Buradasınız
İşçi Zengin Olabilir mi?

İşyerlerinde, evlerde veya kahvelerde işçiler arasındaki sohbetler kaçınılmaz olarak zenginlik meselesine gelir. Herkesin zengin olma hayali vardır. Bu hayali kuranlar sınıf atlamak ve işçilikten kurtulmak isterler. Ancak hayaller o denli küçüktür ki, çoğu zaman bir dükkân açarak kendilerini kurtaracaklarını sanırlar. Kimilerine göre ise evi, arabası veya arsası olan zengindir. Hatta bunların işçilik yapmaya da ihtiyacı yoktur.
Peki evi, arabası, arsası veya iyi marka bir telefonu olan kişi işçi değil mi? Kimi zaman babadan kalan, kimi zaman mesai ve ikinci bir işle, eş ve çocukların çalışmasıyla elde edilen bir ev ve araba insanı zengin yapar mı? Bu sorunun cevabı koca bir hayırdır. Çünkü emek gücünü satmaktan başka çaresi olmayan ve emek gücünü satarak geçinen herkes işçidir. Ev, araba veya kullandığımız diğer ev gereçleri işçi ve ailesi için zorunlu ihtiyaçlardır. Üstelik bunlara sahip olmak için işçiler yıllarını veriyorlar. Emekli ikramiyesi, tazminat veya banka kredisiyle karşılanan bu ihtiyaçlar, işçinin kaderini değiştirmez. Kaderi değişmeyen işçinin sınıfı da, kimliği de değişmez.
Zengin olmak sermaye sahibi olmaktır. Yani fabrika, banka, toprak gibi kâr getiren büyük üretim araçlarının sahibi olmak demektir. Emekçi mahallelerindeki bakkal, manav, kasap, butik gibi küçük esnaflar da bu sınıfa dâhil değillerdir. Kendi yağında kavrulan, nice zorlukla boğuşan esnaf, günün birinde kapıya iflas bayrağını asıp fabrikalarda iş aramaya başlayabilir. Geride kalan ise, tezgâh başında tükenmiş ve hayal edilen zenginliğe ulaşamadan sönmüş bir ömürdür.
Zengin yani sermaye sahibi olmak ne işçilerin ne de emekçi mahallelerindeki esnaf takımının ulaşabileceği bir imkândır. Zira sermaye işçilerin sömürüsüyle elde edilmiş ve bir avuç azınlığın elinde toplanmıştır. Çarpıcı bir örnek verelim: Şu anda 8 kişinin sahip olduğu zenginlik, 3,5 milyar insanınkine yani dünyanın yarısına eşittir. Sistem öyle bir kurulmuştur ki, zenginlik bir avuç insanın elinde toplanırken, milyarlar yoksulluğa itilmiştir. Sermayeyi elinde toplayanlar ekonomiden siyasete her şeyi kontrol ediyorlar. Bu sistemde bir işçinin zengin olabilmesi yalnızca bir hayaldir. Bir esnafın elinde tuttuğu dükkânı ise, sermayeyi elinde tutanlarla karşılaştırıldığında hiçbir şey ifade etmez. Tüm bunlardan ötürü günümüzde sınıf atlamak ve kapitalist haline gelmek imkânsız hale gelmiştir.
İşçi ve emekçiler durumlarını düzeltmek ve biraz olsun insan gibi yaşamak için üstteki sınıfa özenirler. En büyük hayalleri onlar gibi bir güç, konum ve hayata ulaşmaktır. Milyonlarca işçinin hayatı bu hayal ile geçer. Oysa bu gerçekten de bir hayaldir. Bir işçinin sermaye sahibi bir kapitaliste dönüşmesi imkânsız olmasına rağmen, uyanık patronlar, bu hayali işçi ve emekçiler arasında canlı tutmaya çalışırlar. Bu yolda yarışma programlarını, kültürel, sanatsal, sportif faaliyetleri, şans oyunlarını ve hatta dini söylemleri bile kullanmaktan çekinmezler. Amaç işçilerin hayallerini canlı tutmak ve bu aşağılık düzenden umutlarını kesmelerinin önüne geçmektir. Çünkü bir kez işçiler gerçeklerin farkına varırlarsa, sömürünün olmadığı, tüm insanların tüm zenginliği paylaştığı bir düzenin kurulmasının mümkün olduğunu anlarlarsa her şey bir anda değişir.
Adına kapitalizm denen bu sömürü sisteminde her şey ama her şey biz işçilerin emeği sayesinde üretiliyor. İğneden ipliğe her şey milyonlarca işçinin emeğiyle ortaya çıkıyor. Patronlarsa ürettiklerimizin büyük bir çoğunluğuna el koyuyorlar. Yani onlar bizi değil, biz onları besliyoruz.
Bütün mesele bu çelişkiyi çözmektedir. Eğer bizlerin ürettiği zenginliği asalakların elinden alır, eşitlikçi bir düzen kurabilirsek, bütün sorunlarımız da çözülmüş olur. Böylece kardeşçe bir hayatı hep beraber yaşama imkânına kavuşmuş oluruz. Hayal kuracaksak eğer, böyle bir toplumun hayalini kuralım ve tüm gücümüzle bunun için mücadele edelim!
Yarınlara Merhaba Demek İçin HAYIR!
İşçi Sınıfının Gerçek Zaferi
- 12 Eylül’den Önce 12 Eylül’den Sonra
- “Yaşam Adil Olmadan Ölüm Adil Olur mu?”
- Hak İstiyorsak Sorumluluk Almalıyız
- Pazar Yerinden Sesler: “Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!”
- Erizihson Efsanesi ve Açgözlülük Meselesi
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım!
- İşçi Dayanışması 185. Sayı Çıktı!
- “Yolun Karanlığı Olmaz, İyi Bir Arkadaşla Yürüyene”
- Sınırdışına Çıkmak mı Sınırları Aşmak mı?
- Dünya Meydanlarından Yükselen Sesler Bize Ne Anlatıyor?
- “Bu Hayatı Yaşamanın Başka Bir Yolu Olmalı…”
- Titan’dan Titanik’e Kapitalizmin Akıl Dışı Hikâyesi
- “Büyük Türkiye”den “Türkiye Yüzyılı”na Hayatımızda Ne Değişti?
- Kıdem Tazminatına Ne Oldu?
- Saldırılara Nasıl Karşı Koymalı? Maden-İş Örneği Yol Gösteriyor!
- İşçi Dayanışması 184. Sayı Çıktı!
- Asıl Değerli Olan…
- Neden ve Nasıl Değiştim?
- Birimize Yapılan Hepimize Yapılmış Demektir!
- Armut Ağacı ve Bilinç Meselesi
Son Eklenenler
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK, 24 Eylülde Kartal Meydanında “Emekliler Buluşması” düzenledi. “Emeklilikte Adalet! Emeklilikte İnsanca Yaşam!” başlığıyla düzenlenen eyleme sendikalar, emekliler ve demokratik kitle örgütleri katıldı.
- İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışanları Sendikası (İSG-SEN) üyesi iş güvenliği uzmanları, 24 Eylülde, Ankara Ulus Meydanında bir basın açıklaması gerçekleştirdiler. Çeşitli illerden iş güvenliği uzmanlarının katıldığı eylemde “İş Güvenliği Uzmanları...
- Birleşik Metal-İş üyesi işçiler olarak 17 Eylülde şubemizin olağan genel kuruluna katıldık. Genel kurul sona erdiğinde sendika yöneticilerimiz, temsilci ve delege arkadaşlarımız, misafirlerimiz “çok anlamlı, çok güzel bir genel kurul oldu” dediler....
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK’in çağrısıyla binlerce emekli, 24 Eylülde Kartal Meydanında düzenlenen Emekli Buluşmasında bir araya geldi. Eyleme DİSK’e bağlı sendikalar, DİSK/Emekli-Sen, Emekliler Derneği İstanbul Şubeleri,...
- Ben kendi harçlığımı çıkarmak için yazları çalışan bir öğrenciyim. Hayat pahalılığından dolayı çalıştığım yerde bazen mesailere kalıyorum. Hem bedenen hem de psikolojik olarak o kadar çöküyorum ki o günlerde! Ruhumu dinlendirebileceğim, rahat bir...
- Fabrikamızda bir haftadır ek zam alabilmek için mücadele ediyoruz. Umut da cesaret de bulaşıcıdır derler. Biz çevremizdeki fabrikalarda işçi arkadaşlarımızın verdiği mücadelelerden etkileniyoruz. Onları yakından takip ediyoruz. Özellikle geçim...
- İşçiyi köle gibi çalıştırmayı kendilerine hak gören patronların pervasızlıkları, işçilerin haklarına yönelik saldırıları bitmiyor. Geçtiğimiz günlerde BİM (BİM Birleşik Mağazaları A.Ş.) Balıkesir Bölge Müdürlüğü, Balıkesir Bölge Deposu...
- Agrobay Seracılık’ta sendikalı oldukları için tazminatsız işten atılan işçiler direnişlerinin birinci ayında İstanbul’da Almanya Başkonsolosluğu önünde basın açıklaması yaptılar. Toplu iş sözleşmesinden doğan geriye dönük alacakları için eylemler...
- Libya’da 10 Eylülden bu yana etkili olan şiddetli yağış ve seller sonucunda meydana gelen felaketin boyutu giderek ağırlaşıyor. Libya’nın doğusunu vuran, 100 bin kişilik liman şehri Derne’nin büyük bir bölümünü sulara gömen sel felaketinde 10 binden...
- İsviçreli işçiler 16 Eylülde talepleri için meydanlara çıktı. İsviçre Sendikalar Federasyonu (USS) ve demokratik kitle örgütlerinin çağrısıyla Bern kentinde toplanan işçiler artan hayat pahalılığına karşı ücretlerin arttırılmamasına tepki gösterdi.
- Ben Bilecik/Bozüyük’te metal fabrikasında sendikalı olarak çalışan bir işçiyim. 2023-2025 yılları için yapılacak olan grup toplu iş sözleşmesi sürecinden geçiyoruz. Bugün oluşturulan taslak zaman zaman iyi gibi görünebiliyor. Ancak kesinlikle...
- DİSK’e bağlı Limter-İş Sendikası, tersane taşeronlarının sendikalarına yönelik saldırılarını protesto etmek için Tuzla Gemi Tersanesi önünde bir eylem düzenledi.
- Bu yaz gerek ülkemizde gerek dünyada sıcaklıklar artınca çalışma koşulları iyice zorlaşmıştı. Açık alanda güneşe direkt maruz kalan çalışanlarda sıcak çarpması, mide bulantısı ve başka rahatsızlıklar baş göstermişti. Benim çalıştığım şantiyede de bu...