Buradasınız
“İşgal Et!” Eylemleri Devam Ediyor
Wall Street işgalcileri kara kışa ve polis saldırısına rağmen eylemlerine devam ediyor
Kolorado’nun Denver bölgesinde polis hafta sonu çadır kampı kuranlara saldırarak 20 kişiyi gözaltına aldı. Birçok gösterici de yaralandı. Portland, Oregon, Nashville, Tenessee, Rochester, New York, Austin ve Teksas bölgelerinde de gözaltılar yaşandı. Eylül ayından bu yana ülke çapında yaklaşık 3 bin kişi gözaltına alındı. Son iki haftadır polis göstericilere saldırıyor ve bulundukları bölgelerden çıkartmaya çalışıyor. Polis kitlelere göz yaşartıcı gaz ve biber gazı sıkıyor. Bir motosikletli polis bir göstericinin ayaklarının üzerinden geçti. Aynı kişi polise karşı gelmek suçundan gözaltına alındı. Biber gazı kutularını insanların yüzlerine fırlatmaktan çekinmeyen polis, bazı göstericileri de hastanelik ediyor. Gözaltına alınanlar ancak 550 dolar kefalet ücreti ödeyerek çıkabiliyorlar. Polis eylemcileri bıktırmak ve vazgeçirmek için ellerinden geleni yapsa da eylemciler vazgeçmiyorlar.
New York’ta geçtiğimiz hafta belediye yönetimi eylemcilerin Zuccoti Parkında ısınmak için kullandıkları jeneratörleri “yangın riski” bahanesiyle toplatmasına rağmen, yağan karla boğuşan Amerikalı inatçı ve kararlı kardeşlerimiz eylemlerine devam ediyorlar. Devlet böylesine uygulamalarla kitleleri yıldıracağını sanıyor ama onlar daha kararlı biçimde eylemlerine devam ediyorlar. Dünya çapında işgalcilere yardım geliyor. Kimileri erzak kimileri para yardımı yaparak uluslararası dayanışmalarını gösteriyor. Daha da önemlisi enternasyonal dayanışma onlarca ülkede kitlelerin meydanlara çıkmasıyla vücut buluyor.Avustralya’da “İşgal et” eylemleri
Amerikalı işçi kardeşlerimizin “Wall Street’i İşgal Et!” hareketi tüm dünyada işçilerin eylemleriyle can bulmaya devam ediyor. Uluslararası dayanışmanın yükselmeye başladığı şu günlerde meydanlara çıkan Avustralyalı kitleler diğer işçi kardeşlerini de selamlayarak şehir merkezlerinde çadır kentler kuruyorlar. Polis kitleleri alandan çıkartmak için saldırıya geçiyor, yıldırmak için kitlesel tutuklamalar gerçekleştiriyor. 21 Ekim günü Avustralya’da protestoculara saldıran polis çadırları dağıtmış ve yaklaşık 100 kişiyi gözaltına almıştı. Ancak vazgeçmeyen işçi ve emekçiler 29 Ekim Cumartesi günü yeniden toplandılar, protesto gösterisi düzenlediler.
Bu kez pazar günü Melbourne’un Treasury Gardens Parkında toplanmak isteyen kitlelere karşı polis bölgeyi parmaklıklarla çevirdi. Aynı zamanda meydanda toplanan kitleyi tutuklamakla tehdit etti. Valilik de ağaçlara zarar verileceği gerekçesiyle çadır kurmanın yasadışı olduğunu belirten broşürler dağıttı. Göstericiler RMIT üniversitesine doğru yöneldiler ve üniversitede kamp kurmak istediler. Ancak atlı polisler üniversitenin etrafını kuşattılar ve kimseyi alana sokmadılar. Küçük bir grup devlet kütüphanesinin önüne giderek geceyi orada geçirdi.
İşçileri temsil ettiklerini söyleyen sendikaların ve İşçi Partisi’nin yeterli örgütlülüğü sağlamadığını söyleyen kitleler, daha mücadeleci bir sendika ve parti istediklerini dile getirdiler. Eyleme katılan bir genç “İşçi Partisi bu sistemin bir parçasıdır. İşçileri temsil etmiyor. Aynı şekilde sendikalar da öyle. İşçi Partisi sendikalar aracılığıyla işçilerin gücünü kontrol altında tutuyor. Toplu sözleşme hakkımızı, iş güvencemizi artırmak için hiçbir şey yapmıyorlar. İşçilere ücret kesintilerini kabul ettirdiler. Başka bir fırsat sunmuyorlar” dedi. Bir başka genç ise “Gillard hükümeti tamamıyla çökmüştür. Hükümet sosyal haklarda kesinti yapacağını açıkladığında benim için sürpriz olmadı. Bizim haklarımızı elimizden alıyorlar. Bu gerçek demokrasi değildir. Parlamentoda seçmemiz için yalnızca iki parti var. Ama ikisinin de politikaları aynı” dedi.
Londra işgalcileri tahliye edilmek isteniyor
15 Ekimde “Wall Street’i işgal et” hareketiyle dayanışmak için Londra’da yapılan eylemde kitleler Londra borsa binası önünde çadır kampı kurmak istemişlerdi. Ancak kitleleri polis engelleyince protestocular St Paul kilisesinin önüne çadırlarını yerleştirdiler. Kilisenin rahibi ilk başta barışçıl gösterileri hoş karşılayacağını ve sosyal adaletsizlik konusunun kiliseyi de ilgilendirdiğini söyleyerek çadır kurulmasına izin vermişti. Daha sonra ise kilise yönetimi kamp kuranların toplum sağlığını ve güvenliğini tehdit ettiği gerekçesiyle katedralin kapılarının kapatılacağını açıkladı. Aslında bu tür iddialar çadır kuranlara karşı, toplumda tepki yaratmayı istemekten ileri geliyor. Medya da kilise ve sermaye ile ortak bir tutum almış bulunuyor. Taleplerini kabul ettirmek isteyen emekçilere karşı tepki yaratılması için yalan haberler yapıyorlar. Daily Telegraph gazetesi, çadırların polis tarafından termal kamerayla gece boyunca gözlendiğini, 10 çadırdan 9’nda hiç kimsenin kalmadığını ve göstericilerin gündüz çadırlara geldiğini, şehri karıştırmak istediklerini, akşamları ise evlerine döndüklerini yazdı. Ancak göstericiler de benzer teknolojiyi kullanarak çadırların gece boyunca da boş olmadığını kanıtladılar.
Şimdilerde ise 240 çadır için tahliye kararı çıkartılmak isteniyor. Çünkü çadır kuranların varlığı ana yol trafiğini altüst ediyormuş. Aynı zamanda çadırların varlığı kiliseye günlük 20 bin İngiliz Sterlini kaybettiriyormuş. İngiltere Kilisesi tıpkı büyük bir sermayedar gibi hareket ediyor. Çünkü BP ve Shell gibi petrol şirketlerinde yatırımları var. Benzer biçimde Rupert Murdoch ve BSkyB adlı firmaların da ortağı konumunda bulunuyor. Dolayısıyla sosyal adaletsizliğe, işsizliğe, krizin faturasının sırtlarına yıkılmasına karşı çıkan kitlelerin mücadelesi elbette ki sermaye sahibi haline gelmiş bir kiliseyi de rahatsız ediyor.
Taleplerini ve umutlarını bu kamplara bağlayan gençler ise şu yorumları yapıyorlar: “Ben pazartesi gününden bu yana buradayım. Okul haraçları beni ilgilendiriyor. Tüm dünyada aynı sorunları yaşıyoruz. Biz eşit değiliz. %1 azınlık tüm dünyayı kontrol ediyor. Krizin faturası bize yıkılıyor. Bütün bu paralar nereye gidiyor?” Bir başka genç: “Kesintiler yalnızca %99’dan yapılıyor. Patronlardan kesinti yapılmıyor. Oysaki vergileri onlar ödeseler ya da ihtiyaç duyulan başka bir ödemeyi yapsalar daha iyi olacak. Zengin daha zengin yoksul daha yoksul hale geliyor. Bu küresel bir hareket. Wall Street’le başladı şimdi İngiltere Bankası önünde yapılıyor. Küresel ekonomi birbirine bağlı durumda, tüm Avrupa bize ait olmayan paraları nasıl kurtaracağını tartışıyor.
İsrail’de Protestolar
40 binden fazla insan Tel Aviv’in Rabin Meydanında 29 Eylül Cumartesi gecesi hükümetin yoksulluğu artıran, fiyatları yükselten ve sosyal eşitsizliği yaygınlaştıran ekonomi politikalarını sonlandırması talebiyle protesto gösterisi yaptı. Daha genişletilmiş bütçe istiyoruz diyen kitleler artan ev vergilerinin ve fiyatlarının düşürülmesini istediler. “Wall Street’i işgal et” hareketinden etkilenen kitleler “Biz %99’uz!” yazan dövizler taşıdılar.
Başbakan Netanyahu’ya seslenen kitleler taleplerinin duyulmasını istediler. Bütçeden kamuya daha fazla pay ayrılmasını isteyen kitleler 1 Kasımda grev çağrısı yaptılar. “Sosyal adalet için mücadele ediyoruz. Hepimiz greve çıkacağız çünkü birimizin yaşadığı sıkıntı hepimizin yaşadığı sıkıntıdır. O nedenle dayanışmayı örmemiz gerekir” dediler. Ana yollar üzerindeki bütün dükkânlar kapandı. Polis sıkı tedbirler aldı ve iki kişiyi tutukladı. Hayfa, Kudüs, Eilat, Kiryat Şmona ve Rishon Lezion bölgelerinde de eylemler yapıldı. Kudüs’te 5 binden fazla gösterici parlamento binasına doğru yürüdü. “Biz kırıntılardan memnun değiliz. Hükümet halka karşı geliyorsa, halk da ona karşı gelecektir” diye haykırdılar.
Protestolar Temmuz ayında Tel Aviv’in Rothschild bulvarında çadır kenti kuran kitlelerin eylemiyle başladı ve ardından tüm bir ülkeye yayıldı. Sosyal eşitsizliği protesto eden kitleler aynı zamanda küçük bir azınlık olan İsrailli milyarder patronların ekonomiyi ve politikayı yönlendirmesine karşı öfkeliler. Eylül ayında da 450 bin kişinin katıldığı kitlesel bir miting gerçekleştirilmişti.
Çel-Mer’de İşten Atmalar Sürüyor
Sınıfsız Bir Dünya İçin
- Dünya İşçi Sınıfı Yeni Yıla Mücadeleyle Girdi
- Güney Kore’de Devlet Başkanı Görevinden Uzaklaştırıldı, Mücadele Devam Ediyor
- Güney Kore’de Devlet Başkanına Karşı Protestolar Devam Ediyor
- Almanya’da Volkswagen İşçileri Grevde
- Dünya İşçi Sınıfı İşyerlerinde, Meydanlarda Mücadeleyi Büyütüyor!
- İngiltere’de İşçi ve Öğrenci ‘Filistin için İşyeri Eylem Günü’nde Birleşti
- İspanya’da On Binlerce Emekçi Artan Kira Fiyatlarını Protesto Etti
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Yunanistan’da Kitlesel Genel Grev
- Fransa’da Demiryolu İşçileri İş Bıraktı
- Gürcistan’da Binlerce Maden İşçisi İşsiz Bırakıldı
- İspanya’da Emekçiler: Bizim Üzerimizde Çamur, Sizin Elinizde Kan Var!
- İngiltere’de On Binler Filistin Halkı İçin Yeniden Meydanlara Çıktı
- İspanya’da Sel Felaketinde Can Kaybı Yükseliyor
- Dünya İşçi Sınıfının Yoksulluğa, Hak Gasplarına ve Emperyalist Savaşa Karşı Mücadelesi Devam Ediyor!
- Yunanistan Liman İşçileri İsrail’e Silah Sevkiyatını Engelledi
- İtalya’da Ulaşım, Liman ve Otomotiv İşçileri Grev Yaptı
- İspanya’da Emekçiler Yüksek Kiralara Karşı Meydanlara Çıktı
- Avrupa İşçi Sınıfı Emperyalist Savaşı Protestoya Devam Ediyor
- Savaşın Birinci Yılında Dünya İşçi Sınıfı “Emperyalist Savaşa Hayır’ Diyor
Son Eklenenler
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...