Buradasınız
Yüreğim
Mersin’den UİD-DER’li bir kadın işçi

6 Şubat pazartesi günü sabaha karşı Maraş merkezli deprem birçok evi, hayalleri, umutları, gelecek planlarını, hayata ve insana dair ne varsa yerle bir etti. Tarifsiz acıların yaşandığı, insanı çaresizlik içinde bırakan bu acı gün; dakikaların saatlere dönüştüğü, güneşin bir türlü doğmak bilmediği bir karanlık bıraktı insanların üzerinde. Biz bu karanlığı yaşayan insanların acısını acımız bildik, elimizden ne geliyorsa yapmaya çalıştık. Sohbetlerimizde yaşanmışlıklar dinledik. Hiçbir acı başka bir acı ile karşılaştırılamaz elbette ama bir annenin feryadı vardı ki yaşanan acıların dili olmuştu, gözlerinden dökülen yaşlar başka ağıtlara karışmıştı. İstedim ki doğa olaylarının felakete dönüşmesine sebep olanların, bize bu acıları yaşatanların kimler olduğunu unutmayalım, öfkemizi hep diri tutalım, diri tutalım ki acılı yürekler zifiri karanlıklarda kalmasın. Dilimin döndüğü kadarıyla bir annenin ağıdını şiir ile paylaşmak istedim.
Yüreğim
Aldım yüreğimi koydum bir köşeye
ne çok acılar birikmiş
ne çok yaralar açılmış yüreğim…
Aldım yüreğimi koydum bir köşeye
bir ana yüreğinin tam karşısına.
Gözü yaşlı, dudakları titrek bir ana
anlatır anlatır bitiremez
anlatır anlatır ağlar.
İki eli iki yanda
simsiyah yaşmağı başta
dudakları titrer
feryadını taşıyamaz yüreğinde
ister ki acısı hiç dinmesin
anlatır anlatır bitiremez
küçük yavrusuna ağıdını
ister ki dünya alem duysun
gücüm yetmedi, gücüm yetmedi der
ufacık bedenini göstererek.
“Kucakladım yavrumu,
yavrum düştü kucağımdan
ben kucakladım yavrumu
yavrum düştü.
kurtarmak için
kaç kez düşürdüm bilmem!
her seferinde
kızdım kollarıma
yoruldum yorulmadım…
tekrar tekrar aldım yavrumu kucağıma
koşa koşa taşıdım
bir değil üç değil
yıkılan hastaneler yıldırmadı beni
vardım
yetiştirdim yavrumu.
Verdim hekimlere
dedim -kurtarın yavrumu…
Bekledim, bekledim ses yok
bağırdım Hasan Ali’m iyi mi?
Aradım Hasan Ali’mi
Bağırdım aradım, aradım aradım bağırdım…
Bulamadım…
Kimsede ses yok
güneş doğmadı ki göreyim Hasan Ali’mi
yer alt üst…
gök durmaz ağlar.
Ağlayan gözlere karışır her damla
biliyorum
güneş utandı doğmaya
gök sancılandı çığlıklarımızla
bereketini değil de
acımızı acısı belledi
doğmadı!
Yenigün doğamadı!
ben,
gittim geldim, gittim geldim
ölülerin üstüne basa basa
ölülerin ayaklarına takıla takıla
Hasan Ali’m, Hasan Ali’m
ses yok… ses yok…
Kimsede ses yok…
Çığlığım kayboldu.
Benim ki ana yüreği durmadı
hiç soluklanmadı
aradım aradım bulamadım…
sonunda,
Işık huzmeleri aydınlattı yavaş yavaş
bir benim yüreğim zifiri kara
‘iyileşsin Hasan Ali’m yeter bana’
her yer ceset
bez parçaları ile örtülü
üst üste insan bedenleri
ayaklarına yetmemiş bez parçaları…
her yanıma yıldırımlar düştü
köz oldum kavruldum
yandım yandım oyy ben yandım
nasıl yanmayayım
boylu boyunca yatan
bir çift ayak
ayaklarından tanıdım
baktım benim yavrum.
Ararken seni, kaç kez bastım üstüne yavrum?
Ararken seni, kaç kez ayaklarım çarptı ayaklarına?
Kucağımda öldüğünden habersiz
Kaç kez düşürdüm seni?
Bilemedim.
Bu acıya isim veremedim”
Ben,
Aldım yüreğimi koydum bir köşeye
ne çok acılar birikmiş
ne çok yaralar açılmış yüreğim…
Aldım yüreğimi koydum bir köşeye
bir ana yüreğinin tam karşısına.
Söyleyecek söz yok
ne onun yüreği sığar bedenine
ne de benim
Acısı acıma karıştı.
Gözyaşları öfkemin harcı oldu.
- Sıyrılıp Gelecek
- Uyanalım Artık
- Yaşamak En Güzel Şey Olacak
- Bıkmadan Söyle Sen Aynı Şarkıyı
- Yeter
- Perfetti Önünde Direniş Ağacı
- Umuda Yürüyenler
- Uzaklara
- Yürüyor İşçi
- Gazze
- Hayaller, Bıçaklar, Abdullah El Hamuud
- Unutma
- Sevdayı Taşımak
- Haydi, Sen de Gel!
- Küfe
- Yüreğim
- O Gün
- Ayağa Kalkacağım!
- Yıkılmalı Bu Düzen
- Umut Vardiyası
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...