Buradasınız
Düşük Ücretlere, Sendikal Baskılara, Hak Gasplarına Karşı Mücadele Sürüyor
Sağlık emekçileri Türkiye genelinde iş bıraktı
Sağlık ve Sosyal Hizmet Birlik ve Mücadele Platformunda (SABİM) bir araya gelen 21 sendika ve meslek örgütüne üye binlerce sağlık çalışanı kamu emekçisi kamu toplu sözleşmesi görüşmelerinin başladığı gün olan 1 Ağustosta iş bıraktı, hastanelerde, sendika şubelerinde, sağlık müdürlüklerinin önünde yüzlerce basın açıklaması ve eylem gerçekleştirildi. İş bırakma eylemi 2 gün sürecek.
SABİM adına yapılan ortak basın açıklamalarında “İnsanca yaşayacak ücret ve güvenli çalışma ortamı” talebi öne çıktı. Sağlıkta yaşanan şiddetin sebebinin kâr odaklı sağlık sistemi olduğu şu sözlerle vurgulandı: “Sağlıkta dönüşüm programı sonrası, 20 yılda şiddet olayları her geçen gün artıyor. Her gün ortalama 80 beyaz kod olayı bildirilirken; son 10 yılda 110 bin şiddet vakası gerçekleşmiştir… Şiddeti engellemek için sadece kanunların yeterli olmayacağını biliyoruz. Rant alanına dönüştürülen ve kışkırtılan sağlık talebi, saygının yok edilmesi, eksik istihdamla verilmeye çalışılan hizmet, sanal kuyruklar, 5-10 dakika muayene süreleri… şiddeti üreten sistemin ta kendisi.”
Basın açıklamalarında, Aile Sağlığı Merkezi çalışanı kamu emekçilerinin sorunlarının ve sistemdeki hataların halk sağlığına verdiği zararlara da değinilirken şu ifadeler yer aldı: “Uluslararası aile hekimliği uygulamaları ile ilgisi olmayan düzenlemeler, yetersiz aile sağlığı merkezi gider ödemeleri, yetersiz aile hekimi ve aile sağlığı çalışanı sorunu çözülmüyor. Düşük tavan katsayısı ve destek ödemesi ile aile sağlığı çalışanları yok sayılıyor ve birçok angarya iş yükü ile 85 milyon vatandaşın koruyucu sağlık hizmeti ihmal ediliyor.”
Eylemler sırasında yapılan konuşmalarda birleşerek mücadele etmek gerektiği vurgusu öne çıktı. Sağlık emekçileri ortak taleplerini şu şekilde açıkladılar:
- Performans, ek ödeme, taban, teşvik değil, tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyan temel ücret istiyoruz. Bunun üzerine yapılan işin niteliği ve riski, eğitim durumu, hizmet yılı gibi kriterler eklenerek giydirilmiş ücretler belirlensin.
- Grevli toplu sözleşmeli, özgür pazarlık hakkı içeren sendika yasası çıkarılsın.
- Sağlık hizmetleri ağır ve tehlikeli işler kapsamındadır. Fiili hizmet süresi (yıpranma payı) yıllık 90 gün üzerinden tam olarak tüm emekçilere ödensin ve geçmiş yılları da kapsasın.
- Nöbet, icap ve fazla çalışma ücretleri 2 kat arttırılsın.
- Sağlık alanında çalışan tüm emekçiler “sağlık hizmetleri sınıfı”na alınsın.
- Üniversite hastanelerinde de çalışanlara tayin hakkı verilsin.
- Sağlık emekçilerine yönelik şiddetin son bulması için 'şiddet üreten sağlık sistemi' değişsin. Halk ve emekçiler yararına yeni bir sağlık sisteminin inşası için işkolu emekçileri ve halkın örgütlü yapılarının, hizmetin planlanmasından sunulmasına kadar karar alma mercilerinde yer alacağı mekanizmalar oluşturulsun.
- Sağlık ve sosyal hizmetler alanında OECD ortalamasında kadrolu güvenceli personel istihdam edilerek, sözleşmeli tüm çalışanlar 657 4/a kapsamına alınsın.
- Kamu sağlık hizmeti verilen ASM’lerde her türlü giderler devlet tarafından karşılansın.
- Kovid-19 gibi meslekle ilgili hastalıklar, illiyet bağı aranmadan sağlık kurumlarında çalışan tüm personel için meslek hastalığı sayılsın.
- Haklarında kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçileri derhal göreve başlatılsın.
- Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü personelinin özlük, mali ve sosyal haklarını, bir an önce Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğündeki emsali personellere eşitleyin, geçmiş hak kayıplarını acilen telafi edilsin. Sağlık Bakanlığı’nın diğer tüm personellerine sağlanan imkân ve haklardan aynı ve eşit derecede yararlandırılsın.
- Muayene, tedavide ve ilaçta hiçbir ad altında; katkı, katılım payı, ilave ücret alınmasın. Sağlık hizmetleri ücretsiz olsun.
KESK Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi
Sağlık emekçilerin grevine de destek veren Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 7. Dönem Kamu Toplu Sözleşmesi görüşmelerinin başlaması nedeniyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Kamu emekçileri adına açıklama yapan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, kamu emekçisinin sefalet ücretiyle geçinemediğine vurgu yaparak sorunlar karşısında ortak mücadele çağrısı yaptı: “Kemer sekme politikalarına karşı, enflasyonist politikaya karşı tüm yurttaşlara bir çağrı yapıyoruz. Hep birlikte KDV artışlarına hayır diyelim. MTV’ye ve ÖTV’ye hayır diyelim. Ücretsiz ulaşım hakkı için birleşelim. Ancak birleşirsek bu baskıcı rejimi geriletebileceğimizi söylüyoruz.”
Bozgeyik, 10 Ağustosta bir günlük iş bırakma kararı aldıklarını, eylül ayında mücadeleyi daha fazla güçlendireceklerini duyurdu.
İzmir’de metro ve tramvay işçileri greve çıktı
Türk-İş’e bağlı Demiryol-İş Sendikasının örgütlü olduğu İzmir Büyük Şehir Belediyesi şirketi olan Metro A.Ş’de çalışan işçiler toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 31 Temmuz sabahı greve başladılar. Kök ücretler, iş riskleri, işe devam primleri, raylı sistem primleri, yer altı çalışma tazminatlarını kapsayan ücret maddelerinin de yer aldığı 11 maddede anlaşma sağlanamadı. İşçiler Halkapınar’daki metro istasyonuna grev pankartını astılar. Grevin başlamasıyla İzmir’de metro ve tramvay seferleri durdu. İşçiler grev alanında “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz”, “Direnen İşçiler Asla Yenilmez”, İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” sloganlarını haykırdılar.
Grev alanında açıklama yapan Demir Yol-İş Sendikası İzmir Şube Başkanı Hamdullah Giral, ücretler konusunda kendi tekliflerini ve işverenin önerdiği teklifi şu şekilde açıkladı: “Evli bir çocuklu 10 yıllık çalışan için orta grupta bizim talebimiz ikramiyesiz 24 bin 500 lira, ikramiyeli 29 bin 500 lira idi. Son teklifleri ikramiyesiz 19 bin 300 lira, ikramiyeli de 23 bin lira. Bu birinci altı ay için geçerli. En alt grupta ise birinci altı ay talebimiz yüzde 15 vergide 22 bin 500 lira idi, ikramiyeli 27 bin 500 lira idi. Büyükşehir'den gelen teklif 17 bin 500 lira, ikramiyeli 21 bin 250 lira.”
İşçiler ücretlerinin en son 2022 Temmuz ayında zamlandığını, o günden bugüne asgari ücretteki artışların ardından şimdiki ücretlerinin asgari ücret düzeyinde olduğunu, geçinebilecek bir ücret istediklerini söylüyorlar. Yapılan kötü toplu sözleşmelerin enflasyonun sürekli yükseldiği ortamda kısa sürede mağduriyete neden olduğunu, bu nedenle de kötü bir sözleşmeye imza atmak istemediklerini belirtiyorlar. Kendilerini İzmir halkını mağdur etmekle suçlayan belediye yönetimine de greve çıkmanın hakları olduğunu hatırlatıyor, İzmir halkını mağdur edenin insanca yaşayabilecekleri bir ücreti vermemekte direnen Belediye yönetimi olduğunu söylüyorlar.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer bir açıklama yaparak İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesini İzmirlilere hizmet götürecek yatırımlar için kullanacaklarını, bu nedenle de metro ve tramvay işçilerinin istediği ücretleri veremeyeceklerini söyledi. Ayrıca taleplerini başka yollarla bildirmek varken İzmir halkını mağdur edecek grevi uygulamaya koydukları için işçileri hedef göstermeye çalıştı. Soyer’in açıklamasında sendikanın 39 bin 685 lira ile 33 bin 813 lira arasında ücret talep ettiğini belirtmesi üzerine Demir Yol-İş Sendikası bu beyanın doğru olmadığını, kamuoyuna duyurduklarından farklı bir tekliflerinin olmadığını açıkladı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi İZENERJİ ve İZELMAN işçilerinden iş bırakma eylemi
Genel-İş Sendikasının örgütlü olduğu İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin şirketlerinden Genel Hizmet Otopark, Özel Eğitim, İtfaiye ve Sağlık Hizmetleri Tic. AŞ (İZELMAN) ve İnsan Kaynakları, Temizlik, Bakım ve Organizasyon Hizmetleri Enerji Sanayi ve Tic. AŞ (İZENERJİ) işçileri toplu sözleşmeden doğan geriye dönük alacakları ödenmediği için 1 Ağustosta bir günlük iş bırakma eylemi yaptılar. 1 Ocak 2023 - 31 Aralık 2024 tarihlerini kapsayan toplu sözleşmede varılan anlaşmaya göre 90 gün içinde yatırılması gereken 20 bin ile 40 bin lira arasındaki alacaklarının ödenmediğini belirten işçiler, 28 Temmuzda da yarım gün iş bırakmışlardı.
Genel-İş Sendikasında örgütlü işçiler Kültürpark içinde bulunan İzmir Büyükşehir Belediyesi binası önünde toplandılar. Burada bir açıklama yapan Genel-İş İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Ercan Gül ekonomik krizin sorumlusunun iktidar sahipleri olduğunu bildiklerini fakat bunun faturasının kendilerine ödetilmesini de kabul etmediklerini belirterek şunları söyledi: “İZENERJİ ve İZELMAN emekçileri olarak 7 gün 24 saat, gece gündüz, sıcak soğuk demeden büyük bir özveriyle en kutsal paye olan alınterimizi dökerek bu kente hizmet veriyoruz. Buradan bir kez daha İzmir Büyükşehir Belediyesi yetkililerine ödemeler hususunda önceliğin biz alınteri döken emekçilerde olduğunu hatırlatıp, geriye dönük ödemelerimizin kısa sürede hesaplarımıza geçmesi gerektiğini haykırıyoruz.”
“Toplu Sözleşme Hakkımız Gasp edilemez”, “Hakkımız Olan! Geriye Dönük Ödemelerimizi Talep Ediyoruz!” yazılı pankartlar taşıyan işçiler, eylem sırasında sık sık “Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam”, “İş Ekmek Yoksa Barış da Yok”, “İş Ekmek Yoksa Hizmet de Yok”, ““Zafer Direnen Emekçinin Olacak” sloganlarını haykırdılar.
Ayrıca grevde olan metro ve tramvay işçilerine de dayanışma mesajı gönderen işçiler “Metro İşçisi Yalnız Değildir” sloganı attılar.
Tekgıda-İş Sendikası Has Tavuk ’ta sendika düşmanlığına karşı uyarı eylemi yaptı
Tekgıda-İş Sendikası, Balıkesir Susurluk’ta faaliyet gösteren Has Tavuk fabrikasında 3 sendikalı işçinin 28 Temmuzda işten atılmasına tepki olarak 1 Ağustosta fabrika önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Eyleme Tekgıda-İş Sendikasında örgütlü Banvit işçileri de katılarak destek verdiler.
2022 yılından beri sendikalaşma mücadelesinin yürütüldüğü fabrikada Has Tavuk işvereni sendikal mücadeleyi engellemek için daha önce de 10 işçiyi işten atmıştı. Atılan işçilerden altısının işe iade davasını kazandığının belirtildiği açıklamada, mahkeme süreci devam eden diğer 4 işçinin de kazanacağı, işçilerin sendikaya üye olmasının anayasal bir hak olduğu ve engellenemeyeceği vurgulandı. Basın açıklaması şu sözlerle sonlandırıldı: “Tekgıda-İş Sendikası olarak, işvereni anayasaya ve kanunlara saygılı olmaya, sendikal örgütlenmeyi engelleme çabalarına son vermeye, işyerinde gelecekte çalışma barışını koruma çabalarımıza saygı göstermeye davet ediyor, sendikal örgütlenme çalışmalarımızın başarıyla devam edeceğini kamuoyuna duyuruyoruz.”
Eylem sırasında “Direne Direne Kazanacağız”, “Sendika Hakkımız Engellenemez”, “Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam” sloganları atıldı.
- Polonez Direnişçisi: “Biz Başardık, Şimdi Hep Birlikte Başaralım!”
- Betek Boya’da İşten Atma Saldırısı
- Green Transfo’da Grev Başladı
- İşçilerin Grev-Direniş Rehberi
- İşçiler “146+Bir Polonez” Belgeselinin Galasında Buluştu
- Arıtaş Kriyojenik İşçileri de Greve Çıktı
- Metal İşçileri Yasak Tanımıyor, Grev Coşkusu Sürüyor
- Polonez Direnişçileri Çatalca Adliyesi Önünde
- Polonez İşçileri Baskılara Rağmen Mücadeleyi Sürdürüyor!
- Metal Sektöründe Bir Kez Daha Grev Yasağı
- Grev Ateşi Büyüyor: Grid Solutions ve Schneider Elektrik de Grevde!
- Grevlerden Direnişlere İşçilerin Mücadelesi Büyüyor
- Hitachi Energy’nin 4 Fabrikasında Grev Başladı
- Aile Hekimleri Grevde
- Çayırhan Maden ve Enerji İşçilerinin Eylemi Sona Erdi
- Direniş Çadırına Tezek Döktüren Korku
- Grev ve Direnişler Dayanışmayla Büyüyor
- Çayırhan Maden İşçileri: “Biz Çocuklarımızın Geleceği İçin Mücadele Ediyoruz”
- SASA İşçileri Ücret Gaspına Karşı Mücadele Ediyor
- UİD-DER’den Atakaş Çelik İşçilerine Dayanışma Ziyareti
Son Eklenenler
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...
- DİSK 24-27 Aralık tarihleri arasında bölge temsilciliklerinin olduğu şehirlerdeki vergi daireleri önlerinde, Ankara’da Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde “İnsanca Ücret Vergide Adalet” talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İşyerlerinde...
- Bir an için zifiri karanlıkta kaldığımızı düşünelim. Yanımızı yöremizi görememenin huzursuzluğuyla korkuya kapılırdık. Ne yazık ki bugün milyonlarca işçi ve emekçi yüreğinde benzer bir korku taşıyor. Çünkü dünyamıza egemen olan kapitalist düzende,...
- İşçi Dayanışması’nın 197. sayısında, Emekçi Gençlik köşemizdeki “Yaşadım Diyebilmek İçin” yazısında şöyle deniyordu: “Öyle bir zamandan geçiyoruz ki her geçen gün daha fazla sayıda genç arkadaşımızın kendine “en güzel yıllarım bu mu?” diye sorduğunu...
- Merhaba, ben Polonez işçisiyim. Daha doğrusu işçisiydim. Direnişimizin 163. günündeyiz, son 21 gündür direnişimizi Çatalca Adliye Sarayı önünde yürütüyoruz. Geçenlerde bir gazeteci arkadaşımız “2025’ten beklentiniz nedir?” diye bir soru sordu. “...
- Sendikalı, sendikasız, hatta sigortasız çalıştırılan işçi kardeşlerim, her yılın son ayında hepimizin kulak kesildiği asgari ücret tiyatrosu başlar. Bu sene de aynı şekilde adeta bir tiyatro izledik. Sınıf temelinde örgütlü mücadelenin bir parçası...