Buradasınız
“Ben Ölsem Sevinecek miydin?”
Hacettepe’den bir öğrenci
10 Ekim Cumartesi günü Ankara’da Emek, Demokrasi ve Barış Mitingi’nde yaşanan katliam hepimizi derinden üzdü. Ben de UİD-DER’li bir öğrenci olarak o alandaydım arkadaşlarımla birlikte. Bu acıya en yakından tanık olduk. Haksız bir savaşın içine sürüklenen ülkede, DİSK ve KESK gibi sendikaların düzenlediği bu miting o kadar anlamlıydı ki bu nedenle bombaların keskin sesiyle bastırmak istediler halayları, sloganları. Biz acı içindeyken, ölenlerimizin sayısı sürekli artıp, çok sayıda insan da tedavi görürken düzen sözcüsü AKP ve kalemşorları hemen harekete geçti. Televizyonları, gazeteleri aracılığıyla yine bir algı operasyonun başladılar. Televizyonlarda konuşulanların, gazetelere atılan manşetlerin etkisiyle işçi, emekçiler arasında da HDP’nin oy arttırmak için bu katliamı yaptığını söyleyenler oldu. “Orada ne işi var küçücük çocuğun” diyen, hatta daha da kirlenip “iyi oldu onlara” demekten çekinmeyen insanlarla karşılaştık çevremizde. Orası insanların barışa özlemlerini haykırdığı bir miting alanıydı oysaki. Çocuğundan yaşlısına çok daha kalabalık olmalıydı hem de.
Okulda da “ne diyorsunuz Cumartesi yaşananlara, bu katliama?” diye sorduğumda aynı şekilde cevap verenler oldu. “İyi oldu, ne diyeyim” dedi biri. Öfkem çok ağır bastı, “ben ordaydım, senin benimle ne derdin var, ölsem sevinecek miydin?” dedim. Öyle ya gerçekten de o güne kadar neredeyse hiç sorun yaşamayan, konuşan, bazı konuları tartışan iki arkadaştık. Ama insanlıktan çıkmış, kendinden olmayan için vicdanını kapatmış bir insan vardı şimdi karşımda. Benim tepkimden sonra “elbette üzüldüm insanlar için, ama sonuçta belli yine PKK yaptı” dedi. Bunun gibi “HDP yaptı, oyunu arttırmak istiyor, kendi insanları olsa da yaparlar” diyen birkaç kişi daha oldu. Öfkemi birazcık yatıştırabildikten sonra; bundan önce Diyarbakır’da canlı bomba olan kişiyi polislerin almasını, sonra geri bırakmasını ve yine kanlı bir katliamın yaşanmasını anlattım. “Çocuğum IŞİD’e katıldı” diye polise giden ailelerin olduğunu, buna rağmen hiçbir şey yapılmadığını sonra da o insanların elini kolunu sallaya sallaya aramızda gezdiğini, devletin buna göz yumduğunu anlattım. Ben bunları anlatınca biraz daha vicdanlı ve mantıklı düşünmeye başlasalar dahi Kürt düşmanlığı, milliyetçilik öyle bir işlenmiş ki gençlerin bir kısmına, “ben bunu konuşmayacağım” deyip kaçan, tartışmak istemeyen veya “HDP yaptı HDP” diyenler yine vardı.
Bunların yanında kendini milliyetçi diye tarif eden kişiler arayıp “çok geçmiş olsun, hepimizin başı sağ olsun” da dediler. Hiç beklemediğim bir arkadaş “barış isteyenleri öldürdüler, devlet kendisi yaptı bunu” dedi. Benimle düşüncelerinin uyuşmadığını söylese bile vicdanlı bakabilen insanlar üzüntülerini dile getirdiler okulda. Yanından geçtiğim insanların sohbetlerinde de gördüm böyle yaklaşanları. Katliamın yaşandığı gün insanlar yardım etmek için, kan vermek için hastanelere koştular. Sonrasında yapılan protesto eylemlerine binlerce kişi katıldı. Bunlar yürütülen tüm kirli politikaya rağmen, bizim ulaşabileceğimiz, aslında milliyetçi yargılarından kurtulabilecek pek çok insan olduğunu gösteriyor. Acıya, ölüme hâlâ insan olarak bakan ve böyle bakmakta da ısrarcı kişilerin var olduğunu gösteriyor. Fakat onların bu ısrarcılığı sürdürmelerini sağlamak da biz mücadeleci işçilere, öğrencilere düşüyor. Tek düşmanımızın patronlar sınıfı olduğunu, asıl kavganın kardeş Kürt halkıyla değil bizim emeğimiz üzerinden geçinenlerle verilmesi gerektiğini anlatmalıyız çevremizdekilere. Erdoğan’ın gittikçe alevlendirdiği, tüm dünyanın içinde olduğu kirli savaşın bize bir faydası olmadığını söylemeliyiz. Sabırla, inatla, azimle söylemeliyiz ki büyütelim gücümüzü. Ölümlere, ezilmişliğimize dur diyelim. Bunu ancak kadınıyla erkeğiyle, öğrencisiyle işçisiyle örgütlü işçi sınıfı yapabilir.
- Ukrayna Savaşının 2. Yıldönümü: “Emperyalist Savaşa Karşı Mücadeleye!”
- Ukrayna Savaşının İkinci Yılı: Ukrayna’dan Gazze’ye Emperyalist Savaşa Hayır!
- Filistin ve Ortadoğu’da Emperyalist Savaş Yangını Devam Ediyor
- Bütçe Holdinglere Akıyor, Holdingler Savaştan Besleniyor!
- Milyonlar Meydanlarda Filistin Halkıyla Dayanışmayı Büyütüyor
- Emperyalist Savaşa Karşı İşçilerin Uluslararası Dayanışmasının Önemi
- Savaş ve Biz İşçiler
- Akan Kan Bizim de Kanımızdır!
- Filistin Halkıyla Dayanışma Büyüyor: Emperyalist Savaşa Hayır!
- Japon Doro-Çiba Sendikasının Filistin Sendikalarına Yanıtı
- Filistin Sendikalarının UİD-DER’in Mesajına Yanıtı
- Türkiye’de ve Dünyada Filistin Halkıyla Dayanışma Eylemleri: “Savaşı Durdurun!”
- Savaş Emekçiler İçin Yıkım Demektir! Savaşa Hayır!
- Haksız Savaşlar Memleket Sormaz!
- Haksız ve Emperyalist Savaşlara Hayır Diyoruz!
- Emekçiler Haykırdı: Rusya Elini Ukrayna’dan Çek! NATO’nun Genişlemesine Hayır!
- İşçi Sınıfının Tek Güvencesi Örgütlü Gücüdür!
- Emekçiler Haksız Savaşlara Hayır Diyor!
- Emperyalist Savaş Emekçiler İçin Yıkımdır! Ukrayna’da Emperyalist Savaşa Hayır!
- Haksız Savaşların Yükü Altında Ezilen Çocuklar
Son Eklenenler
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.
- Herkesin dilinde olan basit, masum bir soru… Ama aynı zamanda soranın da cevaplayanın da belli düşünce kalıplarına hapsolduğunu gösteren bir soru: Senin memleket nere? Fabrikada yeni işe başlayan birine, sokakta, otobüste, parkta tanıştığımız birine...
- İki kız kardeş, 15 yaşındaki Esmanur Argun ve 18 yaşındaki ablası Elif Argun, Urfa Viranşehir’den tarım işçisi olarak Bursa’ya gelmişlerdi. İşe giderken onları taşıyan traktörün devrilmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Kısacık yaşamları gibi...
- Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin sendikalı çalışma hakkı ve işe iade talebiyle başlattıkları direniş sürerken 9 Ağustosta İstanbul Valiliği önüne giderek seslerini duyurmaya çalıştılar. Türk Harb-İş...
- Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Üniversitesine bağlı Murat Dilmener Hastanesinin su tesisatının patlaması üzerine, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanı çöktü. Solunum cihazına bağlı bir bebek hayatını kaybetti. Solunum cihazına bağlı olan ve...
- UİD-DER’e gelmeden önce de bu dünyada olup bitenlere karşı öfkeliydim. Bir şeyler yapmak istiyordum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Yani öfkemi doğru yerekanalize edebilmiş değildim. UİD-DER sayesinde kapitalist bir sistemde yaşadığımızı ve tüm...
- 31 Mart yerel seçimleri sonrası belediye işçilerine yönelik işten atma ve ücret gaspı saldırıları devam ediyor. İşten atılan işçiler işe iade talebiyle direnişe başlarken ücretleri gasp edilen, düşük ücret dayatılan işçiler de çeşitli eylemlerle hak...
- Sokak köpeklerinin katledilmesinin önünü açan yasa geçtiğimiz günlerde AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla Meclisten geçti. Yasa hazırlanırken ve oylanırken yaşananlara baktığımızda nasıl bir düzende yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Yasa gündeme...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen deprem bölgelerinde barınma sorunu bile çözülmüş değil. Depremden sonra TOKİ, 18 ilde 674 bin 238 konut yapılmasını hedeflediğini açıklamıştı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı...
- İkinci Dünya Savaşının son aylarında ABD’nin Hiroşima’ya atom bombası atması ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak acıyla hatırlanmaya devam ediyor. Bu büyük katliamın 79. yıldönümü olan...
- 28 Temmuz 1914’te dünyanın o güne kadar gördüğü en kanlı savaş başladı. Tam dört yıl süren ve 20 milyon insanın ölümüne, milyonlarcasının yaralanmasına ve sakatlanmasına, kentlerin yakılıp yıkılmasına yol açan bu savaş tarihe Birinci Dünya Savaşı...
- İspanya’da bir duvarda şöyle yazıyor: “El que nos roba es de aqui y rico no inmigrante y pobre.” Yani “Bizi soyanlar göçmen ve yoksul değil, buralı ve zengin.” Bu kısacık bir duvar yazısı içinde bulunduğumuz durumu çok çarpıcı bir şekilde anlatıyor...