Buradasınız
Japonya: Nükleer Silah ve Santrallere Hayır!

Japonya geride geniş ölçekli hasar bırakan kuvvetli tayfunlar silsilesiyle boydan boya sarsıldı. Tüm kurbanlara en derin taziyelerimizi iletiyoruz.
Ekim ayı ortalarında takımadanın doğu ve kuzey kesimlerini mahveden Hagibis tayfunu neredeyse 100 ölü ve 850’den fazla toprak kayması ve çamur akıntısına yol açan devasa sellere neden oldu. 85.000 ev hasar gördü. 300 kadar nehir taştı ve en az 25.000 hektar toprağı sel bastı.
Bir tayfun durumunda ya da diğer beklenen doğal felâketlerde halka temkinli olması çağrısı yapmak ve tayfun felâketinin ortasında belirli bir şekilde hareket edilmesini tavsiye ya da emretmek hükümetin mutat davranışı haline gelmiştir. Televizyon ve radyolar bize tekrar tekrar ve kuvvetli biçimde “kendi hayatınızı korumak için derhal harekete geçin” tavsiyesinde bulunmuştur. Bu talimatların tarzı biz Fukuşima halkına söylenenleri hatırlatıyor: “Riski size ait olmak üzere [bölgeyi] tahliye edin” ya da “başınıza geleceklerle ilgili tüm sorumluluk sizindir”. Şimdi sanıyoruz ki her biriniz aynı terkedilmişlik duygusunu bizimle paylaşıyorsunuz.
Büyük Doğu Japonya Depremi sırasındaki yıkıcı tsunami hadisesinde olduğu gibi, hükümet önceki sellerden hiçbir kıymetli ders çıkarmamıştır. Bunun sonucunda ülkemiz ağır hasar görmüştür. Japonya’da altyapıya dönük bakım çalışmalarının çok yetersiz olduğu göz önüne serilmiştir. Altyapıların hepsi –su boruları, yollar, köprüler, su setleri– ömürlerini çoktan doldurmuştur. Japon hükümeti yerel yönetim harcamalarını kısmak için belediyelerin birleştirilmesini ve işçi çıkarmayı teşvik etmiş, bu da hasarı arttırmış ve toparlanma sürelerini uzatmıştır.
Para bir avuç insanın elinde toplanmıştır ve hayati ihtiyaçlar için kullanılmamaktadır. Birçok insan, hükümetin milyarlarca dolar eden 100 F-35 savaş uçağı satın almak için harcama yapmak yerine felâketlerin telafisi için harcama yapması gerektiğini ısrarla söylüyor. Yakın dönemde Kansai Electric Power şirketinin (KEPCO) yöneticilerinin şirketin Takahama’daki nükleer güç santralinde çalışan yerel şirketlerden bölgenin eski belediye başkan yardımcılarından biri aracılığıyla 320 milyon yen (3 milyon dolar) değerinde nakit ve “hediye” aldığı açığa çıkmıştır. Ama bu sadece buzdağının görünen ucudur. Nükleer güç santralleri bu şekilde güvenliğe yüksek öncelik verilmeksizin çalıştırılmaktadır. Fukuşima Daiiçi Nükleer Santrali “kazası” bu tür şirket davranışının kaçınılmaz sonucu olarak vuku buldu.
Geçen Eylül ayında Tokyo bölge mahkemesi Tokyo Electric Power şirketinin (TEPCO) üç eski yöneticisinin Fukuşima Daiiçi nükleer felâketine yol açmaktan suçlu olmadıklarına hükmetti. Halbuki bunlar, borularda keşfedilen çatlaklar, muhtemel bir büyük tsunami ve başka birçok şey hakkında kaza sahasından gelen uyarıları defalarca hasır altı etmişlerdi. Tek bir hükümet yetkilisi, tek bir tesis yöneticisi devasa insani felâketin sorumluluğunu üstlenmemiş, hatta üstlenmeleri talep dahi edilmemiştir. Dahası bunlar, açıkça Fukuşima Daiiçi’nin kontamine olmuş suyunun okyanusa salınmasını hedefliyorlar. Tüm dünyada nükleer santrallerin her gün trityum saldığı gerekçesiyle bunun zararsız olduğunu iddia ediyorlar.
Nükleer “kaza”dan bu yana sekiz yıl geçti. Ufukta meselenin sonu hâlâ görünmüyor. TEPCO’nun felâketi ne zaman sonlandıracağını kimse yaklaşık olarak bile söyleyemiyor. Hagibis Tayfununun getirdiği yoğun yağış Fukuşima’daki ormanları suya boğdu, nehir yataklarını değiştirdi ve devasa miktarda radyoaktif çamuru kasaba ve köylere taşıdı. Giderek artan sayıda insanın nükleer enerji savunucularının apaçık yalanlarını duymaktan sıdkı sıyrılmış durumda. Resmi sağlık araştırması Fukuşima’da 230’un üzerinde çocuk tiroit kanseri vakası tespit etmesine rağmen bunlar hâlâ “radyoaktif serpintiden kaynaklanmıyor” demeye devam ediyorlar. Ülke çapında öğretmenler ve veliler radyasyonu “güvenli” diye tarif eden yardımcı ders kitaplarının ilkokul, ortaokul ve lise sınıflarına sokulmasına karşı mücadele ediyorlar.
Hükümet insanların tüm mücadelelerini bastırmak üzere 2020 Olimpiyatlarına devasa büyüklükte vergi parası harcıyor.
Ne nükleer santrallere ne de nükleer silahlara ihtiyacımız var. Fukuşima’nın öfkesinin hepiniz tarafından paylaşılması gerekiyor.
Hükümetin böl-yönet taktiğini boşa çıkaralım!
Fukuşima’nın “nükleer kazayı artık atlattığını” reklâm eden ve insanların mücadelesini bastırmayı hedefleyen Olimpiyatlara hayır!
11 Mart 2020 Fukuşima nükleer santral karşıtı eylemine katılın!
Eylemin örgütlenmesine yardımcı olmak için mümkün olduğunca çok destek toplayın!
11 Mart Anti-Nükleer Santral Fukuşima 2020 Eylemi Organizasyon Komitesi
Bu Nasıl Devlet, Bu Nasıl Adalet?
Azdan Çok, Çoktan Az Gidiyor!
- Dünya İşçi Sınıfı “Mücadeleye Devam” Diyor
- İspanya’da Metal İşçilerinin Grevi Bitti, Mücadele Devam Ediyor
- Hindistan’da 250 Milyon İşçi ve Emekçi: Boyun Eğmiyoruz!
- ABD’de Trump’a ve Otoriterleşmeye Karşı Öfke Büyüyor
- Kenya’da İşçilerin ve Emekçi Gençliğin Yükselen Mücadelesi
- İspanya’da Metal İşçileri Grevde
- Dünya Meydanlarında Emperyalist Savaşa Hayır Sesleri Yükseliyor
- İtalya’da Savaşa Karşı Genel Grev ve Protesto
- Dünya Meydanlarında Milyonların Sesi
- Filistinli İşçi ve Emekçilerle Uluslararası Dayanışma Büyüyor
- ABD’de Göçmen Karşıtlığına Karşı Protestolar Devam Ediyor
- İngiltere’de İşçiler Kemer Sıkma ve Savaş Politikalarına Karşı Meydanlarda
- İsveçli Liman İşçileri İsrail Zulmüne ve Sendikal Baskılara Hayır Diyor!
- Madrid Ayakta: “Sağlık Haktır, Satılamaz!”
- Hollanda’da 100 Bin Kişi Filistin Halkı İçin Yürüdü
- Nakba’nın 77. Yılında İngiltere’de Yüzbinler Meydanlara Çıktı
- Peru ve Almanya’da Grev, İspanya’da Protesto
- Arjantin’de İşçiler Üçüncü Kez Genel Grevde!
- Yunanistan’da Kemer Sıkma Politikalarına Karşı Genel Grev
- ABD, İspanya ve İtalya’da Emekçiler Meydanlarda
Son Eklenenler
- Sağlık emekçileri, “Eziyet Yönetmeliği” olarak adlandırdıkları, hem sağlık emekçilerinin hem de hastaların hak kaybına uğratıldığı Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğine karşı 16 Haziran’da İl Sağlık Müdürlüğü önünde eylem yaptı. ASM’lere 6...
- Dünya egemenlerinin emperyalist paylaşım savaşlarında ölenlerin net sayısını telgraf telleri bildirmiyor artık. Bugün sosyal medyayla, telefonlarımıza düşen bildirimlerle çok kısa bir sürede alıyoruz dünyanın başka yerlerindeki saldırıların,...
- Amasya’nın Merzifon ilçesinde bulunan, Kristal-İş Sendikasının örgütlü olduğu GM Teknik Cam fabrikasında toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Temmuzda grev başladı. İzBB Belediyesinde işten atılan Belediye-İş Sendikası...
- Türk-İş’e bağlı Sağlık-İş ve KESK’e bağlı SES üyesi sosyal hizmet işçileri, 18 Temmuzda Bahçelievler Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Ek Binası önünde ortak bir basın açıklaması düzenledi. Kamuda yürüyen toplu sözleşme süreçlerine dair gerçekleştirilen...
- Merhaba, ben İstanbul’da bir devlet hastanesinde temizlik personeli olarak çalışan bir kadın işçiyim. Bilindiği gibi senenin yarısı geride kalmasına rağmen toplu iş sözleşmemiz halâ imzalanmadı. Bu süreçte sendikalar meydanlarda mitingler yaptılar,...
- 14 Temmuz 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan yasa değişikliğiyle turizm sektöründe çalışan işçilerin hafta tatili hakkı fiilen gasp edildi.
- Ne acıdır, barış sözcüğü ağzımızdan çıkar çıkmaz yüreğimizde savaşın gölgesi belirir. Gözlerimiz dolar, sesimiz titrer, mahzunlaşırız çocuklar gibi. Oysa ne güzeldir kim bilir ağzımızdan taşan gülücüklerle, yüreğimizden kopan kardeşlik türküleriyle...
- Siyasi iktidar zeytinlikleri yok edecek yeni bir torba yasayı Meclise sundu ve Temmuz sonuna kadar yürürlüğe sokmaya hazırlanıyor.
- İşçiler, emekçiler, emekliler, gençler, yani toplumun ezici çoğunluğu için geçinmek, yaşamını sürdürmek giderek daha da zorlaşıyor. Öte yandan işçi ve emekçiler “bunlar daha iyi günlerimiz” diyerek bu zorlukların aşılabileceğine dair bir umut...
- Zeytinliklerin, ormanların, tarım arazilerinin sermayeye peşkeş çekilmesinin önünü açacak olan ve kamuoyunda “süper talan yasası” olarak adlandırılan “Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, Meclis Genel...
- İşçiler, emekçiler, emekliler, gençler, yani toplumun ezici çoğunluğu için geçinmek, yaşamını sürdürmek giderek daha da zorlaşıyor. Öte yandan işçi ve emekçiler “bunlar daha iyi günlerimiz” diyerek bu zorlukların aşılabileceğine dair bir umut...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB) şirketleri İZDOĞA, İZBETON, İZULAŞ ve 185 İZSU çağrı merkezinde işten atılan 368 Belediye-İş Sendikası üyesi işçi, işlerine geri alınma talebiyle mücadele ediyor. İşten atılan işçiler arasında 1,5 senelik genç...
- İranlı sınıf kardeşlerimiz, Sizlere Türkiye’den yazıyoruz. Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİD-DER) üyesi işçiler olarak sizleri en içten duygularımızla selamlıyoruz. On yıllardır Filistin halkına yönelik zulmünü sürdüren İsrail, bugün ABD’...