Buradasınız
EYT’liler 38 Yaşında mı Emekli Olmak İstiyor?

Emeklilikte Yaşa Takılanlar, son birkaç aydır çeşitli kentlerde yaptıkları büyük buluşmalarda taleplerini dile getiriyorlardı. Son olarak İstanbul Maltepe’de yüz binlerin katıldığı bir miting gerçekleştirdiler ve taleplerini 31 Mart seçimlerinden önce bir kez daha dile getirdiler.
EYT’liler, 1999 yılında 19 Ağustos depreminin ardından on binlerce insan henüz moloz yığınlarının altında iken Meclis’ten geçirilen emeklilik düzenlemesinin düzeltilmesini talep ediyorlar. Yasanın geriye doğru işletilmesiyle gasp edilen emeklilik haklarının geri verilmesini talep ediyorlar. Hemen her buluşmada ve son mitingde EYT’liler taleplerinin hükümetin yansıttığı gibi “erken emeklilik” olmadığını gerek kürsüde yapılan konuşmalarda, gerek verdikleri röportajlarda açıkça dile getirdiler. Taleplerine karşılık vermeyen siyasi partilere oy vermeyeceklerini de üstüne basa basa söylediler.
EYT’lilerin bu taleplerine siyasi iktidarın tepkisi malum. EYT’lilerin 38 yaşında erken emekli olmak istediklerini, bu talebin dikkate alınamayacağını, bütçeye 750 milyar lira ek yük getireceğini söylüyor siyasi iktidarın sözcüleri. Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazeteye verdiği röportajda bu sözleri yineledi. Bu röportajda EYT’liler için “ne istediğini, taleplerinin ne anlama geldiğini çoğu kimse bilmiyor. Onlar 38 yaşında emeklilik istiyorlar…” dedi. Daha önceki açıklamalarında, “erken” emekli olanların çalışmaya devam ettiklerini, çifte maaş aldıklarını da ifade etmişti. Seçime sadece bir hafta kala katıldığı bir televizyon programında EYT ile ilgili soruya verdiği yanıtsa şöyle:
“Burada rahmetli Demirel bir yanlışın içerisine düştü. Erken emeklilikle bu ülkede adeta bir çift ücret anlayışı geldi. Düşünün 38 yaşında bir insanın emekli edilmesi demek, hem o insana saygısızlık, hakarettir, hem de bu devletin hazinesine, kasasına. Çünkü bu insan 38 yaşında emekli olduğu zaman boş mu durur? Ne yapacak? Gidip kendisi bir yerde bir iş bulacak. Oradan da bir ücret alacak. Çift maaşla çalışacak. Şu anda dünyada başta İskandinav ülkeleri olmak üzere, artık onlar erken emekliliği yapan ülkeler olmasına rağmen, şimdi onlar 60-65 üzerine çıktılar. Daha da geliştiriyorlar ve emekliliği oralarda 70’e doğru taşıyorlar. Böyle bir durumun olduğu dünyada şimdi bizde bu erken emeklilik olayını kimler tahrik ediyor? Muhalefet. Eğer biz vatanseversek, milletimizi seversek ne için erken emeklilik diyoruz? Çalışıyorsun, çalıştığın yerde çalışmana devam et. Maaşın sürekli zaten orada artıyor, artmaya devam edecektir. Boşta kalmaktansa orada çalış. Ne için ayrılmayı, ne için emekli olmayı düşünüyorsun?”
Bu sözleri dile getiren siyasi iktidarın milletvekillerinin büyük bir çoğunluğu çifte maaş alıyor. Cumhurbaşkanı ise 2000 yılında 46 yaşında SSK’dan emekli aylığını almaya başladı. 2002’de milletvekili, 2004’te başbakan oldu. 2006’da Emekli Sandığı’ndan 1. Derece 4. kademeden emekli oldu. Cumhurbaşkanı emekli maaşının yanı sıra, 74 bin 500 lira cumhurbaşkanlığı maaşı alıyor. Cumhurbaşkanlığının bütçesi ise ayrı…
Ama enflasyon ve düşük ücret zamları nedeniyle alım güçleri giderek düşen, ağır koşullarda çalışmaktan beli bükülen işçilerin maaşlarının arttığı ve erken emeklilik istedikleri iddia ediliyor. “Ne istediklerini bilmiyorlar, 38 yaşında emekli olmak istiyorlar” denilen Emeklilikte Yaşa Takılanlar, siyasi iktidarın bu çerçevede daha önce birçok kez dile getirdiği sözlerine karşı tepkilerini Maltepe mitingi sırasında şöyle dile getirdiler:
“Buradaki insanların çoğu emekli olduğunda bin lira ile 2 bin lira arası maaş alacak. 9 bin gün primim var, 32 yıldır sigortalıyım. Hala emekliliğime 3 yıl var. Ben daha ne kadar bekleyeceğim? Niye ben 9 sene fazla çalışayım?”
“Ben 53 yaşımdayım, şimdi işten ayrılsam bana kimse iş vermez. Çalıştıkça maaş düşüyor. Böyle bir adaletsizlik olabilir mi?”
“Çift dikiş emeklilikse önce kendileri çift maaş almasın!”
“Kendisi asgari ücretle çalışan 35 kişinin maaşını 1 ayda alıyor. Vicdan lazım buna da değil mi?”
EYT’liler kimsenin 38 yaşında emekli olmak istemediğini ısrarla söyleseler de iktidar bu sözleri duymazdan geliyor. EYT’liler, refah seviyesinin daha yüksek olduğu, sosyal yardım uygulamalarının daha yaygın olduğu Avrupa ülkeleriyle kendi durumlarının karşılaştırılmasının açıkça haksızlık olduğunu söylüyorlar. EYT’lilerin işsiz kalmaları durumunda 45 yaşından sonra iş bulabilmekte yaşadıkları sorunlar açıkça görmezden, duymazdan geliniyor. Sorunlarını dile getiren EYT’liler vatansever olmamakla itham ediliyor, “türedi” denerek aşağılanıyorlar. EYT’lilerin isyanı da buna.
Siyasi iktidarın vicdanı söz konusu işçilerin çıkarı olduğunda köreliyor. Çeşitli gerekçeler öne sürerek emeklilikte yaşa takılan işçilerin emekli olmalarının önündeki engelleri kaldırmıyor. Ama söz konusu olan seçim ve oy olduğu için, bazı sözcüleri çıkıp EYT düzenlemesini seçimden sonra ele alabileceklerine dair açıklamalarda bulunabiliyor. Bunun oyalamaktan ve işçileri kandırmaktan başka bir anlama gelmediği açık. Bu tür tutulmayan sözlere karşı işçiler tepkilerini “EYT Yoksa Oy Yok” sloganıyla dile getiriyorlar.
İşçilerin emeklilik haklarına yönelik dile getirdikleri talepleri duymazdan gelen ve çarpıtan hükümet, patronların bir dediğini iki etmiyor, vergi borçlarını siliyor, vergi oranını düşürüyor, kredi borçlarının vadesini uzatarak, kredi alma şartlarını kolaylaştırarak, konkordato yolunu açarak onları rahatlatıyor, İşsizlik Sigortası Fonunun büyük bir kısmını patronların kullanımına sunuyor, kısa çalışma ödeneğinden yararlanma şartlarını hafifletiyor, iş yasasını patronlar lehine esnetiyor, işçi ücretlerini düşük tutuyor, işçileri kayıt dışı çalıştıran, onlara asgari ücretin altında ücret veren patronları cezalandırmıyor…
Gelecek işçi kuşaklarını da ilgilendiren emeklilik hakkı mücadelesini başarıya ulaştırmak, işçilerin kendi sınıfsal çıkarları etrafında birlik olabilmesine ve mücadeleyi büyütmesine bağlıdır. Gasp edilen hakların yeniden elde edilebilmesi, korunması ve daha çok geliştirilebilmesi de bu mücadeleye bağlıdır.
Onlara Hakkımı Helal Etmiyorum
- Göçmenlerin Sağlığa Erişim Hakkı Yok Ediliyor!
- “Halkımız Yoksul Değil, Devletimiz Sosyal”
- Gazze’de Yardım Merkezine Saldırı: Kapitalizmin Geldiği Nokta
- Dünya Mülteciler Günü: Umut Kapitalizme Karşı Mücadelede!
- Genel-İş Sendikacıların Tutuklanmasını Protesto Etti
- Sağlık Emekçileri: “Bitmeyen Eziyet Bitmeyen Rezalet! Hasta Gelmedi Ceza Geldi”
- ABD Büyükelçiliği Önünde Eylem: “Filistin’de Ablukaya ve İşgale Son”
- İzmir Belediye İşçilerinin Grevinin Gösterdikleri
- Tüm İnsanlık İçin Atan Kalplerin Anısına
- Enflasyonun Bize Faturası
- Örgütlü Gücümüzden Korkuyorlar Kardeşlerim
- TPI Compozit Grevcilerinin Anlattıkları
- İşçiler Grevi Nasıl Yürütmeli?
- Yönetmen ve Senarist Ali Özgentürk’e Veda
- Sırrı Abi, Beynelmilel ve İşçi Sınıfının Enternasyonali
- Yaşasın Sınıf Dayanışması
- Soma Katliamının 11. Yılında 301 Madenci İçin Eylemler Yapıldı
- Erol Eğrekler Katlediliyor, Holdingler İşçilerin Kanıyla Büyüyor!
- Benim Onurlu ve Dirençli Devrimci Hasan Dayım
- ERLAU Direnişinde İşçinin Gücü
Son Eklenenler
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...
- Bu yıl 1 milyondan fazla öğrenci LGS sınavına, 2,5 milyon öğrenci YKS sınavına girmek için başvuru yaptı. Her yıl milyonlarca çocuk ve genç, aileleriyle birlikte sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Çocuklarının geleceğine yönelik kaygı duyan...
- Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz....
- 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi, cesaretini, onurunu ve örgütlü gücünü kuşanmış Türkiye işçi sınıfının tarihe kazıdığı iki büyük gün… İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek...
- Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde en kötüsünü geride bıraktığımızı söyledi ve “2026 yılı, refahın daha çok hissedildiği, fırsatların genişlediği ve ekonomik güvenin pekiştiği bir yıl olacak” dedi. Yıllardır iktidar sözcülerinden...
- Özel Okul Öğretmenleri Sendikası üyesi öğretmenlerin Büyük Öğretmen Yürüyüşü 3. gününde devam ederken, 27 Haziranda Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yapıldı. Aynı gün Haber-Sen Türkiye genelinde yaptığı basın açıklamalarında...
- Sevgili Polonez işçisi kardeşlerim, Dayanışma TV’de yayınlanan “146+Bir Polonez Bir İşçi Direnişinin Kalbinden” belgeselinizi büyük bir dikkatle izledim. Belgeseldeki her bir kare, her bir sözünüz direnişinizin gün gün örülmüş gerçek hikâyesini...
- “Gerçeğin içinden, sınıfın penceresinden” şiarıyla yayın yapan Dayanışma TV, işçi sınıfının ilham verici mücadelelerini belgelemeye, bu mücadelelerin işçi sınıfının ortak deneyimi haline getirilmesi çabasına katkı sunmaya devam ediyor. Dayanışma TV...
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın yüzde 16’lık sefalet zammı dayatmasına karşı 26 Haziranda Türkiye genelinde yarım gün iş bıraktı. Türkiye Sağlık-İş Sendikasına...
- İspanya’nın güneyinde bulunan sanayi kenti Cadiz’de yaklaşık 30 bin metal işçisi grevde. 18-19 Haziranda 2 günlük grevlerinin ardından talepleri karşılanmayan işçiler 23 Hazirandan bu yana süresiz grevdeler. CCOO ve UGT sendikalarına üye işçiler,...
- Gençlik dönemi, insan hayatının en heyecanlı, en meraklı ve en enerjik zamanlarıdır derler. Bu yönleriyle gençlik bir nehre benzetilebilir; coşkulu, yönünü arayan, bazen de önüne çıkan taşlara çarpa çarpa yolunu bulan… Bazen hızlı, bazen yavaş akar...
- Yozgat Sorgun’da, 71 yaşındaki Selami Şimşek dede, çalıştığı inşaatın 6. katından düşerek yaşamını yitirdi. Akla ilk şu soru geliyor: “71 yaşındaki bir dedenin evinde torununu sevmek yerine, ne işi var inşaatın 6. katında?”
- Umutlarım, hayallerim, sevdalarım Sığmıyor ceketimin cebine Bunca zamandır ket vurulmuş umutlarıma Bunca zamandır kafeste tutulmuş ruhum, nefesim, aklım Sığar mı bu düzene gencim, yaşlım