Buradasınız
Asgari Ücret Değil! 750 Lira
Sefaköy’den bir sağlık işçisi
“Herkese iş var. Çalışma saatleri hafta içi sabah 8’den akşam 7’ye kadar. Haa bir de mesai olursa bazen 9’a uzadığı oluyor. Hafta sonu çalışmıyoruz. Zaten hafta sonu çalışmamak için çıkış saatlerini 19.00 yaptık. Ama Cumartesileri mesai oluyor. Mesai parasını da, resmi tatillerde çalıştığınızda da paranızı veriyoruz. Öyle vermezlik yapmıyoruz. Mesaiye kaldığınız her saat başına para veriyoruz. Biz, kimsenin hakkı kimsede kalsın istemeyiz. Zaten asgari ücret de vermiyoruz. Önce 750 lira ile başlatıyoruz. Çok iyi çalışırsanız yıl bitmeden 850-900’ü buluyor. Sonuçta her şey size bağlı.”
Bu sözleri iş görüşmesine gittiğim bir fabrikanın müdüründen duydum. Adam o kadar rahat ki sanki evimin kirasını, faturalarımı ve diğer ihtiyaçlarımı karşılayacakmış gibi konuşuyor. Söylediği ücret, ne kadar büyük bir sefaletin içinde olduğumuzun açık bir ifadesiydi. Ama beni asıl düşündüren, çalışma saatleri. Bir haftadır iş arıyorum ve neredeyse her görüşmede aynı şeyleri söylediler. Sabahımızı, akşamımızı, hafta sonumuzu bile bizden alıp sömürüyorlar. Bize sadece çok çalışmak ve biraz da uyumak için zaman veriyorlar. Bir insan, sosyal bir varlık olarak bizlere; dinlenmeyi, gezmeyi, sevdiklerimizle zaman geçirmeyi fazla görüyorlar. Çünkü onlar, zamanı düşünmeye, gerçekleri görmeye yetmeyen, örgütsüz, bilinçsiz bir sınıf olalım istiyorlar.
Ama milyonlardan oluşan bizler, onların bu düzenine örgütlenerek çomak sokacağız. Dünyadaki her şeye can veren ellerimiz, güzel bir dünyayı kurmak için çalışacak. O asalakları başımızdan defedeceğiz.
Daha Dur
UİD-DER’le Tanışmam
Son Eklenenler
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...
- Adnan Yücel, Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek şiirinde “saraylar, saltanatlar çöker, kan susar bir gün, zulüm biter” der. Yeryüzünde “aşkın” yani özgürlüğün, barışın, mutluluğun hâkim olacağı günler için ve o günlere kadar mücadelenin devam edeceğini...
- Bugün dünyanın pek çok yerinde savaş naraları yankılanıyor. Filistin, Ukrayna, Suriye, Lübnan, Yemen ve daha birçok ülkede emperyalist savaşların getirdiği yıkımlara, acılara, ölümlere tanık oluyoruz. Şimdilik televizyon ekranlarında, gazetelerde...
- Portekizli yazar Jose Saramago “Körlük” romanında toplumsal körlüğü, bu kitabın devamı olan “Görmek” romanında ise ezilenler gerçekleri görmeye başladıklarında neler olduğunu anlatır. “Körlük” romanı 1933-1974 yılları arasında Portekiz’de hüküm...