Buradasınız
Hiroşima’dan Yükselen Sesler: Bir Daha Asla!
6 Ağustos sabahı ülkenin dört bir yanından mücadeleci işçiler ve yurttaşlar Hiroşima’da Atom Bombası Kubbesi önünde bir araya geldi. Hiroşima Şehir Konseyi, protesto yürüyüşümüzü bozguna uğratmak için “resmi bir tören düzenleme” emrini duyurdu ve sağcıları, gericileri harekete geçirdi. Fakat bu girişim kesin biçimde ezildi.
Covid-19’un sıçramalı biçimde yayılmasının baş sorumlusu olan Başbakan Yoşihide Suga, kendi önünü açmak için halkın taleplerini yok sayarak Tokyo Olimpiyat Oyunlarının gerçekleşmesini sağladı. Kendi politikaları yüzünden hastanelerin dolup taşması karşısında korkuyla titreyen Suga “sadece durumu ağır olan hastalar hastaneye kabul edilebilir” şeklinde zalimce açıklamalarda bulundu. İşte bu nedenle Suga can havliyle Barış ve Hiroşima’yı Anma Töreninde kendi adını temize çıkarmaya çalıştı.
Mitingimiz ilk olarak atom bombasından sağ kurtulanlar ve onların çocuklarının öncülüğünde başladı. Hiroşima, Nagazaki, Fukuşima ve Okinowa’dan mücadeleci işçiler ve emekçiler, anayasayı revize etmek ve yeni bir saldırgan savaşa girişmek isteyen Suga hükümetini devirme konusundaki kararlılıklarını ilan ettiler.
Hiroşima’da atom bombasının patladığı saat olan 08.15’teki bir dakikalık saygı duruşunun ardından tören yerine doğru gösteri yürüyüşü başladı. Yönetimin “gürültüsüz ve disiplinli bir yürüyüş” kararına inat en yüksek sesle “Suga, Anayasayı değiştirip savaşa girmek isteyen başbakan, defol” “Nükleer silahların yasaklanması anlaşmasını derhal onayla!”, “Kahrolsun insan yaşamını hiçe sayarak Tokyo Olimpiyat Oyunlarına ön ayak olan utanmaz Suga Hükümeti!” sloganları atıldı. Bu sloganlar törene katılan kitle tarafından açıkça duyuldu.
Göstericilerin öfkeli sloganlarını duyan Suga iyice gerildi ve şu belirleyici cümleyi söylemek zorunda kaldı: “Savaşta nükleer yıkımın dehşetini yaşayan tek ülke olan Japonya, nükleer silahların insanlık dışılığını dünyadaki herhangi bir ülkeden çok daha iyi anlıyor. Nükleer silahlardan arınmış bir dünyanın gerçekleşmesine yönelik çabaları zaman içinde istikrarlı bir şekilde geliştirmek önemlidir.” Bu konuşmayla Suga, iflas etmiş bir politikacı olduğunu ifşa etti.
Sabahki eylem nükleer santraller inşa eden ve işleten Çukogu Elektrik Şirketi önünde yükseltilen çağrılarla sona erdi. Göstericiler Fukuşima’daki mücadeleyle dayanışma içinde olduklarını göstermek için öfkeli sloganlarını haykırdılar: “Nükleer santraller inşa etmeye ve yeniden çalıştırmaya son verin!”, “Tiroid kanserinin zararlı etkilerini kabul edin!”, “Radyasyonla kirlettiğiniz suyu okyanusa bırakmayın!”
Öğleden sonra ise “6 Ağustos Hiroşima Büyük Meclisi, 76’ıncı Yılında Atom Bombası Felaketi Anma Toplantısı” düzenlendi. Toplantının önemli bir kısmı, uzun yıllar süren mücadelenin zaferine ve sonunda “kara yağmur”un (atom bombasından hemen sonra yağan yağmur) insanların sağlığı ve yaşamları üzerindeki yıkıcı etkisini kabul eden rapora ayrıldı. Bu raporla, radyasyona maruz kalmanın insan üzerindeki etkilerini tamamen ihmal eden nükleer silahları ve enerji politikalarını temelden sarsmak için ileriye doğru dev bir adım atılmıştır.
Toplantıda Kore’den, Tayvan’dan, İtalya’dan, Türkiye’den ve ABD’den dayanışma mesajları okundu. Bu mesajları İşçi sendikalarından, belediye işçilerinden, sağlık işçilerinden, Kan-Nama’dan, Batı Japonya Ulusal Demiryolu ve Lokomotif İşçileri Sendikası, Doro-Çiba, Hiroşima Üniversitesi Bağımsız Gençlik Derneğinin mesajları takip etti.
Tüm katılımcılar 6 Ağustos Hiroşima, 9 Ağustos Nagazaki mücadelesinin ortak başarısına dikkat çektiler ve İkinci Dünya Savaşının sona ermesinin 76’ıncı yıldönümü olan 15 Ağustosta başarılı bir eylem organize etme kararlılıklarını dile getirdiler. 7 Kasım Büyük Ulusal İşçi Mitingi için tam bir seferberlikle çalışacaklarını belirttiler.
Böylelikle saldırgan nükleer politikalar, anayasa değişikliği ve savaşın körüklenmesi anlamına gelen neo-liberal saldırılara karşı işyerlerinde ve kampüslerde mücadeleyi yükseltme kararlılığı perçinlenmiş oldu.
Öğleden sonraki mitingin ardından olağanüstü sıcak havaya rağmen Hiroşima şehir merkezinde coşkulu ve güçlü bir gösteri oldu.
Gösteri “Hiroşima, Nagazaki, Fukuşima, Bir Daha Asla!” “Anayasa Değişikliğine Hayır!” “Çin’e Karşı Savaş Hazırlıklarına Hayır!” “Uluslararası Dayanışmanın Gücüyle Nükleersiz ve Savaşsız Bir Dünya Kuralım!” sloganlarıyla sona erdi.
Mücadelemiz taze bir solukla devam ediyor.
- Asgari Ücret Asgari Zam Gördü!
- Balıkesir’de ZSR Mühimmat Fabrikasında İşçi Katliamı
- İş Kazalarına Karşı Daha Fazla Örgütlenelim
- Hitachi Energy’de Anlaşma İmzalandı, Grev Sonlandırıldı
- TİS Yetki Sistemi, Sorunlar ve Çözüm Arayışları Toplantısı Düzenlendi
- Selçuk, 5 Küçük Kardeş ve Annelik
- DİSK Asgari Ücret Taleplerini Açıkladı
- Kartal’da Binlerce Emekçi Haykırdı: “İnsanca Yaşamak İstiyoruz!”
- Önümüzdeki En Büyük Engel Sömürü Düzenidir
- Kanatları Kesik Gençler Ülkesine Yolculuk
- 1-0 Önde Olmak İçin Örgütlü Mücadeleye!
- 2021 Tüm Emekliler Sendikası’ndan Tekirdağ’da Eylem
- Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nden Gözaltılara Karşı Eylem
- Kadınlar Şiddete, Eşitsizliğe, Yoksullaştırma Politikalarına Boyun Eğmiyor
- BES Kandırmacası ve İptal Eziyeti
- As Plastik ve Bayraklı Belediyesi İşçilerinden Eylemler
- Polonez Direnişçileri: 100 Gündür Buradayız Kazanmadan Gitmeyiz!
- 5 Kardeş Neden Öldü?
- Esir miyiz?
- Hesap Sormadıkça İş Cinayetleri Devam Edecek!
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...