Buradasınız
Alibaba ve Haramilere İnat Yaşasın 1 Mayıs!
Beylikdüzü’nden bir kadın işçi
50 milyar dolardan fazla servetiyle dünyanın en zenginlerinden ve Alibaba şirketinin kurucularından biri olan Çinli Jack Ma, haftanın 6 günü sabah 9 akşam 9 arası çalışmaya denk gelen “996” uygulamasına geçilmesini savunuyor. Böyle bir uygulama getirilirse işçilerden en fazla çalışan ödüllendirecekmiş. Jack Ma’ya göre çok çalışmak işçiye mutluluk verecekmiş ve onun verdiği ödüllere sahip olabilecekmiş. “Hoşlandığımız şeylerle uğraşırsak 996 sorun olmaz. Ama eğer yaptığınız işi sevmiyorsanız, her dakikası işkencedir. Ben hiçbir zaman 21 saat çalışmaktan pişman olmadım. Şahsen 996’nın büyük bir lütuf olduğunu düşünüyorum. Ekstra çaba ve zaman harcamadan istediğin başarıyı nasıl elde edebilirsin” diyor Ma.
Bugün Çinli patronun işçilere yapmak istediği dünyadaki bütün patronların aklından geçmektedir. Allayıp pullayarak işçilerin önüne fazla çalışmayı sunan bu patronlar işçilere asgari ücreti reva gören patronlardır. İş saatleri uzuyor, ücretler düşüyor, yaşam koşulları kötüleşiyor. Böyle koşullar altında hangi işçi işini severek yapabilir? Patronlar, ekonomik krizin yükünü işçilerin sırtına yüklemek istedikleri gibi işçileri fazla çalıştırarak kârlarına kâr katıyorlar. Dünya işçi sınıfının bugüne dek mücadeleyle elde ettiği kazanımlara pervasızca saldırıyor, elde avuçta kırıntı düzeyinde kalan haklarını bile gasp ediyorlar.
İşçi sınıfının tarihi mücadelelerle doludur. İşçiler bundan yıllar önce yani 1800’lü yıllarda ağır çalışma koşullarına maruz kalıyor, çok çalıştıkları için genç yaşta ölüyorlardı. İşçi sınıfı o yıllarda 14-16 saat olan çalışma saatinin önce 12, 10 saate sonra 8 saate düşürülmesi için mücadele etmiş, bu mücadeleyi yıllarca sürdürmüş ve pek çok bedeller ödemiştir. Bu uğurda nice evladını kaybetmiştir. Dünya işçi sınıfının mücadele tarihinde bir dönüm noktası olan 1 Mayıs 1886’da ise Amerikan işçi sınıfı 8 saatlik işgünü talebiyle büyük bir grev başlattı. Patronlar işçileri engellemek için ellerinden geleni yaptı, öncü işçileri tutukladı, idam ettirdi. Fakat işçilerin yaktığı ateşi kimse söndüremedi ve nihayetinde 1 Mayıs 1889’da II. Enternasyonal 1 Mayıs’ı işçi sınıfının mücadele günü olarak ilan etti.
O günden beri 1 Mayıs işçi sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma günü olarak tüm dünyada kutlanıyor. Bu yıl da dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de bir 1 Mayıs kutlandı. UİD-DER olarak katıldığımız 1 Mayıs kutlaması coşkulu ve kitlesel katılımla geçti. İşçiler taleplerini haykırdı, halaylar çekti, türküler söyledi. Biliyoruz ki, işçiler ve patronlar çıkarları temelden farklı olan iki ayrı sınıftır. Onlar kendi sınıfının çıkarları için hareket etmeye devam edecektir. Biz de elbette ki kendi sınıfımız için yani işçi sınıfımız için mücadele edeceğiz. Savaşlar vererek elde ettiğimiz haklarımızı bir avuç patrona yedirmeyeceğiz! Yaşasın 1 Mayıs, Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
İki 1 Mayıs
Taleplerimizle Alanlarda Birleştik
Son Eklenenler
- Patronların tek isteği işçiler hep çalışsın, çok çalışsın, hak hukuk aramasın, hatta bedavaya, ölümüne çalışsın. İşte bu açgözlü istekleri onları bir canavara dönüştürüyor. Neredeyse her gün “yok daha neler” diyeceğimiz haberler duyar olduk....
- İngiltere’de binlerce kişi ırkçı ve faşist yükselişe karşı “No Pasaran/Geçit Yok” şiarıyla 27 Haziranda başkent Londra sokaklarına çıktı. İngiltere’de Tommy Robinson liderliğindeki faşist örgüt İngiliz Savunma Birliği’nin (EDL) düzenlediği mitinge...
- Kapitalist sistemin çelişkileri tüm dünyada derinleşmeye devam ediyor. Dev şirketler rekor kârlar açıklarken işçiler sefalet ücretlerine, gençler işsizliğe, geleceksizliğe mahkûm ediliyor. Emperyalist savaşın alevlerini daha da harlayan egemenler,...
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez’de işçilerin sendika hakkı için mücadelesi sürüyor. Ancak işçilerin sendikal örgütlenme hakkını yok sayan şirket yönetimi önce baskı uyguladı, sonra işçileri işten attı, son olarak da 27 Temmuzda polisi işçilerin...
- Bugün milyarlarca insan kapitalizmin yarattığı pek çok sorunla cebelleşiyor. İşsizlik, yoksulluk, iklim krizi, göç krizi, emperyalist savaşlar… Dünya üzerinde yaklaşık 300 milyon göçmen var. Türkiye’de Amerika’da, İspanya’da İngiltere’de ve daha...
- Geçtiğimiz günlerde Asya’nın en zengin ailesi olan Ambaniler’in Martta başlayan 4 aylık düğün maratonunda 250 milyon dolar harcadıklarına dair bir haber okudum. Mukesh Ambani’nin oğlu Anant’ın evlendirildiği şatafatlı düğüne dünyanın her yerinden...
- İstanbul 112 Ambulans çalışanları ve SES İstanbul Şubeleri, 26 Temmuz Cuma günü Avrupa İl Ambulans Servisi Başhekimliği binası önünde, yaşanan sorunlara çözüm bulunması talebiyle basın açıklaması gerçekleştirdi. Yapılan basın açıklamasına 112...
- Otoriter, faşist rejimlerin iktidarda olduğu dönemlerde toplumsal değerler aşındırılır, insanlar yalnızlaştırılır, bencillik ve bireycilik daha fazla öne çıkar. Zulme ve haksızlığa karşı çıkmak aptalca, kişisel çıkarları ön planda tutmak, bunun için...
- Kemal Türkler anılırken yaşadığı dönemle ve mücadele arkadaşlarıyla, sınıf mücadelesinde elde ettikleri kazanımlarla anılıyor. Bize öyle önemli bir miras bırakmış ki katledilişinin 44. senesinde bizler onu hâlâ aramızda ve kavgamızda hissediyoruz....
- İstanbul Çatalca’da bulunan, sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş et ürünleri üretimi yapılan Polonez’de baskılar ve hukuksuzluklar artıyor, işçiler de sendikal haklarına sahip çıkmaya devam ediyor. Tekgıda-İş Sendikasının yeterli çoğunluğu sağlayarak...
- Siyasi iktidar Türkiye’nin dört bir yanını maden şirketlerine peşkeş çekmeye devam ediyor. Son olarak Emsa Enerji ve Madencilik şirketi Tokat’ta 30’dan fazla köyün yaylası ve su havzası olan Sorhun Obasında altın aramak için sondaj çalışmalarına...
- Sermaye sınıfının sendika düşmanlığına ve ücret gasplarına karşı işçilerin ve emekçilerin mücadeleleri sürüyor. İstanbul Çatalca’da Polonez işçileri patronun sendika düşmanlığına karşı direnişe geçti. Şişli Belediyesi işçileri ücretlerinin eksiksiz...
- “Fabrikadaki çoğu kadın 600-700 işçiye haklarının ellerinden gideceğini anlattığımızda protestoya katılmayı tereddütsüz kabul ettiler. Fabrikada sendikasız işçi yoktu. Kadınlar erkeklerden daha bilinçliydi. Sınıfsal olarak da meseleyi biliyorlardı....