Buradasınız
2021’de En Az 2170 İşçi Hayatını Kaybetti

İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi 2021 yılı için iş cinayetleri raporunu yayımladı. Rapor 2021 yılında Türkiye’de en az 2170 işçinin, işyerlerinde güvenlik önlemlerinin alınmaması nedeniyle hayatını kaybettiğini ortaya koyuyor. İSİG Meclisi aylık ve yıllık hazırladığı raporlarda elde ettiği sayıları açıklarken “en az” vurgusu yapıyor. Çünkü sigortasız işçiler, göçmen işçiler, genellikle aile işletmesi olarak faaliyet gösteren tarım ve çeşitli hizmet işkollarında çalışan işçiler iş kazası geçirdiklerinde, iş cinayetinde yaşamlarını yitirdiklerinde kayıtlara geçmiyor.
Yüzde 65’i ulusal basından; yüzde 35’i ise işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, sendikalar ve yerel basından toplanan verilerden hazırlanan rapora göre; çalışırken hayatını kaybeden işçilerin 345’i ticaret, büro, eğitim, sinema, 318’i tarım, orman, 335’i inşaat, yol, 229’u sosyal hizmetler, 186’sı taşımacılık, 113’ü belediye, genel işler, 102’si metal, 81’i konaklama, eğlence, 79’u savunma, güvenlik, 70’i madencilik, 44’ü enerji, 39’u gemi, tersane, deniz, liman, 38’i petrokimya, lastik, 34’ü tekstil, deri, 31’i gıda, şeker, 25’i ağaç, kâğıt, 24’ü çimento, toprak, cam, 13’ü basın, gazetecilik, 7’si banka, finans, sigorta, 4’ü iletişim işkollarında çalışıyordu. İş cinayetine kurban giden 53 işçinin ise işkolu belirlenemedi.
2020 yılı Mart ayında ilan edilen Covid-19 pandemisi sonrası sağlık çalışanlarının çalışma saatleri uzadı ve çalışma koşulları daha da ağırlaştı. Neo-liberal politikalar sonucu iyice daraltılan kamusal sağlık hizmeti daha az sağlık işçisi, daha az kamu hastanesi, daha az hasta yatağı anlamına geliyor. Bütün bunlar ise sağlık işçilerinin daha çok yıpranması, bağışıklığının düşmesi ve ölümcül olduğu söylenen Covid-19 virüsüne daha çok yakalanması demek. İSİG meclisinin 2021 yılı için hazırladığı raporun verileri 2019 yılı verileriyle karşılaştırıldığında da bu sonuç ortaya çıkıyor. 2019 yılında iş cinayetlerine kurban giden sağlık ve sosyal hizmetler işçisi sayısı 27 iken, 2021 yılı raporunda bu sayı 229 olarak tespit edilmiş.
Raporun sonuçları Covid-19’un sınıf ayrımı yapmadığı, zengin, yoksul herkese bulaştığı söyleminin gerçek dışı olduğunu ve Covid-19’un bir işçi sınıfı hastalığı olduğunu da ortaya koyuyor. Rapora göre 625 işçi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetmiş. Bunu takip eden nedenler ise şöyle: 342 işçi trafik, servis kazası; 296 işçi ezilme, göçük; 254 işçi yüksekten düşme; 156 işçi kalp krizi, beyin kanaması; 98 işçi intihar; 77 işçi zehirlenme, boğulma; 74 işçi elektrik çarpması; 72 işçi şiddet; 56 işçi patlama, yanma; 23 işçi nesne çarpması, düşmesi nedeniyle; 22 işçi kesilme, kopma ve 75 kişi diğer nedenlerle hayatını kaybetti.
isig_meclisi_harita_2021.webp

İş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı ise şöyle; 14 yaş ve altı 21 çocuk, 15-17 yaş arası 41 çocuk/genç, 18-27 yaş arası 222 işçi, 28-50 yaş arası 1091 işçi, 51-64 yaş arası 544 işçi, 65 yaş ve üstü 143 işçi ve yaşı belirlenemeyen 108 işçi hayatını kaybetti. Bu verilere göre oyun parklarında olması gereken 21 çocuk, okulda olması gereken 41 genç ve yılların yorgunluğunu “canı ne istiyorsa yaparak” atması gereken 143 yaşlı çalışırken hayatlarını kaybettiler.
2021 yılında ölen işçilerin 94’ü mülteci ve göçmen işçilerdi. Kapitalizmin sebep olduğu yoksulluk, işsizlik, devam eden emperyalist paylaşım savaşının yol açtığı çatışmalar, ekolojik kriz nedeniyle dünya genelinde göçmen sayısı 300 milyona ulaşmış durumda. Türkiye’de de 5 milyondan fazla göçmen yaşam mücadelesi veriyor. Göçmen işçiler en ağır işlerde, sigortasız, güvencesiz ve iş güvenliği olmadan çalıştırılıyorlar. Bu nedenle iş cinayetlerine kurban giden göçmen, mülteci işçi sayısının erişilebilenden çok daha fazla olduğu acı bir gerçek.
Rapordaki bir diğer önemli veri ise ölen işçilerin yüzde 94,38’inin sendikasız olmasıdır. İşçilerin yüzde 5,62’sinin sendikalı olduğu halde iş cinayetinde hayatını kaybetmesinin nedenleri var şüphesiz. Türkiye’de sendikal örgütlülük büyük oranda kâğıt üzerinde kalıyor, sendikalar iş güvenliği sorunlarına yeterince eğilmiyor ve bir mücadele konusu yapmıyor. İş cinayetine kurban giden işçilerin neredeyse yüzde 95’inin sendikasız olması her şeye rağmen sendikalı olmanın ne kadar hayati olduğunu gösteriyor. İş cinayetlerini önlemenin ve işyerlerinde gerekli önlemlerin alınmasının en temel koşulu işçilerin sendikal örgütlülüğünün artması ve güçlenmesidir. Bugünkü durumu tersine çevirecek tek yol işçilerin örgütlü mücadelesidir.
Enes’in Katili Kim?
- İş Cinayetinde Ölen İşçiler Kusurlu Sayıldı
- Oba Makarna, ZSR, Amasra, Kartalkaya… İş Cinayetleri, Denetimsizlik, Teşvikler
- “Emekliler Yılında” 512 Emekli İş Cinayetlerinde Katledildi
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Amasra Katliamının 10. Duruşması Görüldü
- İş Cinayetleri Artıyor, Hayatımız İçin Mücadele Etmeliyiz
- İran’da Maden Faciası: Kapitalizm Can Almaya Devam Ediyor
- Kocaeli’de Oba Makarna’daki İş Cinayeti Eylemle Protesto Edildi
- Oba Makarna’da İş Cinayeti
- Soma Katliamı Davası: “Parasına Göre mi İşliyor Bu Adalet?”
- Torunlar Center Katliamının 10. Yılında Kâr Hırsı Can Almaya Devam Ediyor
- İşçi Sınıfı Örgütlü Olursa İş Cinayetleri Son Bulur…
- Desan Tersanesinde İş Cinayeti Protesto Edildi
- İş Cinayetinde Ölen Zafer Açıkgözoğlu Anıldı
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Hendek Katliamının Dördüncü Yılında Ailelerin Adalet Arayışı da Yası da Sürüyor!
- Güney Kore’de Fabrika Yangını: Kâr Hırsı Öldürüyor
- 12 Haziran: Kapitalizmin Çocuk İşçi Sömürüsü Büyüyor
- Soma’nın 10. Yılı: Unutmadık, Unutmayacağız!
- Soma Katliamının 10. Yılında Eylemler
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...