aileleriyle birlikte bu mücadeleyi yükseltmelidirler. Hatta sadece bununla da kalmayıp tüm işçi ve emekçileri sürece dâhil etmek için çabalamalıdırlar. Çünkü mücadele sadece Tekel işçisinin mücadelesi değildir.
Bunun başarılması zordur ama imkânsız değildir. İşçi sınıfının tarihine baktığımızda bunun örneklerini görürüz. DGM direnişi, 15-16 Haziran Genel Direnişi mücadelemize ışık tutmalıdır. 70’li yıllarda, Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin kurulmasıyla ilgili yasayı işçi sınıfı kendine bir saldırı olarak görmüş ve buna karşı mücadele vermiş, grevler, direnişler ve çeşitli eylemler yapmış ve DGM’lerin kurulmasına izin vermemiştir. Yine 15-16 Haziran 1970’te o zamanın militan mücadelelerini veren ve toplu iş sözleşmelerinde çetin pazarlıklar yapıp kazanan DİSK’in kapatılmak istemesine karşı İstanbul’da binlerce işçi sokaklara dökülmüş ve örgütlerine sahip çıkmışlardır.
Bugün bizlerin yapması gereken de budur. Tarihimizi unutmamalı, Tekel direnişinde bugüne kadar yapılan eksiklikleri görüp onlardan dersler çıkarmalıyız. İşyeri komitelerimizi kurup sendikalarımızı bürokrasinin elinden kurtarmalıyız. Her bir işçi bu mücadelede görev almalıdır. Daha da önemlisi mücadeleye ailelerimizi de katmalıyız. İşçi sınıfının mücadelesi kadınıyla, erkeğiyle, çocuğuyla verilmesi gereken bir mücadeledir.
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...