Buradasınız
1 Mayıs Coşkusuyla Mücadeleye Devam!
Ankara’dan işçi-öğrenci gençler

Bizler Ankara’dan 1 Mayıs’a katılan UİD-DER’li işçi-öğrenci gençleriz. Bazılarımızın ilk 1 Mayısı ve sizlere neler hissettiğimizi anlatacağız.
İşçi sınıfına yönelik baskıların arttığı, faşist tırmanışın hızlandığı, haksız savaşların yaşandığı bir dönemde 1 Mayıs’ın taşıdığı anlam çok daha önemli. Yaşanan bu süreçle birlikte işçi sınıfının kazanmış olduğu pek çok hak elinden alınıyor. Kölelik büroları kuruluyor, kıdem tazminatı gasp ediliyor, taşeronluk yaygınlaştırılıyor. Böylece işçilere çok daha ağır koşullar dayatılıyor. Bir taraftan işçi sınıfı yoğun saldırılar altındayken diğer taraftan kardeş halklar birbirlerine düşman ediliyor. Bu saldırıların ve baskıların etkilerini işyerlerimizde ve üniversitelerimizde biz de hissediyoruz. Son aylarda üniversitelerde yaşanan pek çok olay da bu gerçeğe işaret ediyor. Kışkırtılan milliyetçilikle birlikte okullarda mücadeleci öğrencilere ve Kürtlere saldırılar düzenleniyor.
1 Mayıs önemli çünkü tüm bu yaşananlara ancak işçi sınıfının mücadelesi son verebilir. Sınıfımızın şanlı mücadele günü 1 Mayıs, işçilerin taleplerini ve güçlerini tüm dünyada hep birlikte haykırdıkları gündür. Dilleri, dinleri, ırkları ve renkleri farklı milyonlarca işçi bu günde bir araya geliyor. Şarkıda denildiği gibi “el ele, kol kola, omuz omuza” meydanları dolduruyor. Biz de UİD-DER’li gençler olarak 1 Mayıs mitingine katılmak için Ankara’dan Gebze’ye gittik. Yola çıkarken hepimizin heyecanı gözlerimizden okunuyordu. Yolculuğumuz boyunca mücadele şarkıları, marşlar söyledik. Şiirler okuduk, sohbetler ettik ve yol için hep birlikte hazırladığımız sandviçlerimizi afiyetle yedik. 1 Mayıs coşkusunu daha alana gitmeden hissetmeye başladık. Gebze’de mücadele arkadaşlarımızla buluştuk. Türk Metal’e karşı direnen ZF Sachs ve Arçelik-LG işçileriyle çektiğimiz halaylar ve birlikte attığımız dayanışma sloganları mücadelemizin gücünü bir kez daha gösterdi ve bizi çok mutlu etti. Oluşturduğumuz düzenli, disiplinli UİD-DER kortejiyle sloganlarla, alkışlarla, ıslıklarla ve zılgıtlarla alana yürüdük. Coşkuyla “Ortadoğu’ya Barış İşçilerle Gelecek!”, “Şiddet, Tecavüz, Taciz Kahrolsun Kapitalist Sisteminiz!”, “İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek”, “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” sloganlarını attık. Taşıdığımız dövizlerle taleplerimizi dile getirdik. Farklı sektörlerden, sendikalardan bir araya geldiğimiz işçilerle mücadelede kaybettiğimiz işçileri saygı duruşuyla andık. Geniş halkalar oluşturarak halaylar çektik.
Aramızda 1 Mayıs coşkusunu ilk defa yaşayan arkadaşlar vardı. Kafamızdaki soru işaretleri ve tereddütler alanda yerini mücadele azmi, coşku, birlik ve dayanışma duygularına bıraktı. Alanda yaşadığımız coşku, örgütlülüğümüzden ve birliğimizden aldığımız güç bize bu düzenin böyle devam etmeyeceğini gösteriyor. Kapitalist sistem can çekişiyor, yaşattığı acılar ve gerçekler ortada. Bizler UİD-DER’le yeni tanışan ve ilk defa 1 Mayıs’a katılan gençler olarak bu düzeni değiştirmenin mümkün olduğunu biliyoruz. 1 Mayıs bizim mücadeleye olan inancımızı arttırdı ve bu mücadeleye sımsıkı sarılmamız gerektiğini bir kez daha anladık. Örgütlülüğümüzü büyütmek için daha çok çalışmalıyız. İşyerlerimizde, okullarımızda haklı mücadelemizi arkadaşlarımıza anlatmalı, onları da aramıza katmalıyız. 1 Mayıs coşkusuyla mücadeleye devam edeceğiz. Sınırsız, sınıfsız, sömürüsüz, savaşsız bir dünyayı ellerimizle yaratacağız; “Ya biz kazanacağız, ya biz kazanacağız, ya da gene biz!”
Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
Bijî Yêk Gulan!
DÜNYANIN BÜTÜN İŞÇİLERİ BİRLEŞİN!
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...