Buradasınız
Onlara Hakkımı Helal Etmiyorum
Pendik’ten bir işçi

Kriz nedeniyle hayat pahalılığı günden güne artıyor. Artan gıda fiyatları, faturalara gelen zam yağmuru ve tavan yapan kiralar nedeniyle biz işçi ailelerinin geçinebilmesi olanaksızlaştı. İktidar yerel seçimlerin yaklaştığı şu günlerde her zamanki gibi gerçekleştirmeyeceği bir sürü vaatte bulunarak biz işçi ve emekçilerden oy istiyor. Ama krizin etkilerinin çok can yakıcı bir şekilde hissedildiği bu dönemde geçmişte hangi partiye oy verirse versin her kesimden işçinin bu koşullara tepkisi giderek artıyor.
Daha önce iktidarı desteklemiş olan işçi ve emekçilerin bir kısmı da, bugün farklı düşünüyorlar. Onlara inanmış ve güvenmişlerdi. Hatta kendileri de özellikle seçim dönemlerinde iktidarın vaatlerini sahiplenmiş bu vaatlere diğer işçi ve emekçileri de ikna etmeye çalışmışlardı. Oysa zaman ilerledikçe işçiler, emekçiler iktidarın tüm vaatlerinin söylemin ötesine geçmediğini ve işçilerin yaşam koşullarının iyiye gitmek bir yana nasıl da kötüleştiğini yaşayarak gördüler. Bu durumu aynı işyerinde beraber çalıştığım bir ablamızın sözleriyle özetlemek istiyorum. Öğlen yemeğinde, bu ablamız bir arkadaşımıza nasihatlerde bulunuyor ve şöyle diyordu: “Seçim dönemlerinde, herkes her şeyi vaat eder. Sakın bunlara inanma asıl iş seçim bittikten sonra. O zaman görürsün asıl ne yapıp yapmadıklarını.” Ben de dayanamayıp sohbete katıldım. Ablamıza “senin söylediklerin çok doğru, sana katılıyorum. Ama bir şeyi merak ettim, bu kanıya nerden vardın?” diye sordum. “Bak canım” dedi. “ben yıllarca siyasetin içinde yer aldım. İktidar partisi için gezdik, insanlardan oy istedik, insanlara vaatler verdik, sanki kendi vaatlerimizmiş gibi savunduk, anlattık. İnsanlar bize inandı, güvendi, sırf bizi sevdikleri için bize destek oldular. Ve bu birkaç seçim dönemi böyle sürdü. Ama ortada bize vaat edilen ve bizim vaat ettiğimiz hiçbir şey yoktu. Verdiğimiz sözlerin hiç birini tutamadık. Bize ne dedilerse aynını onlara söyledik ama yapamadık, zaten ben istesem de yapamazdım çünkü buna gücüm yetmez. Ve yıllar sonra bağlı olduğum siyasetin kadın kollarından istifa ettim.” “Neden?” diye sordum. İşçi ablamız “Çünkü kimsenin yüzüne bakacak yüzüm yoktu. Arkadaşlarım, eşim dostum, konu komşu herkese yalancı çıkardılar bizi. ‘Onu yapacağız’ dediler yapmadılar, ‘bunu yapacağız’ dediler yapmadılar, bu şekilde yaşayamazdım ve onlara hakkımı helal etmiyorum” dedi. Ben de “haklısın abla, ben de olsam aynısını yapardım” dedim.
Bu işçi ablamızın kendi yaşadıklarından da anlattığı gibi iktidar işçi sınıfının yaşadığı sorunları seçim malzemesi olarak kullanıp bin bir türlü yalanla biz işçi-emekçileri kandırmaya çalışıyor. Bir işçi abimiz de onu doğrularcasına emekli olamadığını, yıllarca başımızdakilere oy verdiğini ama başımızdakilerin işçilerin haklarını yok ettiğini anlatarak “bir daha bunlara oy vermem, sen sen ol sakın oy verme bunlara” dedi.
Abimiz de ablamız gibi haklı. Hal böyleyken bizler bizi bölen kutuplaştıran söylemlere değil, kendi gücümüze inanmalıyız. AKP-MHP bizi kutuplaştırıp bölüyor. Örgütsüz ve birbirine güvenmeyen işçileri milliyetçi söylemlerle ve yalan vaatlerle kendi siyasetlerinin kuyruğuna takmak istiyorlar. Oysaki biz işçilerin birliği ve dayanışması olmazsa kaybederiz. Burjuva partilerin patronlar sınıfının ve onların dertlerine derman olma dışında bir dertleri yoktur. Bunu biz işçiler içinden geçtiğimiz bu kriz koşullarında yaşayarak görüyoruz. Bir sınıfın parçası olduğumuzu yani işçi olduğumuzu unutmamalı kendi haklarımıza sahip çıkmalı ve bu haklarımızı korumak için örgütlenmeliyiz.
Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- Biz Bu Masalları Ayaküstü Çok Dinledik
- Ekonomik Sorunların Kaynağı Bulundu: İşçi ve Emekçiler!
- Vergiler Patronlardan Kesilsin!
- Soğanı Bile Lüks Hale Getiren Bu Rejim Gitmeli!
- Bakandan Dâhiyane Buluş: Kış Tatili!
- Bizim Yoksulluğumuz, Onların Yalanları Büyüyor
- Nasıl Küçüldük, Kimi Büyüttük?
- Bir İşçi Çocuğunun Gözünden Hayat Pahalılığı
- “2023’ü Beklerken” Neler Oldu?
- Zamlardan Haberi Olmayanlar da Var!
- Enflasyonu Asgari Ücret Zammı mı Arttırıyor?
- Büyüdüğümüzü Hissedebiliyor musunuz?
- Evsiz Kalmak mı Mücadele Etmek mi?
- Ekmeğimizi Büyütmek İçin!
- Haklı Olan Biziz!
- İktidarın Enflasyon Masalı
- Yağa Neden Zincir Vuruluyor?
- Yüksek Elektrik Faturalarına Tepkiler Sokaklara Taştı
- İşten Çıkarma Yasağı Sona Erdi, Saldırılar Başladı!
- Doların Yükselmesi Bizi İlgilendirmez mi Dediniz?
Son Eklenenler
- Kültür Radyo Televizyon (KRT) çalışanları, düşük ücret dayatması, aylardır maaşlarının, yemek haklarının ödenmemesi, ağır çalışma koşulları, artan iş yükü ve baskıya karşı iş bırakma eylemlerini sürdürüyor. 4 Hazirandan bu yana iş görmekten kaçınma...
- İngiltere hükümeti işçi haklarına yönelik saldırılarını arttırdı. 7 Haziranda başkent Londra’da bir araya gelen işçiler, öğrenciler, sendikalar ve kampanya grupları, hükümetin kemer sıkma ve savaş politikalarını protesto etti. “Savaşa Değil Emekçiye...
- Bir sabah uyandığımızda tekerleğin icadı sonrası hayatımıza giren tüm icatlar ortadan kalkmış, unutulmuş olsa ne olurdu? Şöyle bir düşünelim; tekerlek icat edilmeseydi çark olmazdı, çark olmasaydı değirmen olmazdı. Ne üretim ne ulaşım gelişirdi....
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...