Direnişin 137. Gününde THY İşçileri Eylemde

Hava-İş Sendikası’nın, grev yasağına boyun eğmedikleri için işten atılan THY işçilerinin işe alınması için başlattığı Cumartesi eylemleri sürüyor. 13 Ekim Cumartesi günü Taksim THY Bilet Satış Ofisi önünde toplanan işçiler oturma eylemi yaptılar. Deri-İş, Kristal-İş, TÜMTİS ve direnişteki DHL Kargo işçileri THY işçilerini yalnız bırakmadılar.

İşçiler; “AKP Yasağı Al Başına Çal”, “THY İşçisi Yalnız Değildir”, “Yaşasın Onurlu Mücadelemiz”, “Grev Hakkımız Engellenemez!” sloganlarıyla THY yönetimini ve AKP iktidarını protesto ettiler. Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin, konuşmasında hükümete ve Türk-İş yönetimine seslendi: “137 gündür direniyoruz. Buradan düşmanlarımıza sesleniyorum, sakın mücadele alanını terk edeceğimizi sanmasınlar. Bizi gazla, copla, karalamayla yıldıramazsınız. Bugün bizi gülerek, ellerini ovuşturarak seyreden ve bakanlıklarda protokol imzalayarak işçileri satan utanmaz hainler sakın unutmasınlar, biz yenilsek de asla teslim olmayacağız. Toplu İş İlişkileri Yasası’nı kabullenen ey Türk-İş, o protokole imza atmak ihanettir. Utanmaz Mustafa Kumlu gel istifa et, bu ihaneti sen daha önce de yaptın.” İşçiler, Atilay Ayçin’in konuşmasını “Kumlu İstifa!” sloganlarıyla desteklediler.

Ayçin’in konuşmasının ardından konuşan Deri-İş Sendikası Genel Başkanı Musa Servi AKP’yi eleştirdi: “137 gündür onurlu bir şekilde direnen THY işçilerini buradan selamlıyorum. Havacılık iş koluna grev yasağı getirilmesi sadece Hava-İş’in sorunu değildir. Bu sorun tüm işçi sınıfının ve sendikaların sorunudur. O nedenle THY işçilerinin verdiği mücadele bizim de mücadelemizdir. Mevcut iktidar, referandum sürecinde demokrasiden, işçilerin 2 sendikaya birden üye olabileceğinden bahsediyordu. İşte DHL işçileri de buradalar. Hani sizin demokratlığınız? Grev yasaklarıyla mı demokratsınız siz?”

Basın açıklamasını yapan THY direnişçisi Meltem Çelik ise şöyle konuştu: “Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısı dünden bu yana Meclis’te oylanıyor. Geçtiğimiz Salı günü birçok olumsuzluk içeren, 12 Eylül’ün ruhunu koruyan, ILO’nun normlarını karşılamayan bu tasarıya karşı Ankara sokaklarındaydık. Hiç de şaşırtıcı olmayan bir biçimde tazyikli su ve gazla karşılandık. Hemen sonrasında da basından tasarı ile ilgili çeşitli konularda yetkiyi Bakanlığa devreden bir protokole Mustafa Kumlu tarafından imza atıldığını öğrendik. Bu, Mustafa Kumlu’nun ve Türk-İş yönetiminin sınıfa ilk ihaneti değildir. Kumlu ve ekibi TEKEL mücadelesini de satmıştı. Bu yıl 1 Mayıs’ı akıl almaz manevralarla bölmeye çalışmıştır. Kıdem tazminatı hakkımıza karşı yapılan saldırıya sessiz kalmıştır. Bütün bunların hesabı elbet sorulacaktır. Mustafa Kumlu ve Türk-İş yönetimi derhal istifa etmelidir! Sendikal barajları ve tüm anti-demokratik yasaları kaldıralım! Grev Yasaklarına Hayır!”

Basın açıklamasından sonra işçiler ıslık ve alkışlarla THY yönetimini protesto ettiler. Eylem horon ve halaylarla son buldu.